Yapım Tarihi - 2006
Süre - 01:45:00
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe, Betacam Pal
Yönetmen - Murad Özdemir, Mustafa Ünlü, Nurdan Arca, Özgür Arık, Şehbal Şenyurt,
Ersan Ocak, Edet Belzberg, Linda Goode Bryant, Alex Gibney, Nathaniel Kahn,
Albert Maysles, Sam Pollard
Yapımcı - Neda Armian, Margaret Bodde, Nancy Buirski
6 Amerikalı ve 6 Türk belgeselci tarafından gerçekleştirilen Zaman Parçası, bir
gün içindeki değişik zaman aralıklarını, her iki ülkeden öykülerle anlatan 12
kısa filmden oluşmaktadır. Full Frame Enstitüsü’nün girişimiyle, Kültür/Culture
projesi kapsamında gerçekleşen filmin Dünya Premieri 2006 yılında North
Carolina-Durham’da yapıldı.
Full Frame Belgesel Film Festivali, Gösterim Seçkisi. 2006
Zaman Parçası'nda Türk yönetmenler
Yandaki resim, soldan sağa, Peri Johnson, Mustafa Ünlü, Nurdan Arca ve Murad
Özdemir.
Altı Türk yönetmeninin, altı Amerikalı yönetmenle birlikte çektiği 'Zaman
Parçası' adlı film Amerika'da gösterime girdi, Eylül'de de Türkiye'de, keşke
daha önce olsa...
9 Nisan 2006. Kuzey Carolina, Durham. "Full Frame Belgesel Film Festivali"nde
'Time Piece/Zaman Parçası' isimli filmin gösterimi var. Bin kişilik salonun üçte
ikisi dolu. Sabahın 09.00'unda. Filmin yönetmenleri heyecanlı. Çünkü kendi
filmlerini ilk defa seyredecekler. Yönetmenler derken hata etmedik, bu filmin 12
yönetmeni var. Altısı Türk, altısı Amerikalı. Yönetmenler ayrı ayrı çektikleri
filmlerin ilk defa birleştirilmiş halini görüyorlar. 12 yönetmenin zaman üzerine
yaptıkları yedi ya da dokuz dakikalık kısa filmler, Full Frame Belgesel Film
Festivali'nin üç prodüktörü tarafından birleştirildi ve 105 dakikalık 'Time
Piece' oldu. O yüzden Türkiye'den Nurdan Arca, Özgür Arık, Ersan Ocak, Murad
Özdemir, Şehbal Şenyurt, Mustafa Ünlü ve Amerika'dan Edet Belzberg, Linda Goode
Bryant, Alex Gibney, Nathaniel Kahn, Albert Maysles, Sam Pollard da filmlerini
ilk defa burada seyretti. Filmin prodüktörleri şu anda filmin dünyada gösterime
girmesi için çalışıyorlar. Türkiye'de de. Ama kesin olarak gireceği bir tarih
var. 29 Eylül- 5 Ekim arasındaki "Binbir Belgesel Film Festivali". Onun
öncesinde bu "enteresan" ve "sağlam" projeyi konuşmak için yönetmenlerimiz
Nurcan Arca, Murad Özdemir, Mustafa Ünlü ve proje koordinatörü Peri Johnson'la
konuştuk. Diğerleri ne yazık ki, İstanbul dışındaydı.
Nasıl başladı filmin projesi?
Peri Johnson- Amerikan Dışişleri Bakanlığı bir fon oluşturmuş ve Full Frame
Belgesel Film Festivali'nden özellikle Amerika ve Müslüman ülkelerden biriyle
bir değişim programı önerisi beklediklerini söylemişler. Full Frame de,
Türkiye'deki Belgesel Sinemacılar Birliği'yle temasa geçti. Aslında projenin
özünde anlatımın kökeninde kültürün ne kadar etkili olduğunun bir araştırmasını
yapmak vardı, belgeseller aracılığıyla. Daha genel amaç, kültürel değişim ama
bunu bir film üzerinden gerçekleştirmek.
Ne zaman başladı?
Nurdan Arca- Bizim başlamamız ve bitirmemiz tam bir yıl aldı. Nisan 2005'te
başladık.
Projeye katılacak yönetmenler nasıl seçildi?
Johnson- Belgesel Sinemacılar Birliği üyelerine duyurusu yapıldı. 20 kadar
başvuru Full Frame'e gönderildi ve altı kişi seçildi.
"Zaman" konusu önerisi kimden geldi?
Arca- Geçen yıl koordinatörümüzle birlikte Full Frame'in davetiyle Amerika'ya
gittik. Konu belirlemek için. Amerikalıların teklif ettiği "insan olmak"tı.
Biraz tuzaklı bir konu. Sonra zaman algılarının dünyanın her yerinde farklı
olduğu düşüncesinden yola çıkarak zaman konusunu teklif ettik. Kabul ettiler.
Bütün "zaman"ı bir gün olarak düşündüler. Gün doğumu, sabah, öğlen, öğleden
sonra, gün batımı ve gece diye altıya bölündü bir gün. Ve bu altı parçanın her
biri, biri Amerikalı biri Türk yönetmen olmak ikişer ikişer dağıtıldı. Ben
filmin içindeki 'Öğle Vakti'ni Türk tarafını yaptım.
Mustafa Ünlü- Burada zamanı anlatmak değil konu, o zamanın içinde olan bir şeyi
de anlatabilirsiniz. Ki zaten filmlerin çoğu böyleydi, o zaman diliminde herkes
kendi coğrafyasında yaşanan öyküleri anlattı.
Ne tür öyküler bunlar?
Murad Özdemir- İlk duyulduğunda 'zaman' çok anlamlı geldi ama sonra zorlandık.
Ben öğleden sonrayı çektim. Öğlenci birinci sınıf öğrencileriyle.
Ünlü- Benimki gece yarısıydı. Konum da Çilem Pavyon'du. Bütün haliyle aslında
80'li yıllarda kalmış bir yer, çalışanlarıyla, müşterileriyle. Hem günün sonudur
gece yarısı, hem insanların ve sona gelmiş mekanların öyküsü oldu. Ben gece
yarısını günün sonu olarak aldım, ama benim karşımdaki Amerikalı yönetmen günün
başlangıcı olarak almış mesela.
Özdemir- Filmi ilk seyrettiğimizde kimse kimsenin ne çektiğini bilmiyor. Albert
Maysles'ın -ki belgesel sinemanın duayenlerinden biri- projesini izlerken "Eyvah
yandık" dedim. Çünkü o da çocuklarla çalışmış, ben de!
Nasıl bakış farklılıkları çıktı iki kültür arasında?
Ünlü- Çok temel olarak bizim bir sürü şey anlatma derdimiz var. Bir öykü
anlatırken, biz biraz işin toplumsal tarafına bakıyoruz, mesaj vermeye, genel
atmosfer içinde görmeye çalışıyoruz. Onlarsa daha kişisel hikâyeler
anlatıyorlar.
Johnson- Aslında temel olarak zamana bakışlarda çok büyük bir farklılık yok, ama
hikâye anlatış tarzında çok büyük farklar var.
Arca- Amerikalı yönetmenlerden Sam Pollard (Spike Lee'nin çektiği 'Long Way From
Home'un prodüktörü) şöyle dedi. "Bizim yaptığımız filmler mesela bir bardağı
anlatıyor sadece. Sizin yaptıklarınızsa bardağı ve bardağın yanında yöresinde
duranları da anlatıyor. Katman katman bütün içine oturduğu dünyanın duygusunu
yansıtıyor. Bizim bunu öğrenmemiz lazım" dedi.
Ünlü- Türk yönetmenlerin şöyle bir sorunu oluyor. Bir tek bu projede değil.
Ortak yapımlar için bir yerlere başvurunca hep "Öykülerinizi daha
kişiselleştirin" diyorlar. Demek ki, Batıda insanlar daha kişisel öykülere
meraklılar. Bizim ise o sürece gelmemize vakit var. Bizim problemlerimiz farklı,
çok yoğun yaşıyoruz. Bunların içinden sıyrılıp bir insanın hikâyesini anlatmak
biraz zor oluyor.
Özdemir- Filmden sonra bir toplantı yapıldı. Dışişlerinden bir temsilci geldi. O
mesela "Filmlerin hepsinde hüzün var" dedi. Ama yaşadığımız yer düşünülünce evet
öyle. Yaşadığımız coğrafyadan kaynaklanan birtakım reflekslerimiz var ve bu
hüzne dönüşüyor. Bir tanımlama sendromu, sorumluluk hali de var galiba bizde.
Arca- Bizim bütün o kültürel, sosyolojik, ekonomik ortamımız bir şekilde filme
giriyor. Onlarda yok.
Ünlü- Bu bizim handikabımız belki de. Böyle bir konsept içinde bir şey anlatmaya
kalktığınız zaman bir sürü kodlamaları da beraberinde getiriyor. Bize ait
kodlamaları yani. Bir şeyleri çok fazla tariflemek zorunda kalıyorsunuz. Hele de
bir yabancıya anlatıyorsunuz. Türkiye ile ilgili bilgi sahibi olmayan insanı,
bir sürü kodlamayı, bir sürü bilgiyi, hikâyeyi, tarihçeyi de anlatmak
zorundasınız.
Johnson- Batıdakiler bir kişi olsun ve o kişini duygularını hissedelim
istiyorlar. Kavramsaldan çok duygusal bir şey istiyorlar.
Özdemir- Bir de öykü anlatma diye bir şey var. Sinema izleyiciyi çekip çevirme
işidir çünkü. Bu işi bizden çok iyi yaptıkları kesin.
Bu proje ile ilgili olarak sürekli Martin Scorsese ismi geçiyor, yönetmenlerden
biri olarak filan.
Arca- Scorsese, Fullframe Film Festivali'nin yönetimin kurulu başkanı. 2005'te
ilk gittiğimizde şahsen oraya geldi. Bizim prodüktörlerimizden ikisi zaten
Scorsese ile çalışan prodüktörler. Projenin çok hoşuna gittiğini ve bununla
ilgilenmek istediğini de söyledi ama vakti olmadı.
Murad Özdemir
75 doğumlu. Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Televizyon mezunu.
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde araştırma görevlisi. Belgesel
yapmaya okulda başladı. 'Kamerayı Bırak Çayını İç' , 'Tinkos Balık Tinkos' ve
'Time Piece'i yönetti.
Mustafa Ünlü
1963 doğumlu. Ankara Basın Yayın mezunu. TRT'de ve 32. Gün'de çalıştı. 93'ten
beri belgesel yapıyor. 'Cumhuriyetin Kraliçeleri', 'Vehbi Koç', '12 Eylül',
'Yarın Deprem Olursa', 'Suryoyo', 'Akdenizli', 'Eskişehirden Son Havadis' gibi
belgeselleri var.
Nurdan Arca
58 yaşında. Boğaziçi Ekonomi mezunu. Sinemayla ilişkisi öğrenciyken başladı.
Türkiye'deki Hisar Kısa Film Festivali'nin ilk katılımcılarından. Londra'da
British Film Institute'da eğitim aldı. 18 yıldır belgesel yapıyor. Yapımcı ve
yönetmen olarak 'Buluşma', 'Zeugma Yalnız Değil', 'Ezgili Yürek Ruhi Su', 'Dostlar'ın
Tiyatrosu', 'Gülen Ayva Ağlayan Nar', 'Yitik Zamanın İzinde' gibi filmlere imza
attı.
Özgür Arık
30 yaşında. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema
Mezunu. Marmara Ümirversitesi'nde master yapıyor. 'Hayat Bilgisi', 'Büyük
Tıkanma ya da Tıkanma Üzerine Küçük Bir Film', 'Ayrılığa Düğün', 'Ayrılık
Müziği', 'Ribat', 'Suyla Yiten', 'Amin', 'Halfeti'den Mektup Var' isimli
belgesellerin yönetmeni.
Şehbal Şenyurt
1962 doğumlu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın mezunu.
32. Gün'de yapım yönetmeni, Pusula'da yönetmenlik yaptı. 'Güneş Ay Yıldız',
'Palas Gölü', 'Derinlerdeki Tarih', 'Kıbrıs', 'Orada Bir Çocuk Ağlıyor', 'Adige'
çektiği belgesellerden. Belgesel Sinemacılar Birliği'nin kurucularından.
Ersan Ocak
1969 doğumlu. ODTÜ Şehir Planlama Bölümü mezunu. Bilkent Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi'nde doktora yapıyor. 'Rutin', 'It's Coming Soon', 'An.Kara',
'Deprem', 'Merak', 'Cumhuriyetin Kadınları', 'Salzburg' isimli çalışmaları var.
Kaynak
21/05/2006
Nazan Özcan
radikal.com.tr/veriler/ekler/radikal2/2006/05/21/zama
kutupayisi.tv/turkce/belgeseller/zamanparcasi.html
9. FULL FRAME BELGESEL FİLM FESTİVALİ / İZLENİM
Zaman Paramparça
9 Nisan 2006 pazar günü, ABD'nin Kuzey Carolina eyaletinde 8 yıldır yapılan ve
ülkenin en büyük, en muhalif belgesel film festivali olan Full Frame (‘Tam dolu
kadraj' diye çevrilebilir) Belgesel Film Festivali'nin son günüydü.
O sabah saat 9.00'da biz Türkiye'den 6, ABD'den 6 belgeselci üstelik konusu da
“zaman” olan ve birbirimizle hiç haberleşmeden yaptığımız kisa filmlerin
birleştirilmiş halini, yani 110 dakikalık “Zaman Parçası” (Time Piece) adlı
belgeseli seyircilerle birlikte ilk kez izleyecektik. Pazar sabahı saat 9.00'da
kim sinemaya gider diye düşünürken 1000 kişilik Carolina Theatre'ın doluya yakın
olduğunu görünce bıraz şaşırdık tabii. Orada yaşayan ve hepsi yüksek teknoloji
bölgesinde iş sahibi Türkler de oradaydı. Heyecan doruktaydı.
Önce malum teşekkür konuşmasından sonra film başladı. 110 dakika nasıl hızlı
geçti ve film ne zaman bitti anlamadık derken alkış koptu ve her filmden sonra
adet olduğu üzere kendimizi soru cevap bölümü için sahnede bulduk. Sorular ve
yanıtlar bir dahaki seans için salondan kovulana dek sürdü.
ABD'li ortaklarımizdan Sam Pollard “Zaman Parçası” filminde Türklerin ve
Amerikalıların filmlerinin aynı konuda ama çok farklı yaklaşımları olduğunu
söylüyordu. “Biz kahramalara odaklaniyoruz, oysa siz daha büyük resmi arka
planıyla birlikte göruyorsunuz. Yani biz bir orkestrayı çekerken sadece solisti
mükemmel olarak görüyoruz oysa siz orkestranın bütününe, arkadakilere de
bakıyorsunuz” diyordu.
“Zaman Parçası” filmi bir günü altı parçaya bölüp her birimizin tek başına
yaptiği 7-9 dakikalik küçük filmlerin birleştirilmesiyle ortaya çiktı. 12
belgeselcinin bir Türk, bir Amerikalı olarak 6 konu (Şafak, Sabah, Öğle, Öğleden
Sonra, Gurub Vakti ve Gece'nin Karanlığı) hakkında yaptıkları belgeseller
birleştitilerek “Zaman Parçası” olmuştu.
Türkiyeden bu projeye katılanlar Mustafa Ünlü, Şehbal Şenyurt, Ersan Ocak, Murat
Özdemir, Özgür Arık ve Ñurdan Arca'ydı. ABD'li ortaklarımız ise Edet Belzberg ,
Alex Gibney , Nathaniel Kahn, Lynda Goode Bryant, Sam Pollard ve Albert Maysles
idi.
Belgeselde doğrudan sinemanın (direct cinema) büyük ustası Albert Maysles,
Istanbul'da belgeselcilere bir ‘Master Class' verme önerimizi kabul etti. “Zaman
Parçası” nin Ekim'de Istanbul'da 1001 Belgesel Film estivalindeki gösterimine
katılmak için zaten bütün “zaman” ortaklarımız Istanbul'a gelecekler.
Full Frame 2006 belgeselin en yüce forumlarından biri olarak üç gün dolu dizgin
sürdü. Birbirinden seçme ve muhteşem film programı mı, sayısız soru-cevap
söyleşileri mi, master class'lar ve paneller mi, hangi birini anlatsam? Siz en
iyisi festivalin web sayfasına bir göz atın. Ingilizce de olsa filmleri ve
olayları tanıyacaksınız.
Festivalin açılış filmi neydi ve kimindi dersiniz, bu yıl Sydney Pollack'ın
yönettiği mimar Frank Gehry'nin bir portresiyle açildi Full Frame. Pollack “Ben
hayatımda hiç belgesel yapmadım , mimariden de hiç anlamam” demesine rağmen gene
çok içten bir filmle ve bizzat ordaydi.
“Sinema zaten belli, ne televizyondan, ne gazetelerden, dergilerden
öğrenemediğimiz şeyi, yani gerçeği artık yalnız sizlerden, yani belgesellerden
öğrenebiliyoruz. Sakın belgeselcilikten vazgeçmeyin. Lütfen devam edin.” Bu
sözleri ayni gün kapaniş ve ödül töreninde en büyük ödullerden birini James
Longley'in “Irak Paramparça” (Iraq in Fragments) filmine veren Danny De Vito
söylüyordu.
Gene kapanışta ödül alan başka bir çarpıcı film de, 11 Eylül'den sonra yapılan
ilk şeyin derhal hava sahasını sivil uçuşlara kapatmak olduğunu protesto etmek
için yapılan “Savaş Bölgesinde Gülümsemek” (Smiling in a War Zone) idi. Genç bir
Danimarkalı kadın pilotun uçurtma gibi küçücük uçağıyla, bütün engelleri
yılmadan aşarak Kopenhag'dan Kabil'e, en büyük düşü bir gün uçmak olan bir Afgan
kızını uçurmaya gidişini, aynı zamanda sevgilisi olan kameramanıyla birlikte
belgelemişti.
Nurdan Arca
Kaynak
bsb.org.tr/izlenimler/fullframe_izlenim_nurdan.htm
9. FULL FRAME BELGESEL FİLM FESTİVALİ / SÖYLEŞİ
Albert Maysles- “Kamera, gerçeği sevgiyle kucaklama aracıdır”
Amerikan belgesel sinemasının duayenlerinden Albert Maysles, “Time Piece”
projesine katılan en tanınmış isimlerden biriydi. Ekim ayında Uluslararası 1001
Belgesel Film Festivali'nin konuğu olarak İstanbul'a gelecek olan ustayla, Full
Frame'de ortak projemiz “Time Piece”in dünya promiyerinden sonra yaptığım
sohbeti okuyorsunuz.
“Time Piece” derlemesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Büyük ölçüde bir potansiyel var.
Siz belgeselin, ‘doğrudan sinema'nın (direct cinema-cinema verite) ve hepimizin
ustasısınız. Bu projede sizinle işbirliği yapıyor olmak gerçekten heyecan
verici. Belgesel sinemanın bugünkü durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Röportajla ve dış sesle belgeseller yapmak insanların her zaman daha kolayına
gelmiştir. Ne yazık ki daha zor olan yolu seçmemişler. Ama ben iyimserim, daha
iyi belgeseller yapıldıkça insanların kendilerine Örnek alacakları filmler
çoğalacak. Mesela benim filmlerimden “Grey Gardens” iyi film olarak güzel bir
örnektir. O filmi biliyor musunuz? İki kadının derinlemesine bir incelemesi.
Belgesel sinemacılar o filmi seyrettiklerinde, saygıda hiç kusur etmeden insan
ilişkilerine derinlemesine dalabileceklerini görecekler.
Hepimizin belgesel film yaparken kaçınması gereken iki uç nokta var. Bir tanesi
incitici olabilecek bazı alanlarda kişiselleşmek, yani saygı duymak ve o insanın
çok özeline girmemek. Öte yandan kişinin ruhunu anlayamayacak kadar aşırı
korumacı davranmak da aynı oranda kötü. O zaman, insanların hayatlarına
katılabileceğimiz, ama zorla girmeyeceğimiz bir orta yol seçmeliyiz.
Sizi kurmaca yerine belgesel yapmaya yönelten neydi?
Ben psikolog olarak çalışıyordum. Hatta ilk filmim Rusya'daki akıl
hastanelerinde geçiyordu. Psikoloji alanına girmeden önce bile, çocukluğumda
kamera kullanmayı seviyordum. Benim bilgi aktarma, kendi deneyimlerimi
başkalarına aktarma yolum hep bu oldu.
Psikolojiyi bıraktım, çünkü film yapmayı keşfetmiştim. Mesela, akıl
hastanelerine gidiyordum. Milyonlarca insana belgesel film yaparak
ulaşabiliyordum ve başka türlü edinilmesi güç bilgileri aktarıyordum. Özellikle
de sıradan insanlar söz konusu olduğunda, kapı komşularımızın bile hayatlarını
çoğunlukla bilmeyiz. Kamera bizi kapı komşumuza ve tüm diğer ülkelere giden
yolun da ötesine götürür.
Time Pieces projesindeki “Sabah” filminizde, çocuklar sanki kamera hiç yokmuş
gibi rahat ve kendileri gibiler. Onları ne kadar zamandır tanıyordunuz?
İçlerinden birini, o tereyağı olayını çıkaranı, önceden tanıyordum. Diğer iki
çocukla daha önce hiç karşılaşmamıştım. Genelde insanlarla bağ kurmakta hiç
zorlanmam. Sevsem de sevmesem de. Aslında insanları tanımadan da severim. Bana
güvenebileceklerini bilirler, güvenmeleri için gerçek bir istek duyduğumu ve sır
saklayacağımı sezerler ve hemen yolumu açarlar.
Tam bir gönül bağı yani. Dün Nancy sizi sunarken “Al için herşeyin başı sevgi”
demişti.
Çok doğru söylemiş.
Siz Türkiye'deki belgeselcilere ne söylemek istersiniz?
Kendi anlatım olanakları açısından ele alındığında belgesel nedir sorusu, yaygın
bir sorudur. Hayli gözlemci ve sevgi dolu bir film çekmektir. Yani sadece bir
takım önyargılar ya da önceden hazırlanmış bir planla değil, aynı zamanda
kendiliğinden olan şeylerle de yönlendiriliriz. Gerçekliğin size malzeme
sunabileceğine olan inanç, yani gerçeğe olan inanç, dürüst ve Özgün kalmayı
sağlayan şeydir.
Eğer soru ve cevaplara bel bağlarsanız fazla İleri gidemezsiniz, iyi bir
belgesel yapma olanağını yitirirsiniz. Kamera, gerçeği sevgiyle kucaklamanın
aracıdır; iyiyi, en iyiyi yakalamanın... Bu öyle önemlidir ki, izleyici konu
edilen kişilerin yaşadıklarını kendisi yaşamış gibi hisseder. Başka bir deyişle
kamera sizi oraya götürür. Sizi oraya götürmekten öte, yani öylesine Duran ve
her şeyi kaydeden bir kamera olmaktan öte, kameranın arkasındaki göz bir şairin
gözü olmalıdır. Şahsen orada olarak hissedebileceklerinizi aktaracak, bunu
bilecek türde bir hassasiyet.
Çünkü o kamerayı kullanan insan olağanüstüdür. Çoğu insanda olmayan çok özel bir
duyarlılıktır bu ve her durumda muhteşem bir yetenektir. Belgeselcinin iyi bir
şeyler ortaya çıkarma fırsatı vardır. Ve milyonlarca insan bunu gördüğü zaman,
olup biteni yaşadıkları, kendilerini o insanların, başka bir sınıfın, başka bir
ülkenin, başka bir anın yerine koydukları zaman, çoğu kez kendilerini
tanıdıkları insanlardan daha çok onlara yakın hissederler.
Yani filmdeki insanların hayatını paylaşma ve özdeşleşme..
Hatta bazı filmler vardır ki sonunda oradaki insanlara ailenizden bile yakın
olabilirsiniz. Başka bir insandan çok daha yakından tanıma şansını buluyorsunuz.
Cinema verite' nin izlerine günümüz sinemasında çok rastlıyoruz.
M- İnsanlara bir kaçış sağlamayı marifet sayan ticari kaygılar yüzünden epeyce
zarar gördü ama. Sizden öğreneceklerimiz bitmez. Çok Teşekkürler, İstanbul'da,
1001 Belgesel Film Festivali'nde tekrar görüşeceğiz.
Orada benim filmlerimden bazılarını da göstereceğiz değil mi?
Evet, tabii. Hatta kabul ederseniz Türkiyedeki belgeselcilere yönelik bir master
class etkinliğiniz olmasını düşünüyoruz. Yapar mısınız?
Yaparız. Belki televizyonlar da olur orada.
Bu yıl festivalden ben sorumluyum, ayarlamaya çalışacağım.
Festival bizim ziyaretimizle aynı zamanda mı?
Tabi siz festivale davetlisiniz ayni zamanda.
Çok iyi o zaman. Ekim'de o günleri ayarlayacağım. Kesinleştirdiğinizde bana
haber verin.
Tarihler kesinleşti bile. 29 Eylül-5 Ekim arasında, İstanbul'daki 1001 Belgesel
Film Festivali. Görüşmek üzere, tekrar teşekkürler.
Nurdan Arca
9 Nisan 2006, Durham NC
Not- Özgür Arık ve Aslı Ertürk'e teşekkürlerle…
Kaynak
bsb.org.tr/izlenimler/fullframe_soylesi_maysles.html
World Premiere of Time Piece, the anthology of short films born from Kultur/Culture,
the cross cultural exchange launched last year by Full Frame with filmmakers
from the U.S. and Turkey.
New Center Frame events present films followed by extended conversations with
special guests.
This year's Center Frame events include:
Al Franken will come as part of the special screening of filmmakers Chris
Hegedus and Nick Doob's hilarious portrait of the satirist, radio entrepreneur
and host now turned political candidate. Their film on this new American icon
and the extended Q&A with Franken will be sponsored by VH1.
The special program, For New Orleans, an evening of film, music and talk, begins
with a screening of New Orleans Brass, a cultural history of the city of New
Orleans framed through the development of the brass marching band by director St.Clair
Bourne. A discussion about the city follows among the filmmaker, Branford
Marsalis and his brother, Ellis Marsalis III. It will conclude with a
performance by Branford Marsalis.
Directors D.A. Pennebaker and Ross McElwee will be on hand to help honor Richard
Leacock as Full Frame presents him with the 2006 Career Award. The tribute
features a screening of Leacock's A Stravinsky Portrait, an intimate look at the
composer and conductor Igor Stravinsky.
Thomas Lennon's Terry Sanford and the New South, presented free to the public,
is a look at the life of a former Governor and Senator of North Carolina, past-President
of Duke University and most notably the man who seconded John F. Kennedy's
nomination for the presidency, a very controversial decision in those days.
Lennon looks at this beloved politician and his role in the Democratic Party,
and how he has shaped the impression of the party in the state and came to
embody the "New South." Following the screening, WNET-TV, a PBS affiliate from
New York City, will sponsor a panel discussion moderated by PBS' Judy Woodruff.
The World Premiere of Time Piece heralds Full Frame's first filmmaking venture
inspired and supported by the Full Frame Institute. It is an omnibus film,
exploring cultural ideas and personal stories told through shorts films
associated with times of day. Twelve filmmakers--six from Turkey, six from the
U.S.--participated in this documentary and many will be on hand to discuss what
it was like to work on this groundbreaking concept. The directors include-
Nurdan Arca, Ozgur Arik, Edet Belzberg, Linda Goode Bryant, Alex Gibney,
Nathaniel Kahn, Albert Maysles, Ersan Ocak, Murad Ozdemir, Sam Pollard, Sehbal
Senyrut, Mustafa Unlu.
ncflix.blogspot.com/2006_03_01_archive.html
Fluid Focuses Graphics and Scoring Talents for Full Frame Documentary Film Festival
New York-based Fluid exercised its graphics/editorial skills and original music
scoring/sound design chops for a number of creative projects that are part of
the 2006 Full Frame Documentary Film Festival, an internationally renowned
festival held each year in Durham, NC.
Last year the Full Frame Institute, an educational arm of the festival, together
with the International Affairs Council and the Association of Documentary
Filmmakers in Turkey, launched an innovative filmmaker exchange program, which
used documentary film to deepen cross-cultural understanding and appreciation.
Funded by a grant from the U.S. Department of State, Kültür/Culture, the Turkish
American Exchange Project, allowed filmmakers to examine their rooted-ness in
particular cultures through the creation of a dozen short documentaries that
explore a theme common to all- Time. The filmmakers “ six from Turkey and six
from the United States - developed new understandings of their own and other
cultures, while affording them the opportunity to document their introspective
journeys on film.
The result is Time Piece, a film that will have its world premiere this year at
the festival. The festival turned to Fluid to create an equally unique solution
of sound and visuals that would knit the dozen short films together. Fluid
Partner/Design Director Alex Frowein created a graphic opening and a graphic
template which weaves the shorts into an omnibus film while Fluids Fred
Syzmanski created the sound design for the open and interstitials.
The main challenge was how to create a look that would work for a wide variety
of styles and themes. With a dozen filmmakers contributing to the anthology, I
had to create a title treatment that would, at once, be universal and, at the
same time, speak to each of the 12 films and still convey their individuality.
The main theme was time “ specifically, the passage of time “ which eventually
led me to the movement of the sun - a more or less universal understanding of
time. I searched for a way to convey the passage of time without the use of
clocks or other manmade measurements. Ultimately, I chose to use 12 panels (the
number of directors), each reflecting a slightly different moment of the sun's
passage through the sky on any given day. From dawn ˜til dusk, time is
represented as a progression of color temperature changes that reflect what we
might see on the horizon. This simple transformation serves as a symbol for time
as the films themselves tell their individual stories, explained Alex Frowein.
For each film title I used the section of the main treatment that represented
it's internal time and blended in an image from the film. This became the
unifying technique that tied the dozen shorts together. Sonically, Fred and I
were looking for something that would not anchor the piece in any given
geographical or cultural style. We decided to create a sound collage instead of
a ˜piece of music. We hear slivers of moments from all around the world that
give the impression of a journey across time and space, stopping only briefly in
any one place - as though you were tuning a giant radio to listen in on a world
of activity as the day progresses, Frowein continued.
Fluids inspired graphics, visual design and use of sound elegantly underline and
unify the work of the dozen filmmakers whose shorts make up Time Piece explained
Nancy Buirski, Founder/Executive Director of the Full Frame Documentary Film
Festival. This is an important collaboration and, to my knowledge, there has
never been a project like this in the history of cinema. Twelve filmmakers
express their personal stories through distinct cultural lenses in the framework
of a subject that connects all cultures. These filmmakers are breaking new
ground, which clearly demonstrates shared interests and concerns while it
manifests striking stylistic differences. Fluids graphic template pulls these
shorts together into a feature length anthology which we are planning to enter
into numerous festivals and eventually show on television or in movie theaters.
For a Full Frame short trailer, which will be screened before each festival
film, Fluid Partner/Lead Composer Andrew Sherman, working with McKinney (Durham,
North Carolina), a festival sponsor and its agency of record, composed an
original musical underscore.
The impressionistic trailer embodies the philosophy of documentary films which
record the real world, real life, real happenings. Although evocative of ink
blots, human figures peering in on real life Can be discerned as the animation
morphs into a poster for the festival, followed by a sponsorship scroll. Andrew
composed a moody piece of music, a mix of ethereal piano sounds and sound design,
that fits the picture perfectly, said McKinney Music Producer Anson Burtch.
Lastly, Fluid collaborated with McKinney on Realitywood, a promotional campaign
for Full Frame. Created to promote the festival, popular documentaries were re-envisioned
as though they had been made by a Hollywood studio. Especially outrageous was
the gentle and wondrous nature documentary, March of the Penguins, which is
rendered as a :90 action-packed spoof replete with laser battles and is
underscored by a gigantic surging Hollywood-style film score created by Fluids
Judson Crane. A second spoof sports an over-the-top Broadway musical theme with
an explosive orchestral track by Fluid composer Andrew Sherman. The two prove,
once and for all, that some stories make better documentaries.
Working with Andrew and Judson is like trying to choose between a Bentley or a
Rolls Royce, both are great! Both composers turned in music that matched the
pieces dead on. They took the creative direction and Ran with it. Whatever the
job, these guys give it everything they have and the work is always better as a
result, added McKinney Music Producer Anson Burtch.
Full Frame is the premier festival of its kind in the United States. Now in its
ninth year, the annual four-day event in Durham, NC features more than 100 films
from around the world as well as panel discussions, question-and-answer sessions
and seminars and this year takes place April 6 “ 9.
FLUID, the New York-based, award-winning music and editorial studio, is
headquartered at 532 Broadway, 5th floor, New York, NY 10012; phone (212)
431-4342; fax (212) 431-6525. Visit the FLUID website at www.fluidny.com. For
more information, or to see a reel, contact Jessica Millington.
Credits For Time Piece:
Fluid (New York, NY):
Graphics/Editorial- Alex Frowein
Editorial Producer- Virginia Galvan
Executive Producer- Marc Schwartz
Sound Designer- Fred Szymanski
America Directors:
Edet Belzberg
Linda Goode Bryant
Alex Gibney
Nathaniel Kahn
Albert Maysles
Sam Pollard
Turkish Directors:
Nurdan Arca
Özgür Arik
Ersan Ocak
Murad Özdemir
Sehbal Senyurt
Mustafa Ünlü
Credits the Full Frame short trailer:
Fluid (New York, NY)
Composer- Andrew Sherman
Music Producer- Ian Jeffreys
Executive Producer- David Shapiro
McKinney (Durham, NC)
Senior VP/Exec Creative Director- David Baldwin
Art Director- Wes Whitener
Copywriter- Mitch Bennett
Producer- Regina Brizzolara
Music Producer- Anson Burtch
Credits for Promos:
Composers- Andrew Sherman and Judson Crane
Executive Producer- David Shapiro
Senior VP/Exec Creative Director- David Baldwin
Copywriter- Mitch Bennett
Music Producer- Anson Burtch
Director- Kevin Donovan
__________________
Check out CGnews.com!
http://www.cgnews.com