Son Buluşma




Yapım Tarihi - 2007
Süre - 01:18:00
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe, 35mm

Yönetmen - Nesli Çölgeçen
Senaryo - Nesli Çölgeçen
Yapımcı - Nesli Çölgeçen (Bir Plan Prodüksiyon Yapımıdır.)
Kameraman - Nesli Çölgeçen, Fatih Aydoğdu, Berrin Avcı Çölgeçen, Ahmetcan
Çakırca, Tamer Uygun
Ses - Fatih Aydoğdu, Sinan Gündoğdu
Işık - Fatih Aydoğdu, Sinan Gündoğdu
Yapım Görevlisi - Berrin Avcı Çölgeçen
Kurgu - Ahmetcan ÇAKIRCA
Müzik - Nadir Göktürk

Kurtuluş Savaşı Gazileri
Ömer Küyük, Veysel Turan, Yakup Satar Gazi Ömer Küyük Ailesi İsmail Küyük,
Hüseyin Küyük, Satı Küyük, Mustafa Küyük, Fatma Küyük, Hacer Küyük Gazi Veysel
Turan Ailesi Saniye Turan, Mahmut Hakkı Turan, İsmail Uçar Gazi Yakup Satar
Ailesi Zekiye Tali, Meliha Işıkada

Copyright Plan Prodüksiyon Tic. Ltd. Şti. İstanbul

chantierfilms.com
sonbulusma.com


FİLM HAKKINDA

Türkiye’nin bağımsızlığı için binlerce insanın şehit düştüğü, genç-yaşlı,
kadın-erkek demeden düşmana karşı tek vücut direndiği Kurtuluş Savaşı’nın son
tanıkları, Gazi Ömer Küyük, Gazi Yakup Satar ve Gazi Veysel Turan’ın günlük
yaşamları ve savaş yıllarına dair anıları SON BULUŞMA’da gözler önüne seriliyor.
Çorumlu Gazi Ömer Dede, önce Anıtkabir’i ardından son kalan diğer iki gazi,
Yakup Satar ve Veysel Turan’ı ziyaret ediyor, savaş yıllarına dair anılarını
paylaşıp birbirleriyle helalleşiyorlar. Tarihe tanıklıklarını kendi
ağızlarından dinlediğimiz bu üç kahraman gazi, gerçek sinema türündeki belgesel
yapım ile ölümsüzleşiyor.

Nişancı Er Ömer- Çorum'un İskilip ilçesine bağlı Çatkara Köyü'nden Ömer Küyük
SON BULUŞMA filmi çekildiği sırada 108 yaşındaydı. Bir hayat ve doğa adamı
olarak tanımlanıyor. İlerleyen yaşına rağmen her işini kendi yapan hareketli ve
yaşam dolu biriydi.
“Geçen yıllarda bir ağaca çıkmış ama inememiş. Ahali de uzaktaymış, bağıra
bağıra bitap düşmüş, "Karılar beni indirin" diye! Son üç dört yıla kadar ava
çıkan, odun Kesen bir insandı.” diye bahsediyor Gazi Ömer Dede’nin yakınları.
Film boyunca, Gazi Ömer Dede’nin etrafındakilerle olan samimi diyalogları ve
sempatik tavırları ile saygı duyulan sevilen biri olduğunu görüyoruz.

İstiklal Savaşı gazilerinden Ömer Küyük 12 Ocak 2006’da vefat etti. 8 çocuk ve
36 Torun sahibi Ömer Küyük’ün son görüntüleri bu filmde yer alıyor. Filmin
yönetmeni Çölgeçen, Küyük için - “Yaşamı boyunca her yıl Zafer Haftası'nda
memleketinden kalkıp Ankara'ya gelerek Anıtkabir'i, Gaziler Derneğini ziyaret
etmiş. O, kahramanlığını hayatı boyunca devam ettirdi, bu filmde de bir
kahramanlık yaptı.” diyor.

Süvari Yakup Çavuş- Film çekildiği sırada 110 yaşında olan ve kızıyla birlikte
Eskişehir’de yaşayan Satar “en yaşlı gazi” unvanına sahip oldu. 1895 yılında
Kırım'da Doğan ve daha sonra ailesiyle birlikte Eskişehir'e göç eden Satar, 1.
Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Basra Cephesi'nde savaştı. Daha sonra Mustafa
Kemal'in askeri olma şerefini elde eden Satar, Sakarya Meydan Muharebesi'nde de
düşmana karşı savaştı. Savaşın sonunda Eskişehir'e döndü ve uzun süre çiftçilik
yaptı. Satar'ın 6 çocuğu ve 50'ye yakın torunu var. 2008’in Nisan ayında
kaybettiğimiz Yakup Satar’ı Çölgeçen, şöyle tanımlıyor- “ Tam bir asker.
Kalpağıyla dolaşıyor. Kızlarıyla yaşıyor ve bütün evi her şeyiyle hâlâ o
yönetiyor, her şey ondan soruluyor. Bir komşusu var, her gün gelip günlük
gazeteleri okuyor kulağına. Birinci Dünya Savaşı'na da katılmış birisi aynı
zamanda.”

Sıhhiyeci Onbaşı Veysel- Konya'da yaşayan Veysel Turan ise 20 yıl önce
romatizmasının kireçlenmeye dönmesi nedeniyle günlerini yatakta geçiriyordu. 58
yaşındaki kızıyla yaşayan ve 7 çocuğu ile 25 torunu bulunan Turan, 15 yıl önce
eşini kaybetmiş. Turan, çocuk yaşta atıyla Ankara'da Mustafa Kemal'in ordusuna
katılarak, 1. Tümen Hücum Taburu'nda süvari olarak Dumlupınar, Sakarya ve II.
İnönü savaşlarında düşmanla mücadele etti.
SON BULUŞMA filmi çekildiği sırada 108 yaşında olan Turan’dan şöyle
bahsediyor,filmin yönetmeni- “Başucunda bayrakla yaşıyor. Yatalak kendisi.
Radyodan sürekli haberleri takip ediyor… Veysel Gazi, 15 yaşında, çağrılmadığı
halde gönüllü olarak savaşa katılan biri. Yanına da at arabasını alıyor ihtiyaç
olur diye. Oluyor da nitekim. Sıhhiyeci yapıyorlar onu. İlk görevi, at
arabasıyla şehit toplamak.”


İZLEYİCİ TEPKİLERİ
Filmin Konya ve Eskişehir’de yapılan gösterilerinden izleyici yorumları:

- “…böyle tarihi bir değeri bizlere kazandırdıkları için çok teşekkür
ediyoruz…onlar bizim için bir elmas birer pırlanta, gençlerimizin mutlaka
izlemesini istiyorum…”

- “…7’den 70’e herkesin seyretmesi gerekir, bu topraklar öyle kolay alınmadı.”

- “…Örnek bir çalışma. Size tarihinizle ilgili yaşadığınız, doğrudan sorun
olarak kalbinizin tam ortasında hissettiğiniz, saklanması ve değerlendirilmesi
gereken bir belge bırakıyorum diyen bir çalışma.”

- “...muhteşem bir film. Oyuncu gözüyle baktığımızda burada üç tane gazi,
Atatürk’ün silah arkadaşı, yaşlarına baktığınızda 100 yaşının üzerinde, Sağlık
sorunları var,ezberlenen bir senaryo yok ama bir trajedi ve traji komik
oynuyorlar. Bunun en güzel reaksiyonunu da alkış ve gülmelerle izleyiciden
aldılar.
Şemsi İnkaya –Tiyatro Oyuncusu

- “…duygulu anlar yaşadık. Çok sıcak, çok güzel.”
Janset - Sinema Oyuncusu


PRODÜKSİYON NOTLARI

NESLİ Çölgeçen’LE FİLM ÜZERİNE

Uzun yıllardır filmini yapmayı düşündüğüm bir Kurtuluş Savaşı gazisi hikayem
vardı. 2004 yılında bu proje üzerinde tekrar çalışmaya başladığımda Kurtuluş
Savaşı gazilerinin çok azının hayatta olduklarını öğrendim. Drama projesini
erteleyip yaşayan son gazilerin gerçek yaşamlarını çekmeye başladım.

Çekimler 2005 yılının Temmuz ayında başladı ve Eylül ayında bitti. Film yaklaşık
3 aylık bir periyot içinde belirli aralıklarla çekildi. Birden fazla kamera
kullanıldı. Bazı sahneler aynı anda çalışan ve kasetleri bitene kadar kesintisiz
kayıt yapan 4 kamerayla çekildi.

SON BULUŞMA “gerçek sinema” türünde bir filmdir. Bütün planlar ve sahneler hiç
prova ve tekrar çekim yapmadan bire bir çekilmiştir. Öykü, kahramanların
kendilerini yaşayarak anlattıkları, bir anlamda çekimlerle birlikte kendi
öykülerini oluşturdukları bir yaklaşımla ortaya çıkarılmıştır. Filmde görünen ve
söylenen her şey önceden tasarlanmış ve uygulanmış mizansenler değil o an
yaşanan ve bir daha tekrar yaşanmayacak olan gerçek anlardır. Planların bir çoğu
soru-cevap şeklinde değil, birlikte bir anı yaşamak ve sohbet etmek anlayışıyla
çekilmiştir.

Çekimler sırasında bütün ekip olarak hem çok güldük hem de çok ağladık. Bizim
yaşadığımız bu duyguyu olduğu gibi filme yansıtmak ve onları birer insan olarak
ölümsüzleştirmek ana çabamız oldu. Seyircinin de aynı duygularla filmi
seyredeceğine inanıyoruz.

Çekimler sırasında gaziler ve aileleri çok mutlu ve memnun oldular, bizlere
ellerinden geldiği kadar yardımda ve destekte bulundular. Bugüne kadar
kendilerini bir çok ekibin çektiğini ancak ilk defa bu kadar farklı ve ayrıntılı
bir çekim yapan ekiple karşılaştıklarını söylediler. Hatta Konya’lı gazi Veysel
Turan kızına “ her azaları ayrı, ayrı mı alıyor ya…? “ diye espri yaptı biz de
bu planı filmde kullandık.

Çorum’lu gazi Ömer Küyük’ü Gaziler Vakfı Ankara’ya davet etmiş. Bir araba
gönderip aldırtmak istemişler. O da “İstanbul’dan gelen filmciyi çağırın o
götürsün beni” demiş. Torunu aradı beni “Dede Ankara’ya gidecek ama senin
götürmeni istiyor gelebilir misin?” dedi. Telefonu kapatır kapatmaz yola çıktım.

Nesli Çölgeçen


Benzersiz Mustafa Kemal’in Askerleri Yokluk Çağı’nın, Tok Gözlülük ve Fedakârlık
Çağı’nın Askerleridir

Uzun yüzyıllar Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olan ve Osmanlı işgali
altında yaşayan Yunanistan’ın Ordusu’nun Ege bölgemizi işgal ederek İç
Anadolu'ya/Ankara’ya doğru yürümesine ve bu işgalcilere karşı verilen
mücadeleyi/savaşları küçümseyen insanlarımız vardır. Oysa Yunanistan’ı o dönemin
en güçlü devletlerinden Fransa ve üzerinde güneş batmayan İngiltere
İmparatorluğu desteklemiştir. Hele İngiltere o kadar güçlüdür ki İstanbul'un
Ruslarca işgalini 19. yüzyılda bir sözüyle engellemiştir. Rus ordusunun Yeşilköy
önlerine kadar geldiği, bunun anıtını diktiği ve İngiltere'nin karşı çıkması
üzerine de İstanbul'u işgalden vazgeçtiği/geri çekildiği günlerden bu yana en
kötü ve en karanlık günlerimiz Yunan Ordusu’nun İzmir’e çıkmasından sonra
yaşanmıştır.

“Son Buluşma” Mustafa Kemal’in askerlerinden son üçünün yaşamlarının son
günlerine bizi Tanık eden bir belgeseldir. Nesli Çölgeçen, “Kardeşim Benim”den
sonra Arzu Film’in beyni, dahi yönetmen Ertem Eğilmez’in desteklediği Yavuz
Turgul, Başar Sabuncu gibi yetenekli, şanslı yönetmen ve senaryo yazarlarından
biri olmuştur. “Kardeşim Benim”, ”Züğürt Ağa”, “Selamsız Bandosu” ve “İmdat ile
Zarife” gibi seçkin ve mutlaka izlenmesi gereken, mutlaka DVD arşivinizde
bulunması gereken filmler Nesli Çölgeçen’in imzasını taşır. Metin Anter ve bir
ara tekstilcilik de yapan Nedim Anter kardeşler “Son Buluşma”ya yapımcı olarak
imzalarını atarak çok önemli bir kültür hizmetinde bulunmuşlardır. Anter
kardeşler çok önemli bir kültürel boşluğu doldurmuşlardır. Vatanını, Atatürk’ü,
Atatürk’ün çalışma arkadaşlarını, Türkiye Cumhuriyeti’ni, şehit ve gazilerimizi
seven herkesin sinema salonlarında izlemesi gereken, gelecekte yasal DVD’si
çıktığında satın alarak çocuklarına torunlarına hediye etmesi ve izletmesi
gereken bir filmdir “Son Buluşma”.

Bu vatanda yaşayan herkesin tüm şehitlerimize ve gazilerimize olduğu gibi, “Son
Buluşma”nın kahramanları Son Üç Gazi’mize de, yakınlarına da hiçbir zaman
ödenemeyecek maddi ve manevi borçları vardır. Bugün vatanımız yabancı orduların
işgâli altında değilse bu onların müthiş fedakârlıkları sayesindedir.

O’nlar Balkan Savaşları, Dünya Savaşı ve sonrasında işgalci ordulara karşı
verilen dişe diş mücadeleye aç, susuz, Yalın ayak, üzerlerindeki yırtık pırtık
giysilerle katılmış ve tek varlıkları olan hayatlarını ortaya koymuşlardır. Çoğu
silâh bulamadığından şehit düşen ya da yaralanan arkadaşlarının silâhlarını
kaparak savaşa katılabilmiştir.

“Son Buluşma”nın gazileri de diğer gazilerimiz gibi Türk devletinin bağladığı
gülünç, sadaka gibi bir maaşla yaşamaya zorlanmışlardır, ne yazık ki.

Mustafa Kemal’in askerleri Yokluk Çağı’nın Tok gözlülük ve Fedakarlık Çağı’nın
askerleridir. Onları hiçbir zaman unutmamalı ve unutturmamalıyız. Varlık
Çağı’nın Aç Gözlülük Çağı’nın Egosantriklik Çağı’nın kurbanları olan bizler
onları anlamayı ve sevmeyi “Son Buluşma” sayesinde öğrenmeliyiz ve denemeliyiz.

“Son Buluşma”da görüldüğü ve görülebileceği gibi üç gazinin de ilerleyen
yaşlarından dolayı doğal olarak hafızalarında anlatabilecekleri, bizlerle
paylaşabilecekleri çok az anekdot kalmıştır. Hafızaları büyük ölçüde boşalmıştır
ve silinmiştir. Ne yazık ki bu Onların değil bizlerin hatası ve ayıbıdır.

Bu tür film ve filmlerin 1920’lerde, 1930’larda, 1940’larda, 1950’lerde,
1960’larda, 1970’lerde, 1980’lerde, 1990’larda yapılmaması üşengeç, bugünün
işini yarına bırakan, tarih bilincine hiç sahip olmayan, tembel bir insan
topluluğu olduğumuzun eşsiz bir kanıtıdır. Türkiye’de 90 yılı aşkın bir süredir
uzun metrajlı filmler çekildiğine göre bu gazilerden binlercesi ile binlerce
röportaj filmler belgeseller son seksen yılda yapılmış olmalıydı.

Yine de Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum sancıları çektiği günlerin üç yorulmaz
savaşçısının ve tanığının son aylarının belgelenmesi bile her türlü takdirin
ötesinde bir davranıştır. Nesli Çölgeçen, Metin Anter, Nedim Anter’e,
gazilerimize gözleri gibi bakan ailelerine, yakınlarına ve onları sevgi çemberi
içine alan milletimize bin kere, on bin kere teşekkür ederiz.

Bu arada bu konuda hiç kimseyle konuşmadık ama anlı şanlı sponsor firmalarımızın
“Son Buluşma”ya destek olmadıklarını sezdik. Bu saatten sonra bile destek ve
sponsor olabilirler. Bir an önce harekete geçsinler. Pamuk eller cebe.


Hakan Sonok
hakan.sonok@tr.net, 10 Kasım 2008