Yaşam Marangozu




Yapım Tarihi - 2012
Süre - 00:53:00
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe, HD

Yönetmen - Deniz Koçak

Ermeni Komünist bir marangoz olan Sarkis Çerkezyan’ın hayatını anlatan film,
içinde Türkiyeli Ermenilerin ve Rumların, Komünistleri, işçilerin tarihini,
aslında yakın Türkiye tarihini anlatmaktadır.

15. Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali, Gösterim Seçkisi. 2012


Kaynak
Belgesel Sinemacılar
Birliği






Yaşam Marangozu (The Life Carpenter)
2012, Türkiye, 53′, Renkli

Yönetmen - Deniz Koçak
Görüntü Yönetmeni - Deniz Koçak
Kurgu - Mehmet Özgür Candan
Müzik - Erkan Ogur, Djivan Gasparyan, Grup Yorum, Sarkis Çerkezyan
Yapımcı - Deniz Koçak

Film 53 dakikadan oluşuyor ve sırasıyla Sarkis Ustanın annesi, babası, amcası ve
tehcir dönemi devamında ustanın doğumu ailenin tehcirden Suriye’den Karaman’a
geri dönüşü; ustanın çocukluğu, öğrenimi ve marangozluğa başlaması ve sonra
yakın tarihimizin acıları…



Kaynak
Antalya Altın Portakal Film Festivali






Yönetmenliğini Deniz Koçak'ın yaptığı, Ermeni Komünist bir marangoz olan Sarkis
Çerkezyan'ın hayatını anlatan "Yaşam Marangozu" adlı film, bugün saat 18:00'de
Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde gösterilecek. Filmde, Türkiyeli
Ermenilerin ve Rumların, Komünistlerin, işçilerin tarihi, aslında yakın Türkiye
tarihi anlatılıyor.

video.cnnturk.com


ÇERKEZYAN BELGESELİ
Yaşam Marangozu

Sarkis Çerkezyan'ı, nam-ı diğer "Sarkis Amca"yı tanımayanlarınız varsa, Ekim
2011'de tanışacak. Tanıyanlar onunla tekrar selamlaşacak. Yaşam Marangozu'nda,
topu topu 100 dakikada, 93 yıllık hayatının müthiş bir hayatın hikâyesi var. Hem
de yer yer Sarkis Amca'nın kendi sesiyle, kendi şarkılarıyla, hem Ermenice, hem
Türkçe.

Dünya Hepimize Yeter adlı kitabında, "Ben hayattaki safımı iyi seçtiğime
inanıyorum" demişti. İşte bu belgesel, Deniz Koçak'ın yönetmenliğinde safını iyi
seçmiş yaşlı bir adamın dünyaya bıraktıklarını anlatıyor.

Ancak biraz yardıma ihtiyaçları var; bu yaşam öyküsünü DVD'leştirerek
kalıcılaştırmak için ve Sarkis Çerkezyan'ın dilediği gibi Yaşam Marangozu'nun
galasını Beyoğlu'nda bir sinemada yapabilmek için.

Siz Sarkis Çerkezyan için kimdiniz?

İki yıldır yanındaydım. Son öğrencisi olarak kabul ediyorum kendimi. Onu
kaydettim; ne yapıyorsa, ne diyorsa, ne anlatıyorsa, her şeyi...

İzleyebildi mi?

Evet. Hastanedeydi; ölümünden kısa zaman önceydi. Ham bir kurgu yaptık
alelacele, "Bitti" dedik "İzle usta. Galayı seninle yapacağız."

Ne tepki verdi?

O sevindiğinde bazı klasik mimikleri vardır, onları yapardı. Çok sevindiğinde de
ağlardı; yanında kim olursa olsun... Belgeseli izlediğinde ağladı. "Gala,
Taksim'de olsun isterim" dedi.

Nasıl tanışmıştınız?

Belge Kitabevi'nde tanıştık. O hep kitap alırdı çünkü evine gelen her insana bir
kitap hediye ederdi. "Okusunlar" derdi. İşte o geliş gidişleri sırasında tanıdım
onu. Sonra "Ustam" oldu. İlişkimiz baba oğul ilişkisine döndü. Yazları onun
evinde kalıyordum; saatlerce soruyordum, anlatıyordu. Sohbet edip, yürüyüşlere
çıkıyorduk.

Belgesel çekme fikri nerden geldi?

Onu tanıdıkça, "Genç neslin onu tanıması çok önemli" diye düşünmeye başladım.
Çünkü o son kalanlardandı, daha doğrusu son bilenlerden. Canlı tarih gibi;
tehciri anlatıyordu, 6-7 Eylül'ü yaşamıştı, Varlık Vergisi'ni görmüştü, eski
TKP'nin efsanevi zamanlarının ortasındaydı. Düşünsenize, tartıştığımız, çözmeye
çalıştığımız olaylara bizi döndürebilecek bir zaman makinesi gibi. Çekmeye
başladım. Kurgu sırasında da dört kişilik bir ekiple çalıştım.

Çekimlere hangi yıl başladınız?

Öncesinde başlamıştı ama 2009'da hızlandı. Çünkü 2009'daki 1 Mayıs'a katılamadı
"Gücüm kalmadı" dedi. Gençliğinden beri ilk defa katılmamış bir 1 Mayıs'a. Hatta
2008'de, zorlanacağını düşündüğümüz için götürmemiştik. O bizden habersiz kalkıp
kendi gelmişti. Ama 2009'da kabul ettim ki, yaşlandı. O zaman çekimlere hız
verdim. "İyi bir insan daha gidiyor" kaygısına kapıldım.

Öldüğünde ne hissettiniz?

Çok, çok üzüldüm ama o, artık direnmiyordu, bunun da farkındaydım. "Zamanı
geldi" diyordu. İlaç vakti geldiğinde, elini sallıyordu, "boş versene"
gibisinden.

Yaşam Marangozu'nun en ilginç bölümü neresi?

Sarkis Usta, fazla konuşan bir insan değildi. Öyle çok şey anlatmazdı, ayıp
sayardı. Ama belgeselde anlattı. Yakınları bile onun partiye (Türkiye Komünist
Partisi-TKP) nasıl girdiğini bilmez. Hastanede izlerken bazı kısımlarda, "Bunu
da mı koydunuz? Bunu da mı anlattım?" dedi.

Eski bir TKP'li olarak yeni TKP'ye nasıl bakıyordu?

Şimdiki TKP'yi pek onayladığını söyleyemem. Onun için 1921 TKP'si kendini hiçbir
zaman feshetmedi. "Yapmam gerekenleri yaptım. Yapmam gerekirse yine yaparım"
derdi.

Türkiye'ye dair umudu var mıydı yoksa ummayı bırakmış mıydı artık?

Hrant (Dink)'ten sonra olanları gördüğünde sonunda umutlanmıştı. Türk dostları
daha sık gelmeye başlamıştı ziyaretine, tüm gelişmeleri ilgiyle izliyordu. En
nihayetinde bir şeylerin değişmeye başlayacağına inanıyordu. "Cumhuriyet tarihi
önce tehcirle, sonra varlık vergisiyle, 1944'teki 20 Kur'a askerlikle, 6-7
Eylül'le, 1964 mübadelesiyle ve diğer haksızlıklarla yüzleşecek" derdi.

Hangi dönemden başlıyor hikâye?

Belgesele doğumu öncesi dönemden başladık. Annesi ve babasının tanışma
hikâyesinden, 2009'a kadar geliyor.

Soru cevap şeklinde mi?

Soru cevap var, arkadaşlarının, onu tanıyanların anlattıkları var. Kendi
sesinden Türkçe Ermenice şiirler, türküler var. 1 saat 40 dakikalık belgesel
yani 100 dakika ama akıcı ilerliyor.

Belgeselle ilgili her şey tamam mı? Nelere ihtiyacınız var?

Ekim sonunda galayı yapmak istiyoruz. Ama bazı eksikler var. Taksim'de bir
sinema salonu ayarlamak gerekiyor ki istediğimiz kapasitede bir salonu ayarlamak
zor. DVD yapılması gerekiyor, bunun için maddi destek gerekiyor. Birçok zorluk
var ama en önemlisi DVD konusu.

Siz üç yıl gibi bir zaman geçirdiniz Sarkis Çerkezyan'la. Onu nasıl
anlatırsınız?

Kitaplarda kahramanlar vardır ya, "Böyle bir insan nasıl olur? Bu kadar da
olmaz, gerçek hayatta olmaz" diyerek okursunuz; Sarkis Çerkezyan benim kitabımın
gerçek kahramanıydı. Anadolu bilgesiydi. Fikir aldığımız birçok kişi gelip ona
danışırdı zaten. Kızınca kızardı. Sevmeyince sevmezdi. Ne yapsan sevdiremezdin,
sevdiğini de severdi. İyiydi. "İnsan"dı işte, Katıksız.

Ölmeden önce üzerinde çalıştığı bir belge vardı. Osmanlı İmparatorluğu'nda var
olan Ermeni okullarındaki öğrencilerle ilgili. Ne oldu o belgelere?

1900'lerin başında ve tehcir sırasında Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Ermeni
okullarındaki öğrencilerin dökümleriyle ilgili belgelerdi. O liste, Ermeni
Patrikhanesinin zamanında çöpe attığı çok değerli bir liste. Sarkis Usta, bir
bölümünü bulmuştu. Bir kısmını Ermenistan'a götürmüştü çünkü bildiğimiz
kadarıyla Ermenistan arşiv konusunda iyi bir toparlayıcı.

Marangozluğunu yaptığı masalar, bulunamayan Gizli bölmeleriyle Ünlü. Siz hiç
gördünüz mü o masalardan?

Evet. Tam beş kişi, onun tasarladığı bir masanın zulasını yarım saat arayıp
bulamamıştık. Telefonda anlatmıştı yerini, ancak öyle bulmuştuk. Sarkis Usta
sıradan bir marangoz değildi. O zulalı, Gizli saklı bölümleri olan eşyalar
yapardı. Birçok kişi baskınlardan onun masaları sayesinde kurtuldu. Yaptığı
masalar hayat kurtaran kaç marangoz vardır ki? (IC)

bianet.org
Işıl CİNMEN
isilcinmen @ hotmail.com
İstanbul - BİA Haber Merkezi
08 Eylül 2011






Sarkis Çerkezyan’ın hayatını anlatan belgesel ‘’Yaşam Marangozu’’ gösterimde...

Yönetmenliğini Deniz Koçak`ın yaptığı, Ermeni Komünist bir marangoz olan Sarkis
Çerkezyan`ın hayatını anlatan "Yaşam Marangozu" adlı film, bugün saat 18:00`de
Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi`nde gösterilecek. Filmde, Türkiyeli
Ermenilerin ve Rumların, Komünistlerin, işçilerin tarihi anlatılıyor.

Sarkis Çerkezyan 1915`teki Ermeni Soykırımından sağ kurtularak Arap çöllerine
ulaşabilen Karamanlı zengin bir Ermeni ailesinin çocuğu olarak Cebul Köyü`nde,
bir deve ahırında dünyaya gözlerini açmış- "Benden önce bir kardeşim dünyaya
gelmiş, sürgün yolunda. Jandarmalar gelmiş, çadırı sökün, demişler. Babam dışarı
çıkmış, jandarmalara, `Asker ağa, sabaha karşı bir çocuğumuz dünyaya geldi.
Müsaade edin annesiyle bebek hiç değilse iki saat dinlensin` diye ricada
bulunmuş. `Ulan biz sizin kökünüzü kazıyacağız, siz hâlâ çocuk mu yapıyorsunuz`
diye kırbaç sallamışlar babama. O çocuk, o koşullarda yaşayamamış, ölmüş."

"Türkiye`nin en yaşlı komünisti" olarak bilinen Çerkezyan 1928`de İstanbul`a
yerleşerek eğitimine başladı. 1932`de Ereğli`de marangozluk yapmaya başladı. 2.
Dünya Savaşı`nda askere alınıp 1945`te döndü. 1953 yılında evlendi. Türkiye
Komünist Partisi`ne üye oldu. 6-7 Eylül Olayları`nda hedef alınanlar
arasındaydı. Yıllarca partinin Gizli yayın organı Atılım`ın, işletmekte olduğu
marangoz atölyesinde gizlice baskısını yaptı. Çevirmenlik yaptı ve "Dünya
Hepimize Yeter" adlı bir kitap yazdı.

Ermenihaber.am




'Yaşam Marangozu' İzmir’de gösterimde

Yönetmenliğini Deniz Koçak'ın yaptığı Sarkis Çerkezyan'ın hayatını anlatan
belgesel filmi, ‘Yaşam Marangozu’nun 11 Eylül 2012 Salı günü saat 18:30’da
Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gösterimi yapılacak.

3 Ağustos 2009 tarihinde 94 yaşında kaybettiğimiz Ermenilerin Sarkis Varbed'i,
yani Sarkis Usta'sı, komünistlerin ''Sarkis Yoldaşı'', komşularının ‘bir dünya
insanıdır’ Sarkis Çerkezyan.

Gösterime ‘Dünya Hepimize Yeter’ diyen Sarkis Çerkezyan’ın hayatını
belgeselleştiren Deniz Koçak’ta katılacak.

Sarkis Çerkezyan’ın kendi anlatımıyla hayatından bazı kesitler;

“Birçok insanın anlatılanlardan öğrendiklerini ben yaşayarak gördüm. Kimseden,
kulaktan dolma bir şey yok. Babamlar Tehcir’de Suriye’ye gitmiş. Ben orada
doğmuşum. 1918’de yeniden Karaman’a geldiğimizde, koskoca bir banker olan
babamın iki paket tütün alacak parası kalmamış. Annem bizi okutmak için
İstanbul’a geldi babamı bırakıp. Temizliğe gitti, basamak sildi, ama olmadı.
7’nci sınıfta bıraktım okulu parasızlıktan. Sınıf birincisiydim… Konya Ereğli’ye
geri döndük. Akrabamızın yanında marangozluğa başladım.”
…

Varlık Vergisi, Aşkale Sürgünü, 6-7 Eylül… Ne pislikler gördük (…) 1955’te ’Ben
Atatürk’ün çırağıyım’ diyen Celal Bayar yaptı 6-7 Eylül’ü. ’Atatürk’ün
Selanik’teki evi bombalandı’ dendi. Her yer karıştı. O zaman Yedikule’ye yeni
taşınmıştım, Ermeni olduğumu bilmiyorlardı. Eve gittim, bir Türk bayrağı astım.
Anneme de Müslüman kadınlar gibi beyaz başörtüsü bağlattım. Kapının önüne
oturdum anneme de bir kahve yaptırdım, içiyorum… Kıyamet kopuyor, evler
yağmalanıyor. Herkes koltuğunun altında ‘ganimetlerle’ koşuşturuyor. Saat 1’e
kadar devam etti böyle. Bu sırada yanıma gelen bir Yüzbaşı, ‘Delikanlı tebrik
ederim. Kahvenin tadını çıkaracak günü ve saati iyi seçmişsin, her Türk sizin
gibi olmalı’ dedi. Onlar gittikten sonra girdim içeriye, ev başıma yıkılıyor
sanki…
…

“Ben zaten ruhen komünisttim. Kendimi bildim bileli öyle hissettim. Türkiye'de
olduğum için TKP'li oldum. Ermenistan'da olsam, oradaki partiye girerdim. Ama
Türkiye'de hem Ermeni hem komünist olmak... Ben çok mu akıllıydım, yoksa çok mu
deliydim. 1965 seçimlerinden evvel TİP'e girdim. TİP, bizim için bir çalışma
sahasıydı. Belki bizden başka TKP'li de vardı TİP içinde, ama biz birbirimizi
tanımıyorduk."
…

Sarkis Çerkezyan, yıllarca TKP'nin illegal yayın organı Atılım'ı Kumkapı'daki
marangozhanesinde basıyor. Polis, derginin Kumkapı civarında basıldığını
öğrenmiş, çevredeki bütün işyerlerini aramış, ancak bulamamış.

Sarkis Çerkezyan bunu nasıl başardığını şöyle anlatıyor; "Dükkânın bodrumunda
bir sarnıç vardı, ağzında da bir kapak. Kapak kaldırılınca sarnıç ortaya
çıkardı. İçinde de bir Kuyu vardı. Bir gün o sarnıca girdim, kazarak makine
sığacak kadar bir yer açtım. Bir mekanizma kurarak, makineyi indirdik sarnıcın
içine. İşimiz olunca çıkarırdık. Her tezgâhın dibinde düğmeler olurdu, yabancı
biri geldiğinde herkes aşağıyla haberleşirdi. O zaman makine durdurulurdu. Baskı
bitince kapak kalkar, makine inerdi yerine, kaybolurdu. Bütün klişeler ateşe
verilir, yakılırdı."
…

Aralıklarla çevirmenlikte yapan Çerkezyan, anı-otobiyografi biçiminde "Dünya
Hepimize Yeter" adlı bir kitap ta yazmıştı.

yurtsuz.net
06.09.2012




Bu toprakların insanı- Sarkis Usta

Türkiye Komünist Partisi’nin 92. kuruluş yıldönümü çerçevesinde düzenlenen
etkinliklerden Sarkis Çerkezyan’ı konu edinen ve ilk kez İzmir'de gösterimi
yapılan “Yaşam Marangozu” belgesel filmi ve söyleşisi gerçekleşti.

Onbeşler Birlik Dayanışma Bilim ve Kültür Derneği tarafından organize edilen
etkinlik, Konak Belediyesi Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde
gerçekleşti.

Yönetmenliğini Deniz Koçak’ın 53 dakikalık yaptığı belgesel film ilk olarak bu
etkinlikle İzmir’de gösterime sunuldu.

Belgesel gösteriminin ardından film yönetmeni Deniz Koçak ve Agos Gazetesi
yazarlarından Pakrat Estukyan ile Yaşam Marangozu belgesel filmi ve Sarkis
Çerkezyan hakkında bir söyleşi gerçekleşti.

Etnik tanım genellikle kötü bir sıfat olarak kullanılıyor

Pakrat Estukyan, kalıplarla dayatılan şeylere karşı Deniz Koçak’ın yaptığı ve
benzeri çalışmaların önemli olduğunu belirterek, “Bu çalışmaların çoğalması,
zenginleşmesiyle artık bizlere istediklerini empoze edemeyecekler” dedi.
Türkiye’de bugün Türk’ten başka herkese yabancı gözüyle bakıldığı, Türk olmayan
herkesin başka yerlerden geldiği gibi bir algı olduğunu, bununda bu kalıplardan
kaynaklandığını söyledi. Pakrat Estukyan, “Öyle bir algı yer etmiş ki, Türkler
bu topraklarda ilelebet, ezeli bir toplulukmuş gibi görünüyor. Ermeni olduğumu
söylediğimde, ilk olarak ‘nereden geldiniz’ sorusuyla karşılaşıyorum. Bu tanım
zoruma gidiyor. Ben ‘bu toprakların insanıyım, buralıyım’ dediğimde ise
şaşkınlıkla karşılaşıyorum. Deniz’in çalışması bu açıdan çok önemli. Yaşam
Marangozu belgeseli, Sarkis Usta'nın bu toprakların insanı olduğu algısını
yerleştirmede önemli bir çaba” dedi.

Kendisini de katarak solun, sosyalistlerinde sınıfsal bakışının sistematik
olarak ulusalı görmediğini söyleyen Estukyan, Ulus-devlet ve Ulus inşası için
kullanılan yol-yöntem sola da sirayet etti. İnsanların kimliğini
ikincileştirerek bahsedilen kalıplara istemeyerek yol verdiğini söyledi.
Estukyan, "Bu kalıplar nedeniyle Türkiye’de ki Çerkezler, dünya da Çerkezce
konuşamayan, dilini unutan tek grup” dedi.

Estukyan, “Türkiye’de etnik unsurlar genellikle kötü bir sıfat olarak
kullanılırsa kullanılıyor. Hiç kahramanlık sıfatı, hayra yoran sıfat olarak
kullanılmıyor” dedi.

Sarkis Çerkezyan’ın yaşam biçimi ve felsefesini, hayatının her anında ve her
yerde birleştirdiğini belirten Estukyan, "Siyasi konuşması da, sokak konuşması
da, politik biriyle konuşması da sıradan bir insanla konuşması da aynı mizaç,
kavram ve tonda idi” diyerek konuşmasını tamamladı.

Türkiye’de sosyalistlerin öncülleri genellikle Türk olmayanlardan

Deniz Koçak ise Sarkis Çerkezyan belgeselinin öyküsünü aktardı. Koçak, sosyalist
hareket içinde Türk olmayanları merak ettiğini, bunların neden ve nasıl
sosyalist mücadeleye katıldığını,çünkü Türkiye’de sosyalistlerin öncüllerinin
genellikle Türk olmayanlardan olmasının dikkatini çektiğini, bunu öğrenme
merakının kendisini Ragıp Zarakolu vasıtasıyla Sarkis Çerkezyan ile buluştuğunu
söyledi.

Deniz Koçak, Amerika’nın tarihini Amerikalılardan öğrenemiyorsun,
Kızılderilelerin hikayelerini takip ettiğinde Amerika’nın tarihini öğreniyorsun.
Türkiye tarihini de resmi tarihten öğrenemiyoruz. Ben de Sarkis Usta’ya sorup
aradaki boşlukları doldurarak Türkiye tarihine ulaşmaya çalıştım” dedi.

Sarkis Çerkezyan ile 2.5 yıl kesintisiz birlikte olduğunu Sarkis usta’nın son
günlerinde hep yanında olduğunu aktaran Koçak, “Komünistleri, mücadelelerini,
ülkenin tarihini, Ermeni meselesini konuşurken bu belgeselin yolu” açıldı dedi.
Kendisinin fotoğrafçı olduğunu, Sarkis Usta ile konuşmalar sırasında ‘fotoğraf
kareleri çıkar mı?’ diye çekimler yaptığını, sonra kamera kullandığını, bu arada
Sarkis Usta hakkında görüşmeler yaparak bu belgeselin ortaya çıktığını anlattı.
Ellerinde 3 saati aşkın bir film olduğunu, çok uzun olduğu için yaptığı
kısaltmalarla ancak 53 dakikaya indirebildiğini anlattı.

Konuşmaların ardından salondan sorulan sorular ve katkıların ardından etkinlik
sona erdi.

yurtsuz.net
12.09.2012