Cici Berber




Yapım Tarihi - 1933
Süre - 00:00:00
Format - Kurmaca, Siyah Beyaz, Türkçe, 35mm, Komedi, Müzikal
Vizyona Giriş Tarihi - 29 Kasım 1933

Yönetmen - Muhsin Ertuğrul, Nazım Hikmet Ran
Senaryo - Nazım Hikmet Ran
Müzik - Mesut Cemil Tel
Görüntü Yönetmeni - Cezmi Ar
Kurgu - Muhsin Ertuğrul
Dekor Tasarım - Vedat Ar
Kostüm Tasarım - Vedat Ar
Yapım - İpek Film

Oynayanlar
Zozo Dalmas
Muammer Karaca
Ferdi Tayfur
Galip Arcan
Şevkiye May
Mahmut Moralı
Necdet Mahfi Ayral
Hadi Hün
Muvaffak İhsan Garan
Eyüp Sabri Gülener
Melek Tayfur
Feridun Çölgeçen
Ferih Egemen
Şayeste Ayanoğlu

Gazeteci Selim bir röportaj konusu çıkarmak üzere Beyoğlu'nda lüks bir berber dükkanına girer. 'Cici Berber' adıyla tanınan dükkan sahibinin özel hayatına karıştıkları için gazetecilere düşman olması kadar, kasada oturan kızının güzelliği de ilgisini çeker. Bir yolunu bulup dükkana çırak olur.

Eleni ile Selim sevişmektedirler. Kıza, kalfalardan Ruşen de tutkundur. Ama Eleni'nin Selim'i sevdiğini görerek, arkadaşlık adına bu sevgiden elini çeker. Selim, Ruşen ve Eleni üçlü bir arkadaşlık kurarlar, birlikte gezerler. Hatta sesi güzel olduğu için Ruşen, Selim adına kıza serenatlar söyler.

Bir gece basın balosu verilir. Eleni, babası uyuduktan sonra Selim ve Ruşen'le gizlice baloya gider; orada neşelenir, şarkılar söyler. Ama biraz sonra uyuduğu sandığı babası da, yanında güzel bir kadınla baloya gelir. Gençler kaçarlar. Yalnız Selim'i başka bir gazeteci arkadaşını durdurarak, baloda bulunan Patavanya sefiriyle görüşmesinin gazeteden telefonla istendiğini söyler.

Selim mecburi olarak baloda kalır ve ustasıyla karşılaşır. Bu sırada ondan tuvaletine çok düşkün görünse de, sefirin bıyıklarının kusurlu olduğunu öğrenir. Bu kusurlu bıyığı düzelterek çekingen sefirle dostluk kurup görüşme sağlayan Selim, biraz da arkadaşının boşboğazlığından, gazeteci olduğunu ustasına belli eder.

Gazeteci düşmanı Cici Berber, Selim'i kovmak isterse de, baloya getirdiği metresiyle çekilen bir resminin eşine gönderilmesi ihtimali kadar, gazetecilerin kimi imalı gösterilerinden de çekinerek, sonunda Selim'i hem dükkanına hem de damatlığa kabul eder.


İstanbul'da çekildi.

İlk gösterim:
Türkçe kopyası - İpek ve Elhamra Sinemaları
Rumca kopyası - Melek Sineması






Bu filmin özel bir kolleksiyoncuda olduğu biliniyor.
Film aynı teknisyen kadrosuyla Türkçe ve Rumca çevrilmiş.

Bir aşkın operet türünde hikaye edildiği bu filmde Muammer Karaca, her sabah dükkanı açarken söylediği şarkılarla, İ.G. Arcan ise ses ve kıyafetiyle filme büyük katkı sağlamışlar, Zozo Dalmas'ın okuduğu Ollandezou'nun "To Yelekaki" (Yelekçik) adlı şarkı ise çok beğenilmiş. Şarkı sözlerini M. Osman'ın (Nazım Hikmet Ran) yazıp bestesini Mesut Cemil'in yapmış.


Ruşen kalfanın her sabah söylediği şarkı şöyle;

Her sabah kargalar kahvaltı etmeden
Son sarhoş sallanıp eve gitmeden
Açarım ben dükkanı
Dükkanın içinde dev gibi yürürüm
Ne yana baksam ben yarimi görürüm
Bilerim ben ustura
Tıraşçı deme bana ey sevgilim
Bilirsin ben tıraşçı değilim, sanatımız berberlik.

Kaynak
14 Kasım 2008
Zafer Algan
ALINTI - Prof. Dr. Alim Şerif Onaran






CİCCİ BERBER

Muhsin Ertuğrul'un 1931 yılında yönettiği bu filmin adı "Cici Berber" Yabancı bir filmden apartıldığı için pek gerçekçi olmayan bir berber dükkanı ile karşı karşıyayız. Aslında bir erkek berberi "Cici Berber". Ama müşterileri dışında her şey o denli kadın berberlerine benziyor ki... Personelin çoğunu genç kızlar oluşturuyor. Her şey son derece modern ve gösterişli. Kibar bir Rum patron var. Dekor şık insanlar arasında ve Beyoğlu ortamında kurulmuş. Cici Berber filmi bugüne ulaşamayan filmlerden. Eğlenceli ve bol şarkılı bir filmmiş. Başrollerde İ. Galip Arcan, Ferdi Tayfur, Muammer Karaca ve Yunan sanatçı Zozo Dalmas oynuyorlar. Senaryo Nazım Hikmet'in... Müzikleri Mesut Cemil bestelemiş...

Cumhuriyetin ilk yıllarındaki berberler ise hiç bu filmdekine benzemiyor. Hâlâ eski lonca geleneğinden izler taşıyan bir örgütlenmeleri var. Ama öte yandan kendilerine bir süredir berber değil perukâr demekteler. Bursa’da 1925 yılında kurulan Perukâr Esnafı Cemiyeti’nin 200’ü aşkın üyesi var. Bunların üçü kadın berberi. Geriye kalan miktarın 30’u yalnız perukâr, diğerleri ise hem kahvecilik, hem de perukârlıkla meşgul. Meslek gazetesinin verdiği bilgiye göre Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Bursa’da en temiz berber salonları Ermeni ve Rumlar tarafından işletilmekteydi. Mübadeleden sonra ise tüm berberlerin Türklerden oluştuğu görülüyordu. Bu gelişmede Bulgaristan muhacirlerinin önemli rolü vardı. Aynı durum İstanbul’da da görülebilir. İstanbul yakasının en temiz berber salonlarının çoğunu muhacir gençler açmıştı. Meslek gazetesi 1925 yılında Bursa berberlerinin geleneksel peştemal kuşanma törenlerini şöyle anlatır: “Törene katılan meslek mensuplarının her biri temiz giyimli, mesleğinden geçinmeye karar vemiş mübarek bir grup olarak karşımızda yer almışlardı. Tören Bursa’nın Abdal Musa mesiresinde icra edilmiştir. Esnafın taamiye dedikleri bu sevinçli merasimin Abdal Murad’da yapılması gelenektendir. Bir gün öncesinden gidilir, çadır kurulur. Kazanlarda yemekler pişirilir. Ertesi gün meslek evlatları, uluları huzurunda yiyip içer, merasim yapılır, diplomalar dağıtılır. İşret katiyen yoktur. O kadar yürekten bir merasimdir ki dini bir mahiyet alıyor gibidir.”

Gökhan Akçura, “Pireler berber iken…” Bir Berber Bir Berbere kitabı içinde, İletişim Yayınları, İstanbul 2015