Yapım Tarihi - 2005
Süre - 01:00:00
Format - Belgesel, Renkli, Betacam
Yönetmen - Cengiz Özkarabekir
Yapımcı - Cengiz Özkarabekir
Kamera - Cengiz Özkarabekir
Yapım Yönetmenleri - Ahmet Sönmez, Mete Büyükpınar
Seslendirme - Cem Öğretir
Kurgu - Şenol Toraman
Program Koordinatörü - Başar Başarır
Yapım Yönetmeni - Mete Büyükakpınar, Ahmet Sönmez
Müzikler - Fuat Saka
Hekimoğlu (Lazutlar 1)
Sisa (Lazutlar 3)
Göç (Lazutlar 3)
Kaynak
Belgeselin Yayını
Japonya’da yaşayan 5 bin Fatsalı
Yıllar önce Fatsa’dan yola çıkanlar “hoşça Kal” veya “elveda” diyerek ayrılıyor
memleketlerinden. “Dönmek”le “kalmak” arasında yapıyorlar tercihlerini.
Cengiz Özkarabekir’in hazırladığı, “Sayanora Fatsa” belgeseli, bu akşam ekrana
geliyor. Fatsalıların Japonya’ya göç hikayesini anlatan, çekimleri Fatsa ve
Japonya Nagoya’da yapılan Sayanora Fatsa belgeselinde; “Japonya hayalleri ne
zaman, nasıl başladı? Nagoya’da yaşayan beş bin Fatsalı burada ne iş yapıyor?
Fatsalıları Japonya’ya sürükleyen serüvenin sebebine ne?” gibi sorulara cevap
aranıyor.
CNN Türk / 23.10
TELEVİZYON 08.01.2006 PAZAR
Fatsa-Japonya-Madonna hattı
Bir arkadaşımdan Japonya'ya hücum eden Fatsalıların hikâyesini öğrendikten
sonra, kısa bir araştırma yaptım, bağlantıları kurdum, uçağa atlayıp Japonya'nın
Nagoya kentine yola koyuldum. Belgeselci Cengiz Özkarabekir, Japonya'ya göç eden
4 bin Fatsalının öyküsünü anlattığı Sayanora Fatsa adlı belgeselle dikkat çekti
ama onda daha çok hikâye var... Sadece Madonna'yı takip etme macerasını
dinleseniz yeter...
Fatsalılar Japonya'yı nasıl fethetti?
Yıllar süren kameramanlığın ardından 'belgeselci' mertebesine yükselen Cengiz
Özkarabekir, Japonya'daki Fatsalıların peşine düşüp ilginç bir belgesel
hazırladı. Ama kendi hikâyesi de hiç sıradan bir hikâye değildi...
Geçtiğimiz haftalarda CNN TÜRK'te Sayanora Fatsa adlı bir belgesel yayınlandı.
Gerçekten enteresan bir yapımdı; Fatsa'dan kalkıp, çalışmak için Japonya'nın
Nagoya kentine giden 4 bin kadar Fatsalının öyküsünü anlatıyordu. Belgesel,
baştan sona tek bir kişinin imzasını taşıyordu- Cengiz Özkarabekir. Biz Sayanora
Fatsa'nın peşinde koşarken, sekiz senelik kameramanlığın ardından görüntü
yönetmenliği ve dört senedir de yapımcı-yönetmenlik yapan Özkarabekir'in ilginç
hikâyesiyle karşılaştık.
Mesela, Pardon Sizi Madonna Sanmıştık diye bir kitabı var Cengiz Özkarabekir'in.
Bu kitapta, haber peşinde koşarken yaşadığı acayip olayları kaleme almış. Kitaba
adını veren olayı şöyle anlatıyor mesela:
"Kameramanlık yaptığım dönemdi, Madonna İstanbul'da bir konser verecekti. Bir
istihbarat aldık, Madonna bir limuzinle İstanbul turu yapacak diye. Muhabir
arkadaşla Madonna'nın peşine düştük. Gerçekten bir limuzin var ortada. Yanına
yanaşıp, çaktırmadan şoföre 'Arkadaki Madonna mı?' gibisinden işaret yaptık, o
da 'Evet' gibisinden kafa salladı. Biz takip ettikçe onlar kaçıyor. Neredeyse
bütün İstanbul'u dolaştık. En sonunda limuzin durdu, içinden elinde çiçeklerle
kel bir adam indi. Meğerse sevgilisiyle kaçamak yapmaya niyetlenen bir
işadamıymış, kamerayı görünce paniğe kapılıp bizi atlatmaya çalışmış, en sonunda
pes edip limuzini durdurmuş. Biz adama hiçbir şey diyemedik, 'Pardon, biz sizi
Madonna sanmıştık,' diye özür diledik. Adam anlamsız anlamsız suratımıza baktı
tabii..."
Kameramanlıktan başlayan macera, bir şekilde belgesel yapımlarına kadar gelmiş
işte. Cengiz Özkarabekir 'tek kişilik bir ekip'. Konuları kendisi buluyor,
kameradan montaja kadar her aşamada bizzat işin başında. Zaten çekimleri
yaparken, belgeselin kurgusu kafasında oluşuyor.
İnsan hikâyelerinin peşinde
Özkarabekir'in bulduğu konular da hayatın farklı, zaman zaman el değmemiş
alanlarından. Ama mutlaka içinde insan öyküleri de oluyor. Kamyoncular da,
yolların çilekeşleri, çileleriyle, keyifleriyle ele alınıyor. Siyah Türkler'de,
Osmanlı döneminde Afrika'dan köle olarak getirilen, bir biçimde bu topraklarda
yerleşen siyahi vatandaşların öyküsü anlatılıyor. Özkarabekir, İstanbul şehir
hatları vapurlarından Ahıska Türkleri'ne kadar pek çok farklı konuya da el
atmış.
Bu arada başka bir kitap daha kaleme almış- Her Cephede Savaştık. Özkarabekir,
Ahıska Türkleriyle ilgili belgesel çalışması sırasında, onların Sovyet orduları
adına İkinci Dünya Savaşı'na katıldıklarını öğrenmiş. Ve bu, onu savaşa katılan
diğer Türkleri araştırmaya itmiş. Kırım, Kazan, Türkistan ve Kıbrıs Türklerinin
de çeşitli cephelerde savaştıklarını anlamış. Sonunda oturup, Her Cephede
Savaştık'ı yazmış. Kitap, savaşta yaralananlarla ya da yaşamını yitirenlerin
aileleriyle yapılmış röportajlara yer veriyor. İngiliz, Sovyet, Alman ve Yunan
ordusunda yer alan bu askerlerin ağzından bir savaşın hikâyesi de çıkıyor
ortaya.
Sayanora Fatsa işine gelince... Kendisi de Karadenizli olan Cengiz Özkarabekir,
"Bir arkadaşımdan Japonya'ya hücum eden Fatsalıların hikâyesini öğrendikten
sonra, kısa bir araştırma yaptım, bağlantıları kurdum, uçağa atlayıp Japonya'nın
Nagoya kentine yola koyuldum," diyor. Japonya Türklerden vize istemiyor ama son
dönemde pek çok Türk Japonya'ya akın ettiği için sıkı bir pasaport kontrolü
yapılıyor. Bir de nerede kalacağınızı falan net bir biçimde belirtmeniz
gerekiyor.
Cengiz Özkarabekir, pasaport kontrolünde 'Gazeteciyim,' dediği anda, zaten
görevli memur ondan işkillenivermiş. Meğerse, Japonya'da kaçak çalışmaya giden
Türklerin çoğu kendilerini 'gazeteci' olarak tanıtıyormuş. Özkarabekir misafir
olacağı kişinin adresini ve telefonunu vermiş, fakat telefon bir türlü yanıt
vermiyormuş. Adresi teyit edemeyen görevli, "Bu durumda Japonya'ya girmeniz
mümkün değil," demiş. Özkarabekir, gerisini şöyle anlatıyor:
"Japonlar çok iyi niyetli, hatta biraz saf insanlar. Tabiri caizse, onları
tavlamak kolay. Baktım yanında misafir olacağım kişinin telefonları yanıt
vermiyor, 'O zaman Türk Büyükelçiliği'nde kalacağım,' dedim, görevli de 'Tamam o
zaman,' diyerek pasaportuma damga vurup geçişimi onayladı..."
Neyse, sonuçta CNNTürk ekranında keyifle izlediğimiz bir belgesel çıkmış ortaya.
Tabii kiminiz atv'de de denk gelmiş olabilirsiniz bu belgesele. Sağ olsunlar,
hiç referans göstermeden, alıp yayınlamış atv de. Bari bir teşekkür etselermiş,
fena olmazmış. Neyse, onlar adına biz teşekkür ediyoruz, görme şansı olmayanlar
için, Sayanora Fatsa'nın bir özetini yayımlıyoruz...
İşte Sayanora Fatsa
65 bin nüfuslu Fatsa... Yazın fındık toplanıyor, kışın ise balıkçılık yapılıyor.
Hayatlar fındıkla balığın arasında saklı. Bu kadere başkaldıranlar da yok değil.
Alıp başını uzaklara gidenler, ekmeğini gurbette arayanlar... Fatsa bir göç
memleketi. İstanbul'da, Ankara'da, Almanya'da, İsviçre'de veya Fransa'da
Fatsalılara rastlayabilirsiniz. Ama en çok Japonya'da!...
Japonya'da resmi rakamlara göre 8 bin Türk yaşıyor. Sıkı durun, bunların yarısı
Fatsalı... Üstelik bu sadece Türk Dışişleri'nin verdiği resmi rakam. Resmi
olmayan rakamlar ise bunun çok üzerinde. Japonya Türkiye'ye vize uygulamıyor.
Havalimanında pasaporta yapıştırılan üç aylık giriş puluyla ülkeye turist olarak
girebiliyorsunuz. Sorun da burada başlıyor. Çünkü vizeniz bitince kaçak duruma
düşüyorsunuz. Japonya'daki Türklerin çoğu bu durumda, yani kaçak...
Yolu Hayri Atılgan açtı
Fatsa'daki her vatandaş ya Japonya'ya gitmiş, ya da bir akrabası, arkadaşı
Japonya'da çalışıyor. Fatsa'da Japonca konuşan birilerini görmek her zaman
mümkün. Hiç Japonya'ya gitmemiş biri bile çat pat Japonca konuşabiliyor.
Japonya'ya ilk giden Fatsalı Hayri Atılgan. Tarih 1987... O yıllarda gemilerde
çalışan Hayri Atılgan bir seyahatinde Japonya'ya ayak basıyor. Gidiş o gidiş...
Serüven burada başlıyor. Oradaki iş imkânlarını kıvrak Karadeniz zekâsıyla
gözlemleyen Hayri Atılgan, üç yıl çalışıyor. Ve daha sonra kardeşlerini,
akrabalarını yanına alıyor. Derken Fatsa'dan Japonya'ya akın başlıyor...
Fatsa'da bir 'efsane' olarak anılan Hayri Atılgan, 2001'de Japonya'da kalp
krizinden hayatını kaybetti. Kimilerine göre, her getirdiği Fatsalı'dan para
alıyordu. Ama sonuç değişmiyor, Atılgan 'Japonya'daki Fatsa'nın mimarı. Tek
başına ülkeye soktuğu Fatsalıların sayısı 500'den fazla.
Japonya'da para kazanmak zor değildi. Ancak aralarında kanuna aykırı işler
yapanlar da oldu. Bunlardan Ali Aksu, soyduğu kahve makinelerinden yakalanınca
hapse girdi, ardından da Türkiye'ye yollandı. Aksu hikâyesini şöyle anlatıyor:
"Gece işi diye bir iş var orada. Makineleri soyma işleri. Bir buçuk ay kadar
yaptım ben bu işi. Ve yakalandım. Paralı bir iş mi? Tabii rastladın mı 3 bin
dolar, 5 bin dolar, 10 bin dolara kadar alabilirsin kabinde para varsa. Ben
işsiz kaldım da yaptım bu işi, çoğu hiç çalışmadan yaptı. Sonra da doğru
Türkiye..."
Ancak Japonya'da aile kuran Fatsalılar da var. Bunların başında da Şen ailesi
geliyor. Ailenin en büyüğü olan Çakıroğlu Şükür Şen, kendi ailesinden tam 40
kişiyi Japonya'ya göndermiş. Japonya'yla bağını şöyle anlatıyor:
"Japonya'da benim Çakıroğlu Şükür Şen olarak, oğlum Muhlis, ikinci oğlum Naci,
üçüncü oğlum Hacı. Diğer akrabalarım, abilerimin çocukları da var. Fikret,
İshak, Özel, Davut, Harun ve yine yeğenlerim de var, onların hepsinin isimlerini
bilemiyorum. Gidip de geri gelenlerim de var. Benim Japon gelinlerim de var.
İftihar duyuyorum. Çok asil, çok olgun, çok hanımefendi hanımlar. Allah razı
olsun çocuklarımdan. Kendisi gibi hanımlar bulmuşlar. Güzel torunlarım var, Naci
oğlumun hanımı Çiho, ikinci oğlum Muhlis'in hanımı Çiko olması lazım."
Nagoya... Japonya'nın 7 milyona yakın nüfusuyla, Aichi bölgesinin en büyük
şehri... Ülkenin sanayi kenti Nagoya'nın yalnız şehir merkezi nüfusu 2.5
milyon... Ancak bu kentin farklı bir özelliği var. Nagoya'da hatırı sayılır bir
yabancı nüfus yaşıyor. Her köşede bir Brezilyalı, Perulu, Filipinli ya da Sri
Lankalı görebilirsiniz. Ancak son yıllarda Nagoyalılar en sık Türkleri görmeye
başladı. Bunun en büyük sebebi de Fatsalılar. Japonya'daki Türklerin yarısı
Fatsalı. Zaten diğer yarısının da büyük bir kısmını Ünye ve Ordulu. Her ne kadar
çoğunluğu kaçak olsa da, Japonlar Türkiye'yi tanımadan Fatsa'yla tanıştılar...
Peki Nagoya'da yaşayan 4 bin Fatsalı burada ne iş yapıyor?... Aslında bu bir
tesadüf değil. Çünkü Nagoya, otomobil fabrikaları ve inşaat sektörüyle anılan
bir şehir. Türkler de burada 'kaitai' denilen bir iş yapıyorlar. Kaitai, evler
için 'yıkım', kullanılmış otomobiller için 'parçalama' anlamına geliyor.
Kısacası Nagoya'da yaşayan Fatsalılar, evleri yıkarak otoları da parçalayarak
hayatlarını kazanıyorlar. Öyle ki, Nagoya'da hangi Japona 'kaitai' diye soracak
olsanız size bir Fatsalıyı işaret edecek. Bu işin maddi getirisi Türkiye
şartlarına göre son derece iyi. Ev yıkımı yapan bir işçi ayda 3 bin dolardan
fazla kazanıyor. Otomobil parçalayan bir işçinin kazancı ise aylık 5 bin dolar.
Para ne kadar iyiyse, çalışma şartları da o kadar ağır.
Japonya, yabancıya oturma vizesi verme konusunda çok sert. Yabancıyı sadece
misafir olarak görüyorlar. Japonya'da devamlı oturma vizesi alabilmenin tek
koşulu, bir Japonla evlenmek. Fatsalılar bunu da başarmış. İlk evlenenler
formalite evliliği yapmış, sonrakiler ise aşk evliliği. Japon hanımların hepsi
hayatlarında en az bir kez Fatsa'yı görmüşler. Hatta müslüman bile olmuşlar.
Çocuklara ise hep Türk isimler verilmiş- Eren, Ayşe, Dilara, Nefise gibi...
Japonya'daki Fatsalılardan Sezai Şahbazoğlu "Hanımla tanıştıktan sonra, açıkçası
evlenmeden bizim çocuğumuz oldu. Çocuk olduktan sonra evlendik. Aşağı yukarı bir
buçuk senedir evliyiz yani. 10 aylık da bir kızım var. İsmi Ayşe," diye
anlatıyor durumunu.
'Naci çok iyi bir insan'
Japon gelinlerden Çiho Şen (Naci Şen'in eşi) Türkçe konuşuyor:
"Naci bir gün benim telefon numaramı aldı, sonra beni aradı, öyle tanıştık. Ben
Fatsa'ya da gittim. Anne ve babamı da gördüm, Naci'yi çok seviyorum, o çok iyi
bir insan..."
Fatsa'dan Japonya'ya damat giden Azmi Beşikçioğlu ise, "Ben gerçekten severek
evlendim. 10 yıldır evliyim nazar değmesin," diyor.
Özellikle son yıllarda artan evlilikler sayesinde, Fatsalılar Japonya'da
kendilerini kabul ettirmeyi başardı. Önceden işçi olanlar şimdilerde yavaş yavaş
kendi işlerini kurmaya başladı. Ancak birçoğu kaçak olduğundan her an yakalanma
korkusuyla yaşıyorlar. Zaman zaman geri dönenler de olsa, hâlâ Fatsa'dan
insanlar gelmeye devam ediyor. Fatsa için Japonya artık ikinci bir vatan.
Yıllar önce Fatsa'dan yola çıkanlar 'hoşçakal' veya 'elveda' diyerek ayrılıyor
memleketlerinden. 'Dönmek'le 'kalmak' arasında yapıyorlar tercihlerini.
Japonca'da her iki kelimenin de karşılığı aynı- Sayanora... Onlar da son olarak
hep aynı şeyleri söylüyorlar aslında:
Sayanora Fatsa!..
'Abi beni Japonya'ya göndersene!..'
Sayanora Fatsa yayınlandıktan sonra, pek çok vatandaşımız Cengiz Özkarabekir'e
e-posta yollayarak, bütün ikna yeteneklerini ortaya dökerek Japonya'ya kapağı
atmaya uğraşıyordu. İşte bazı mesajlardan 'noktasına-virgülüne dokunmadan'
pasajlar:
daha oncede birkac kez size mail gonderdim ama olumlu veya olumsuz bir yanit
alamadim sayanora fatsa adli belgeselinizi izledim programi izlerken oradaki
Japon Karadeniz restorantini gordum rica etsem oranin telefon numarasini
alabilirmiyim tesekkur ederim.
slm abi kolay gelsin yaklasık 2 aydır japonyayı arastırıyordum sonunda kararımı
verdim önümüzdeki hafta japonyaya gidicem abi sende ricam su orda japonyada bir
belgesel yapmısın izlemek kısmet olmadı ama pek çok insanı bayagı etkilemiş.bana
nagoya kentinden bi kaç türkün irtibat numarasını iletişim bilgilerini
verebilirmisin. bu benim için çık önemli sende çok rica ediyorum abi. eğer
randevu verirsende senle görüşmek istiyorum bilgilerine basvurma istiyorum.japonyaya
gitmeden orda bir hüsrana uğramadan bana yardımcı olursan sevinirim.seninde
görevin insanları bilgilendirmek senden bilgi istyenlere bilgi vermek değilmi.lütfen
abi beni kırma lütfen görüşelim senle. (...)
Merhaba ben 35 yaşındayım bir bisiklet sporu ile uğraşan bir profesyonel sporcu
ve beyim ekonomik sebeplerden sporu brakmak zorunda kaldım, ayrıca güvenlik
görevlisiydim öğretim orta öğretim diploması şartlı kanunun çıkkası ile işsiz
kaldım. Benim sizden bir ricam var, Bir TV programınızda çoğunlukla fatsalıların
japonya nagoyada ev yıkma ve 2ci el otomobil parçalama işlerinde çalıştıklarını
belirtiniz ve gösterdiniz, bu arada Naci Şen adındaki bir Türkün nagoyadaki bir
otomobil parçalama şirketinde hintli bir iş adamının ortağı olduğunuda
belirtiniz, bu kişi ile temsa geçmek istiyorrum, cep telefonu internet adresi e
postası olabilir, tek amacım japonyada otomobil parçalama işinde çalışmak. kredi
kartı borclarım miras problemi ve sağlık sorunlarım var çalışmıyorum adeta evime
hapis oldum güngörende oturuyorum her an pisikolojim bozulabilir yanlış yollara
girebilirim ama bunun olmaması için bunun gibi iyi kazançlı bir işte çalışmak
istiyorum, ilgilendiğiniz için teşekkürler ederim.
Merhaba Cengiz Bey nasılsınız? Benim adım Musa, geçen gün bir program seyrettim
CNNTURK 'te, konusu japonyada yaşayan ve çalışan türklerle ilgili, sanırım ismi
" Sayanora Fatsa " dı , eğer yanlış hatırlamadıysam, Bende japonya ya gitmek
istiyordum çalışmak için sizin programı izleyince çok sevindim, bana bu konuda
yardımcı olabilirmisiniz? oradaki arkadaşlarla irtibat kurmama yardımcı
olabilirseniz çok sevinirim.
İsmim xxx. Antalya'da ikamet ediyorum. İnşaat teknikeriyim.26 yaşındayım.
Geçtiğimiz günlerde hazırlamış olduğunuz "Sayanora Fatsa" adlı belgeselinizi CNN
TURK' te ilgiyle izledik. Ve birtakım hayaller kurduk.Tabi bu hayaller iyi bir
gelecek sağlama adına idi. Sonuç itibariyle memleketimiz Türkiye'yi bırakıp
Japonya gibi okyanus aşırı bir ülkede iyi bir gelecek sağlamayı düşünmek
çılgınca gelebilir. Belki de bunun için geçerli sebeplerimiz vardır.
Belgeselinizi izledikten sonra aklımıza ilk gelen; belki sizin yardımlarınız
sayesinde Nagoya kentindeki fatsalı kardeşlerimize, ağabeylerimize ya da
herhangi bir Türk'e ulaşıp oraya gitmemiz konusunda yardım almak yönündeydi.
Benim özel olduğunu düşündüğüm bir durumum var. Tek ben değilim biliyorum
ama.Birkaç sene önce diyabet hastalığına yakalandım. O günden beri bir türlü
kabullenemedik bu durumu. (...) Bir vakit gazetenin birinde japonya'da "Kök
Hücre" yoluyla japon vatandaşının birisi ilk defa tedavi edilmişti. Ve yüksek
oranda başarı sağanmıştı ve hasta insülin kullanmayı tamamen bırakmıştı. Belki
oralara gidebilir, tedavi olabilir , belki fatsalılar gibi bir işin ucundan
tutup yeni bir hayat sağlayabilirim. (...)
iyi günler. japonya ve fatsa programınızı seyrettim japonyaya gitmiş olan
muhabirinizle görüşmek istiyorum bende japonyaya gitmek istiyorum bu konuda
bilgi almak istiyorum eger muhbirinizle görüşebilirsem çok memnun olacagıım iyi
çalışmalar.