Yapım Tarihi - 2005
Süre - 00:00:00
Format - Belgesel, Renkli, Betacam
Yönetmen - Cengiz Özkarabekir
"Afyon'un Kültür Delisi" adlı belgeselde, Afyon'da tek başına iki festival düzenleyen müzik
öğretmeni Hüseyin Başkadem'i tanıyacağız.
Kimileri için bir kahraman, kimileri içinse bir deli olan müzik öğretmeni Hüseyin Başkadem Afyon'da
biri klasik müzik, diğeri caz olmak üzere iki festival düzenliyor. Başkadem bunları yaparken
sanatçılara tek tek ulaşıyor ve dürüst yaklaşımıyla onları Afyon'a getiriyor. Ayrıca bu sanatçıları
köy okullarına orada çocuklarla tanışmalarını ve konserler vermelerini sağlıyor. Yönetmenliğini
Cengiz Özkarabekir'in yaptığı belgesel bu kültür milyonerini tanıtıyor.
CNN Türk / 22.05
Kaynak - Zaman
"Afyon artık Tarkan değil, caz dinliyor"
Onunla dalga geçtiler, "Afyon'da caz ha!" dediler. Ama o yılmadı ve artık Afyon'un her yıl
düzenlenen bir caz bir de klasik müzik festivali var. Festivallerin yaratıcısı Hüseyin Başkadem kapı
kapı dolaşıyor, sponsor arıyor, sanatçıları ayarlıyor; konser salonları, afişler, ses düzeni, her
şey ondan soruluyor. Başkadem- "Bilgimizi, görgümüzü doğup büyüdüğümüz yerlere götürmeliyiz.
Üzerimizde hakkı var o yerlerin"
Ben masallara, filmlere, roman kahramanlarına inanırım. Onların gerçek, bu yaşadığımız dünyanın
yalan olduğunu düşünürüm. Afyon'da yaptığım iş de masal gibi bir şey işte" diyor Hüseyin Başkadem.
Afyonlu, 37 yaşındaki Başkadem 2001 yılından beri Afyon'da bir caz festivali bir de klasik müzik
festivali düzenliyor. Bu işe ilk başladığında ve kurumlarla görüştüğünde dalga geçenler olmuş,
"Afyon'da caz ha! Artık Temel fıkraları yerine Afyon fıkraları anlatılır" diyenler... Ama o,
yılmamış, küsmemiş, "Kendi başıma yaparım" deyip başlamış.
Onun festivallerinde sadece akşamları konserler olmuyor. Gündüzleri atölye çalışmaları, konuşmalar
yapılıyor. Festivale katılan tanınmış müzisyenler ve onlarla birlikte gelen Türkiye'nin yine Ünlü
yazarları, ressamları, şairleri gündüzleri okulları geziyor. Bir sınıfa giriyorlar. O sınıf müzikle
doluyor. Hemen yan sınıfta bir yazar öykü ile şiir arasındaki farkı anlatıyor. Çocuklar sorular
soruyor. Bir kısmı masalara vurarak tempo tutuyor, bazıları kalkıp kendince dans ediyor, müzik
aletlerini inceliyor. "1200 sınıf dolaşıldı, 20 bin çocuğa ulaşıldı. 20 bin çocuktan bin tanesini
kazansak her biri yeni Hüseyin demektir. Hiçbir şey yapmasalar bile artık caz, klasik müzik
konserlerinde 20 bin Afyonlu olacak" diyor Başkadem.
Sadece çocuklar değil Afyon'un yetişkinleri de artık caz ve klasik müzik dinliyor. Anne-babalar ise
şaka yollu sitem ediyor Başkadem'e- "Başımızı yaktın. Getirdiğin bir yazarın kitabını arıyoruz
günlerdir. Bizim çocuk istiyor."
Millet Hamamı'nı küçük Aya İrini yapmak istiyor.
"Önce misyoner ilan edildim. Cebimden paralar harcıyordum. Sonra Don Kişot oldum. Afyon'un kültür
delisi dediler" diyen Başkadem'in altını çizdiği nokta yaptığı işten bir mucize gibi bahsedilmemesi-
"Ben başkalarına da Örnek olmak istiyorum."
Halen İstanbul'da bir ilköğretim okulunda müzik öğretmenliği yapan Başkadem'in şimdiki projesi ise
Afyon'daki Millet Hamamı'nın konser, sergi alanı "yani küçük bir Aya İrini" haline dönüşmesi.
"Şimdiye dek Afyon'a ancak 40 yılda bir tiyatro geliyordu, bir de arabeskçiler konser veriyordu"
Bu festivallerden önce Afyondakilerin müzikle ilişkisi nasıldı?
Bu festivallerden önce Afyon'da her ilde olduğu gibi Kurtuluş günlerinde popüler müzik sanatçıları,
tanınmış arabeskçiler gelip konser veriyordu. 40 yılda bir tiyatro geliyordu. Caz zaten hiç
gelmiyordu. Sergi falan da yoktu.
Şimdiki durum ne?
Bir defa her şeyden önce Afyon artık sanatla anılıyor. İstanbul'a kapanan sanatçılar halkıyla
buluşmaya başladı. İnsanların görgüsü arttı. Benden klasik müzik CD'leri istiyorlar. Afyon'da
çocuklar, aileleri caz dinliyor. Hatta artık Tarkan dinlemiyorlar.
"Diğer illerden de teklif alıyorum"
Sadece müzik açısından değil başka açılardan da Afyon'da çeşitli gelişmeler olmuştur.
Bu festival sadece kültür getirmedi Afyon'a. Afyon'un Frigya vadisini, kalesini, eski evlerini de ön
plana çıkardı. Bunların dışında jeotermal turizm gündeme geldi. Bensiz de orkestralar, tiyatro
grupları Afyon'a gelmeye başladı. Artık İstanbul'da yapılan bazı etkinliklerin ikinci ayağı olarak
Afyon düşünülüyor. Bir de bu festivalle caz ilk defa okullara girdi. Caz tarihinde bu yerini alacak.
Size diğer illerden de benzeri teklifler geliyor mu?
Tabii. Zonguldak, Aydın, Ereğli... "Paramız var, gelin bize de düzenleyin" diyorlar. Aynı
organizasyonu başka şehirde yapmam çocuk oyuncağı ama yapmıyorum. Ben oralardan başka Hüseyin'ler
çıksın istiyorum.
"30 tepsi kadayıf ve kaymakla, lokumla sponsor olan da var"
Çok önemli müzisyenleri, ressamları, edebiyatçıları Afyon'a götürüyorsunuz. Nasıl ikna ediyordunuz
sanatçıları?
Uzun vadeli projelerimden bahsediyordum insanlara. İnsanların hiçbiri aptal değil. Hepimiz
karşımızda konuşan kişinin ne kadar dürüst, ne kadar inatçı olup olmadığını çok iyi anlayabiliriz.
Hele sanatçılar bu konuda daha da duyarlılar. Kendinize karşı dürüstseniz karşınızdaki bunu görüyor.
Bir de yaptıklarımı herkes birbirine anlatmaya, organizasyonunun ne kadar mükemmel olduğunu
söylemeye başladı.
Tüm organizasyon size ait, değil mi? Neler yapıyorsunuz?
Sanatçıları buluyorum, onlarla buluşuyorum, görüşüyorum. Yol biletlerini alıyorum. Sponsorlarla
konuşuyorum. Konser yerlerine bakıyorum. Ses sistemine, ışık sistemine bakıyorum. Onları yapacak
olanları buluyorum. Sanatçıların kalacakları yerleri ayarlıyorum. Bu konuda Oruçoğlu Termal Otel oda
vererek çok destek oluyor. Kapı kapı dolaşıyorum, matbaalar, grafikerler, ajanslar... Posterler,
afişler yaptırıyorum. Bunları Afyon'un her yerine asıyorum. Sponsor bulup 1 milyar, 500 milyon
istiyorum. Valilik de sembolik olarak maddi katkıda bulunmaya başladı.
Esnaf dediniz. 30 tepsi kadayıf ve kaymakla sponsor olan da var, değil mi?
Evet. Nur Lokantası son festivalde öyle sponsor oldu. Altınay şekerleme lokum veriyor. Kokteyl için
Kyra şarapları verdiler. Şarabın yanına kaşar gerekiyordu, İşisağ da bir teker kaşar verdi.
Kendi başınıza yapacağınıza büyük kurumlarla bu işe başlamayı düşünmediniz mi?
Ben ilk başlarda, tüm ayarlamaları yapmaya çalışırken kurumları işin içine sokmaya çalıştım. Fakat
kafamdaki büyük projeleri kurumlara açtığım zaman benimle alay ettiler. Bir de gördüm ki insanlar
kendilerini, kurumlarını öne çıkarmaya çalışıyorlar. Bu beni rahatsız etti. Bu festival işine tek
başına başlamaya karar verdim.
Yine de sponsorlarınız var. Broşürlerinizden biliyorum.
Son dönemde Garanti Bankası, Akbank gibi kurumlar bizim festivalimizle ilgilenmeye, ufak meblağlarla
sponsor olmaya başladı. Bir de Afyon'un yetiştirdiği büyük devlet adamları, işadamları var. Büyük
bir boru firması mesela, sahibi Afyonlu ama Afyon'da sadece bir anaokulu var. Ünlü tekstil, moda
firmalarının başında Afyonlular var ama bir festival tişörtü bile yaptıramıyoruz. Bundan sonra da bu
insanlardan beş kuruş para istemiyorum. Yolların birleştiği bir yer olan Afyon gelişememe mucizesini
bu yüzden gösteriyor. Kimse dönüp memleketine bakmıyor. Yapan da sembolik katkılarda bulunuyor. 1-2
milyar veriyor ama işin acı boyutu, ne yazık ki o 1 milyara da muhtaçsınız.
Çok sinirlendiniz...
Bizim eğitim aldıktan sonraki en büyük vazifemiz bilgimizi, görgümüzü doğup büyüdüğümüz yerlere
götürmektir. Bizi yetiştiren yerler onlardır. Önce oranın hakkı var üzerimizde. Herkes böyle
düşünürse kapısının önünü süpürmüş demektir. Banka hortumlayanlar Türkiye'nin parasını götürüyor ama
bizim gibi insanlar Anadolu'ya gitmeyerek ülkenin geleceğini götürüyor.
Devlet desteği alıyor musunuz? Valilik, belediye yardımcı oluyor mu?
Afyon Valisi Muzaffer Dilek, Afyon Garnizon Komutanlığı çok yardım etti.
"Sevgilim yok, bir kadın bunlara katlanamaz"
Sürekli bu işlerle uğraşıyorsunuz. Kendinize, ailenize, sevgilinize zaman ayırabiliyor musunuz?
Özel hayatımda sıkıntılarım var. Şu anda psikolojik açıdan çok iyi değilim. İlaç kullanıyorum. Artık
sinirlerim tamamen yıprandı. Bunlarla uğraşırken insanın kırıldığı şeyler oluyor, yoruluyorsunuz.
Bazen bir grup ayarlamak istiyorum. Onların programları gece 02.00'de bitiyor. O vakitte
buluşuyoruz. Zaten hep Afyon'a gidip geliyorum. Gecem gündüzüm bu işlerle geçiyor. Bir kadının
bunlara katlanması çok zor. O yüzden bir sevgilim yok.
Maddi olarak da zorlanıyorsunuzdur. Buluştuklarınıza içki ısmarlamanız bile masraf.
800 milyon maaş alıyorum. Ama sadece bu iş için harcadığım para yıllık 15 milyar. Her ay 400-500
milyon telefon parası veriyorum.