Adı Soykırım




Yapım Tarihi - 2022
Süresi - 00:42:00
Format - Uzun Belgesel, Renkli, Türkçe

Yönetmen - Tülay Gökçimen
Görüntü Yön. - Yavuz Yıldız
Müzik - Audio Network
Kurgu - Betül Doğan
Yapım - Human Movie Team (HMT)

Çin devletinin Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur halkına uyguladığı sistematik soykırım politikasının kurbanı olan milyonlarca Uygur’un hapishanelerde veya Toplama Kamplarında ne tür işkenceler gördüklerini, ağır baskı altında yaşayan insanların hayatta kalmak için nasıl mücadele verdiğini Çin’in bunu niye yapmakta olduğunu tanıkların anlatımıyla etkili bir şekilde gözler önüne seriyor. Aktivist Meryem Sultan, cezaevinde ve toplama kamplarında işkencelere uğramış Aygül Kadir ve Türkistan Televizyonu Türkçe Yayın Koordinatörü Muhammed Ali Atayurt, Çin’in Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türklerine karşı uyguladığı sistematik işkence ve soykırımı şahitlikleri üzerinden anlatıyor.



Kaynak
Geçmişten Geleceğe Belgeler... Bilgiler... 1968/2008
TRT Arşiv Dairesi Başkanlığı, N. Beyhan Karadağ






Tülay Gökçimen’den kelimeleri ile savaşanların belgeseli: “Adı Soykırım”

Çin'in Uygur Türklerine yıllardır uyguladığı sistematik işkence tanıklarının ağzından anlatılan belgesel “Adı Soykırım”, Esenler Genç İHH öncülüğünde 4 Haziran 2022 tarihinde Kadir Topbaş Kültür Merkezi'nde gösterildi. Yönetmenliğini Tülay Gökçimen’in yaptığı ve Human Movie Team ekibinin ortak yapımı olan “Adı Soykırım” belgeseli bölgede yıllardır yaşanan insan hakları ihlallerine dikkat çekmeyi amaçlıyor.

Belgeselde Uygur Türklerine yönelik 73 yıl boyunca uygulanan, Uygur Türklerini Çinlileştirerek asimile etme çalışmasının tanıkları, kendi ağızlarından yaşadıklarını anlatıyor. İşkence ve insanlık dışı muamelelere maruz kalan, özellikle de son beş altı yıldır ailelerinden haber alamayan Doğu Türkistanlıların hikayeleri, Türkiye'de yaşayan Uygur Türkü Meryem Sultan, Muhammed Ali Atayurt ve Aygül Kadir tarafından aktarılıyor.

07.06.2022





"Kelimeleri ile savaşan insanların sesini dünyaya duyurmak için böyle bir belgesel yaptık"

22 yıldır medya sektöründe çalıştığını, son 15 yılda ise savaş, çatışma, işgal, afet ve yokluk bölgelerinde belgeseller çektiğini söyleyen Gökçimen, ilk defa bölgeye gitmeden başka bir ülkede yaşayan insanların hikayelerini anlatmaya çalıştıklarını açıklayarak şunları söyledi:

"Aslında bölgeye giderek çekmek, oradaki insanları konuşturmak, o havayı yansıtmak istiyorduk ama başvurduğumuz bütün yollar bize bu konuda izin verilmeyeceğini ve Doğu Türkistan halkının da konuşamayacağını söylemişlerdi. 2017 yılına kadar Doğu Türkistan halkı yine kendi dertlerini kendileri anlatamıyordu. Artık insanlar, benim gördüğüm kadarıyla konuşmaya karar verdi. Zaten belgeselde de Meryem Sultan, 'Kelimelerimiz ile savaşıyoruz' diyor. Kelimeleri ile savaşan insanların sesini dünyaya duyurmak için böyle bir belgesel yaptık. Belgeseli animasyonlar, çizimler ve haritalarla destekleyerek üç tanığın bu yaşananlardan nasıl etkilendiğini biz üstüne yorum yapmadan anlatmaya çalıştık. Hayırlara vesile olsun. Biz elimizden geldiği kadarıyla dünyanın farklı yerlerinde, farklı coğrafyalarında, farklı dillerde bu belgeseli göstermeye ve insanları bu soykırımdan haberdar etmeye devam edeceğiz inşallah."

Gösterim öncesinde konuşan Doğu Türkistan Nuzugum Kültür ve Aile Derneği Başkanı Münevver Özuygur kendi hikayesini anlatarak Çin’in kendisine ve ailesine yaşattığı baskı ve işkenceleri izleyicilerle paylaştı. Özuygur, Doğu Türkistan halkına uygulanan bu soykırımın sadece Doğu Türkistanlıların davası olmadığını tüm Türk dünyasının, Müslümanların, kendisine insan diyen herkesin davası olduğunu ve bir insana asla reva görülmeyecek bu uygulamalara ses çıkarmasını gerektiğini söyledi.

“Ben vatandaşlığıma her baktığımda üzerinde kan görüyorum”
“2009'da gerçekleşen Urumçi katliamı ile bize istisnai vatandaşlık verildi. Ben vatandaşlığıma her baktığımda üzerinde kan görüyorum çünkü 2009 yılında Urumçi’de çok büyük bir katliam oldu. Sizler gibi genç erkeklerimiz, öğrencilerimiz, kızlarımız, binlerce Uygur Türkü Çin yönetimi tarafından katledildi. Onların ölümü ve başlarına gelen bu zulümle Türkiye bize bu vatandaşlığı verdi. Benim üzerimde hissettiğim sorumluluk ise daha da arttı. Ben Türkiye'yi çok seviyorum ama bir gün bile memleketimi unutamadım çünkü ben memleketimi güllük gülistanlık bir şekilde bırakıp gelmedim. Kardeşlerimi, ailemi zulüm içinde bırakıp gelmek zorunda kaldım. Ben 24 senedir vatan hasreti ile yaşıyorum.”

Belgeseli nasıl izleyebiliriz?
Belgeselin tamamı ilk gösterimden sonra sosyal medyada insan hakları ihlallerine yönelik içerik üreten ve belgesel yapımına da ortak olan Human Movie Team ekibinin Youtube kanalına yüklendi.






Tülay Gökçimen ile Human Movie Team’i konuştuk

Human Movie Team’in kurucusu Yazar/Yönetmen Tülay Gökçimen ile Human Movie Team’in yaptığı çalışmaları, uluslararası vizyonu ve amaçlarını konuştuk.

Kamuoyundaki yanlış mülteci algısından dolayı ortaya çıkan Human Movie Team için Gökçimen, “Dünyada savaş, çatışma, işgallerden, yoksulluklardan, afetlerden etkilenen insanların halini gören ve bir şeyler yapmak isteyen arkadaşların bir araya gelmesiyle oluşmuş bir gruptur.” dedi.

Sosyal medyada faaliyet gösteren Human Movie Team’in, hak ihlalleri konusunda dünya üzerinde yaşayan tüm halkların yaşadığı hak ihlallerini anlatmaya çalıştığını söyleyen Tülay Gökçimen, ”Bunu ürettiği içeriklerden de görebiliyorsunuz. İnsan Film Ekibi, insanı konu alan temelde insan hayatını ve hakkını, hak ihlallerini anlatmaya çalışan bir ekip.” diye konuştu.

Tamamı Kadınlardan Oluşan Bir Ekip
Gökçimen; Human Movie Team ekibinin tamamen kadınlardan oluşmasının nedeni; “İnsani, kadınsı ve belki annelik duygularının daha yüksek olduğu, merhametin daha derinden hissedildiği bir hissiyattan ötürü diyebiliriz. O yüzden kadınlardan oluşuyor.” sözleriyle anlattı.

“Human Movie Team’in Uluslararası Bir Vizyonu Var”
Dünyanın farklı yerlerine videolarını ulaştıran ve sunumlar yapan Human Movie Team’in videolarını şu an sadece İngilizce ve Türkçe’ye çevrilmiş olarak yayınladığını belirten Gökçimen, yıllardan beri farklı ülkelerde yaptıkları çalışmalar için; “Human Movie Team’in uluslararası bir vizyonu var. Avrupa’da özellikle Almanya, Belçika ve Hollanda’da, topluluklara gidip videolarımızı izletiyoruz. Oralardan da arkadaşların bize katılmasını destekliyoruz. Hatta Almanya’nın Hannover kentinde böyle bir tanıtım çalışmamız oldu ve orada da buna benzer küçük bir ekip kuruldu. Özellikle geçtiğimiz yıl Gazze ve Kudüs saldırılarında Human Movie Team, 17 gün hiç durmadan onların sesini, orada yaşananları dünyaya anlatmaya çalıştı.” ifadelerini kullandı.

Bir sonraki girişimlerinden de bahseden Gökçimen, Türkiye’de Maarif Vakfı ile bir anlaşmaları olduğunu ve Maarif Vakfı’nın dünya üzerinde farklı bölgelerdeki okullarında Human Movie Team olarak medya eğitimlerine başladıklarını belirtti. “Kosova ile başladık. Kosovalı öğrencilere hem medya eğitimi verdik hem de Human Movie Team çalışmalarına katılabileceklerini söyledik.” diyen Gökçimen, ”Oradan da arkadaşlardan bize içerik göndermeye başlayanlar oldu. Daha sonra Pakistan’a gittik Pakistan’da yine medya eğitimlerinden sonra bu çalışmalara katılıp bölgelerindeki hak ihlallerini anlatmaya çalışan arkadaşlar da yaptığı çalışmaları bize göndermeye başladılar.” şeklinde konuştu.

“İzle, Düşün, Harekete geç”
Kendilerini “İzle, Düşün, Harekete geç” sloganıyla tanımlayan Human Movie Team için Gökçimen, “İnsanlığın kurtarılması, dünyanın daha güzel ve daha yaşanılır bir yer olması için sadece birilerinin bir şeyleri izlemesi yetmiyor. Biz kendi bakış açımızla kendimize ait bir ses oluşturduğumuz için olayları olduğu gibi objektif olarak yorum katmadan yayınlıyoruz. O zaman da insanların düşünmesini istiyoruz hatta empati kurmalarını istiyoruz. Siz olsaydınız ne yapardınız diye soruyor ve ondan sonra harekete geçmelerini istiyoruz. Bir şekilde bu harekete dönüşmesi lazım. Sadece izlemek ve düşünmek yetmiyor, izleyip düşündüğün şeyi harekete dönüştürerek fiilen uygulamak da gerekiyor. Bu nedenle aktif bir şekilde bu sloganla ilerliyoruz.” ifadeleri kullandı.

“Sessiz Çığlıkların Sesi Olabilmek En Büyük Temennimiz”
Kariyer hayatı sürecinde çeşitli biyografi ve belgesel filmlerinin yönetmenliğini yapan Gökçimen, yaşananlardan en çok siviller, kadınlar ve çocukların etkilendiğini belirterek sözlerini; “Onların gözünün içine baktığımda yaptığımız belgesellerin ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Dünya üzerinde yaşanan tüm hak ihlallerini bir şekilde anlatabilmek, eksiksiz ekrana taşıyabilmek, bir ses olabilmek tek amacımız. Onların sesini dünyaya duyurabilmek bağımsız ve kendimize ait bir sesle buralarda yaşanan bu katliamların, soykırımların, sessiz çığlıkların sesi olabilmek en büyük temennimiz. Aslında onların insan olduklarını, bir sayı ve istatistik verisinden ibaret olmadıklarını, onların da sizin benim gibi bir insan olduklarını belgesellerimle dünyaya anlatmaya çalışıyorum.” ifadeleriyle sonlandırdı.

1 Nisan 2022