Yakın
Tarih
28 Şubat- Yüzyılın Son Darbesi




Yapım Tarihi - 2009
Süre - 00:45:00
Bölüm Sayısı - 13
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe

Yönetmen -
Hazırlayan - Nazım Alpman
Sunucu - Nazım Alpman

İçinden 'postmodern darbe' geçen belgesel

28 Şubat'ta hükümet deviren kararın üstünden 14 yıl geçti. O dönemin mağdurları
bilinmeyenleri anlattı

Türkiye tarihine damgasını vuran günlerden biriydi 5 Şubat 1997. Ankara
Sincan'da yürütülen tanklar, aslında dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın
hükümetinin üzerinden geçti, ezdi bıraktı. Erbakan'ın "hareketlerinden" rahatsız
olan ordu, 28 Şubat'taki MGK toplantısında aldığı bir grup kararı hükümete dikte
ettirdi. Erbakan, 18 Haziran'da istifa etmek zorunda kaldı. Kimileri buna "postmodern"
darbe diyerek Türkçeye yeni bir sözcük kazandırdı.

Bu dönemle ilgili bir
belgesel hazırlayan gazeteci Nazım Alpman, "28 Şubat- Yüzyılın Son Darbesi" adlı
belgeselde, gazeteciler Mehmet Barlas, Mehmet Ali Birand, Ayşenur Arslan, Derya
Sazak, Umur Talu, Refah Partisi milletvekili Mehmet Bekaroğlu, sivil toplum
kuruluşu başkanları Akın Birdal, Mebuse Tekay, "Aydınlık için 1 dakika karanlık"
eylemini başlatan avukat Ergin Cinmen ile görüştü.

PİSUARDA BULUŞMA
Gazeteci-yazar Mehmet Ali Birand, belgeselde o dönem ordunun gazete ve
televizyona baskı yaptığını ve yazılarıyla programının durdurulmasını istediğini
söyledi. Gazete tarafından "izne çıkarıldığını" söyleyen Birand, 1998'de Çevik
Bir ile pisuvar başında yüzleşmesini ve aralarındaki ilginç konuşmayı şöyle dile
getirdi- "O sırada büyük bir NATO konferansı vardı İstanbul'da. Toplantılar
sırasında Çevik Bir'i tuvalete giderken gördüm, gözümün ucuyla... Ulan dedim.
Bundan sonra kaybedecek neyim var? Ben de tuvalete gittim. Birlikte yan yana
işedik. 'Aa merhaba Mehmet Ali Bey' dedi. 'Merhaba paşam. Siz de burada
mıydınız?' dedim, ardından da ekledim- Ne istiyorsunuz benden?" "Ne isteyeceğim.
Sadece Türkiye'nin iyiye çıkmasını istiyorum, orduevine gel konuşalım dedi.
Kardeşim biz ne diyorsak doğrudur. Kürt sorununu çökertmeye çalışıyoruz. Siz
yazılarınızla karşı çıkıyorsunuz buna. Ben karşı çıkmıyorum. Beni gazeteden
attırdınız, dedim. 'Ben attırmadım' dedi, ancak ertesi günü Erol Aksoy'a telefon
etmişler ve 'Bir daha ne Birand'ı ne de 32. Gün'ü görmeyeceğiz' dediler.
Hayatımın en zor dönemini yaşadım."
İleriki bir tarihte kendi hazırladığı Hürriyet'in 60'ıncı yıl belgeselinin gala
gecesinde yaşadıklarını Erol Özkasnak (28 Şubat sürecinde Genelkurmay Genel
Sekreteri) ile karşılaştığını belirten Birand şöyle devam etti- "Ona, 'Paşam,
beni öldürtmediğiniz için teşekkür ederim, Akın Birdal'ın uğradığı suikast
girişimine ben uğramadım' dedim. Bana yanıtı inanılmazdı; 'Mehmet Ali Bey,
bununla ilgimiz yok. Zaten biz yapınca doğrusunu yaparız, esaslısını yaparız'
dedi. Acaba yeni bir tehdit miydi değil miydi? Hiç. Kalakaldım."

ERBAKAN'A ÇİN FIKRASI
Belgeselde görüşlerine yer verilen Sabah Gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas ise 28
Şubat'ın en ilginç yanının toplumun bir tarafı tarafından darbe olarak kabul
edilmemesi olduğunu dile getirdi. "İşin garibi 28 Şubat'ın bir askeri müdahale
olduğunu Erbakan da anlamamıştı" diyen Barlas, kendisinin 1960'tan beri
gazetecilik yaptığı için bu tür muhtıraların nereye varacağını gördüğünü dile
getirdi. O dönem Erbakan tarafından konuta çağrıldığını aktaran Barlas, "Geçmiş
olsun Sayın Erbakan, devrildiniz dedim. 'Ne demek istiyorsunuz?' dedi. Sizi
bitirdiler dedim. Meşhur bir fıkra vardı onu anlattım- Çin'de derebeyleri
savaşırmış. Yenen derebeyi, yenileni sabaha kadar ağırlar, sabah da boynunu
kesermiş. Yine bir gün sofraya oturmuş yenikle galip. İşte yemekler gelmiş
rakkaseler raks etmiş. Kılıç cambazları çıkmış havada sinekleri sünnet
ediyorlarmış. Sabaha karşı yenik olan "artık bu kadar eziyet yeter. Kes
boynumuzu" demiş. Kestim zaten demiş. Ne zaman kestiniz? Sallayın başınızı.
Sallamış pat pat düşmüş." "28 Şubat muhtırası sizin işinizi bitirdi farkında
değilsiniz" dediğini aktaran duayen gazeteci, "Bana hâlâ askerlerin kendisini
çok sevdiğini anlatıyordu" diye konuştu.

"28 Şubat Türkiye'ye zaman kaybettirdi"
Türkiye'nin yakın tarihini anlatmak istediğini dile getiren Nazım Alpman, "28
Şubat'ın, 12 Eylül ve 12 Mart'taki gibi sıkıyönetim ilan edilmemesi nedeniyle
farklı bir yapısı var. Ancak onlarla elde edilen bütün sonuçlara ulaşıldı. Tam
bir askeri döneme girildi. Bu süreç darbe sürecidir. Türkiye'ye zaman
kaybettirdi. Biz bilinmeyenleri ortaya çıkarmak istiyoruz" dedi. Belgesel yarın
İz TV'de 27 Şubat 2011 22.15'te yayımlanacak.

sabah.com.tr





İnternethaber.com yazarı Nazım Alpman'ın hazırlayıp sunduğu "Yakın Tarih"
belgesel dizisinin "28 Şubat- Yüzyılın Son Darbesi" adıyla izleyeceğimiz bu
bölününde; 28 Şubat süreci, postmodern darbenin birinci tanıkları ve dönemin
kahramanları eşliğinde ekrana geliyor. Güçlü generaller, manipüle edilmiş büyük
gazete yöneticileri, kurban haline getirilen köşe yazarları, kurşunlanan insan
hakları yöneticileri, Sürekli Aydınlık için 1 Dakika Karanlık eylemlerinin
düzenleyicileri, yakın tarihin sayfalarını yeniden açıyor.

28 Şubat'ın en ağır
faturasını ödeyen, dönemin İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal uğradığı
suikasti, "Kapıdan içeri girdikleri anda dondum, göz göze geldiğimizde içimden
bu adamlar benim katillerim dedim!" sözleriyle anlatıyor. Askerlerin, işten
atılması yönünde haber gönderdikleri Umur Talu ise 28 Şubat dönemindeki Gizli
kalmış bilgileri, "Aydın Doğan'ı üç kere Genelkurmay'a çağırdılar, benim atılmam
için." şeklinde açıklıyor. Nazım Alpman'ın hazırlayıp sunduğu "Yakın Tarih"
belgeseli bu akşam İz TV'de saat 22.55'de ekranlara geliyor...

28.02.2011
Kaynak
www.internethaber.com