Yapım Tarihi - 2007
Süre - 00:30:00
Bölüm Sayısı - 5
Süre - 02:05:00
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe
Yönetmen - Servet Somuncuoğlu
Yapımcı - Servet Somuncuoğlu
Kameraman - Cengiz Karadeniz, Tamer Bolu ve Orhan Yaşar
Kurgu - Turan Özkan, Kartal Uzun
Müzik - Cengiz Özkan
Seslendirme - Metin Hamalosmanoğlu
Danışman
Kazakistan’da Prof. Dr. Zeynullah Şamaşev, Doç. Dr. Ayman Dosımbayave
Azerbaycan’da Prof. Dr. Veli Aliyev
Anadolu’da Doç Dr. Alparslan Ceylan, Yard. Doç. Dr. Hanefi Biber
Fotoğraf sanatçısı Ersin Alok
Dünya’da ilk kez TRT’de…
Orta Asya’da 10 bin Kaya üzerindeki 100 bin resim, ilk kez TRT tarafından
görüntülendi.
Karlı DAĞLARDAKİ SIR belgeseli, yayına giriyor.
Tarihe yeni bir bakış açısı getirecek olan belgesel, 07 Aralık’ta saat 22.30’da
yayına girecek.
Belgeselle birlikte Orta Asya’daki Saymalıtaş’ta yer alan 10 bin Kaya üzerine
çizilmiş 100 bin Kaya resmi gün ışığına çıkıyor.
Yapımcılığını Servet Somuncuoğlu’nun üstlendiği belgesel için Rusya, Moğolistan,
Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve Türkiye’de yapılan çalışmalarda
incelemeler 138 gün, çekimler ise 93 gün sürdü.
Tanrı Dağları’nın uzantısı olan Ala Dağlarda, 3 bin 500 rakımdaki Saymalıtaş’ta
yer alan on bin Kaya üzerindeki yüz bin Kaya resmi, dünya televizyonları
arasında ilk kez TRT tarafından görüntülendi ve böylece tarihin gizem dolu
sırlarına ulaşılmaya çalışıldı.
Otuz ayrı alanın mukayeseli görüntü ve bilgilerinin yer aldığı belgesel için kat
edilen yollar ve ülkeler oldukça kabarık. Orta Asya adeta didik, didik edildi
belgesel için. Orhun Abideleri’nden başlayan araştırmalar Gobi Çölü’ne kadar
uzandı ve Kaya resimleri macerası önemli ipuçlarına ulaşılmasını sağladı.
Saymalıtaş’ta tam 10 bin Kaya üzerindeki 100 bin resim dünyada ilk kez TRT
Televizyonu tarafından görüntülendi. Binlerce yıllık bir süreçte meydana gelen
bu alandaki Kaya resimlerinde insanoğlunun sadece doğada gördüklerinin yanı sıra
insan-tabiat ilişkisini anlatan resimlere de rastlanıyor. Kaya resimlerinde en
çok dikkati çeken figürleri ise keçiler ve geyikler.
Karlı Dağlardaki Sır" Belgeseli 7-14-21-28 ARALIK 2007/4 Ocak 2008-22:30 TRT 2
Pazar, 18 Kasım 2007
Tarihin gizemli mekânlarına zorlu bir yolculuk
“Karlı DAĞLARDAKİ SIR”
Tarihe yeni bir bakış açısı getirecek olan belgesel TRT ekranlarında…
138 gün ve 150 bin kilometre.. İşte Karlı Dağlardaki Sır belgeselini çekebilmek
için harcanan emeğin bir cümle ile bilançosu…
Aslında harcanan emek sadece bu cümleyle de sınırlı değil. Belgeseli
oluşturabilmek için tam dört yıl Süren bir çalışma söz konusu. Baykal Gölü’nün
kuzeybatısından doğup, Kuzey Buz Denizi’ne dökülen Lena Irmağı kıyısındaki Lena
Kaya resimlerinden, İzmir Konaklıdaki Kaya resimlerine kadar 64 ayrı alana
uzanan meşakkatli bir yolculuk.
Kırgızistan’daki Saymalıtaş’a ulaşmak için tırmanılan 3 bin800 metre bir
yükseklik ve inilen 3 bin 500 metre derinliğindeki bir çanak. Dondurucu
soğuklarda ve tehlikeli yüksekliklerde geçirilen haftalar ve aylar. Televizyon
ekranlarında izlediğimiz ve “Bilmediğimiz neler varmış” deyip kısa bir cümle ile
geçiştiriverdiğimiz belgeselleri yapmak büyük bir uğraş istiyor. İşte yakında
TRT ekranlarına gelecek olan Karlı Dağlardaki Sır belgeseli de yıllar Süren bir
emeğin sonucu ortaya çıkan yapımlardan biri. İstanbul Televizyonu
Prodüktörlerinden Servet Somuncuoğlu’nun bir merak sonrası başladığı belgesel
macerası, oldukça zorlu geçmiş.
Kazakistan’daki “Tamgalısay” Kaya resimlerinden etkilenen Somuncuoğlu, tarih
öncesi Türk tarihine ışık tutacak bir belgesel hazırlamayı düşlemiş- “2004
yılında Kazakistan’da Tamgalısay’daki Kaya resimlerini gördüğümde başka bir
dünya olduğunu düşündüm. Kazakistan’dan Kırgızistan’a geçtik, ayrılacağımız gece
Bişkek’te yaşayan Türklerden biri bana Saymalıtaş’ı görmem gerektiğini söyledi.
Saymalıtaş demek“süslemeli, işlemeli” taş demekmiş. Kırgızistan’da Fergana
Vadisi’ndeki Tanrı Dağları’nın kollarından Aladağlar bölgesindeki Saymalıtaş’ta
yüz bin Kaya resmi bulunuyormuş. Bundan çok etkilendim ve bütün zorluklarına
rağmen oraya gitmeye karar verdim. Zira 3 bin800 metre yüksekliğe tırmanıp sonra
3 bin 500 metredeki bir çanağa inecektik. Kaya resimleri bu çanak içinde yer
alıyordu. Bu hiç de kolay bir iş değildi. 2005 yılı temmuz ayında bazı
dostlarımın da katkısıyla gidip sayısız fotoğraf çektim oralarda, Atlas
dergisinin2005 Aralık sayısında yayınlandı bu çalışmam. Belgesel çekme fikri
kafama yerleştiğinde bunu TRT’ye önerdim. Ben bu belgeseli TRT’ye önerdiğimde
çok zorlu bir işin içine girdiğimi az çok tahmin ediyordum zaten.
Karlı dağlarda zorlu çalışma
Belgesel için Rusya, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve
Türkiye’de yapılan çalışmalarda incelemeler, 138 gün,çekim çalışmaları ise 93
gün sürüyor. Çalışmaların sürekli dağlarda yapıldığı düşünülürse belgesel
çekmenin hiç de kolay bir iş olmadığı gözler önüne daha kolay seriliyor. Tanrı
Dağları’nın uzantısı olan Ala Dağlarda, 3 bin 500 rakımdaki Saymalıtaş’ta yer
alan 10 bin Kaya üzerindeki yüz bin Kaya resmi, dünya televizyonları arasında
ilk kez TRT tarafından görüntüleniyor ve böylece tarihin gizem dolu sırlarına
ulaşılmaya çalışılıyor.
Somuncuoğlu, 2006 yılında çekimleri başlayan belgeselin çekim zorluklarını sanki
o günleri yeniden yaşıyormuş gibi heyecanla anlatıyor- “Biz gittiğimizde
Temmuz’du ve kar yağıyordu. Bir taraftan fırtına esiyordu, çok korkunç bir soğuk
vardı ve iliklerimize işliyordu ve buda çalışmalarımızı oldukça etkiliyordu.
En ufacık bir dikkatsizlik hayatımıza bile mal olabilirdi. Bazen kayaların
üstünde daracık alanlarda görüntü çekmeye çalışan kameraman arkadaşlarım Cengiz
Karadeniz, Tamer Bolu,Orhan Yaşar’ın olağanüstü performans ve büyük bir
özverilerini unutamam. Hepimiz hedefe kilitlenmiştik. Kaya resimlerinin gün
doğmadan başında olunması gerekiyordu.
Bizim çalışma sistemimizde sabah gün doğumu, akşam gün batımı çalışma
saatlerimizdi. Sabah 04:00’da yani gün doğarken alandaydık. En zorlu
çekimlerimiz Saymalıtaş’da oldu ama Hakkari Yüksekova Gevaruk Yaylası’ndaki
çekimler de zordu; zira 2 bin 800 metreye çıktık ve bitirdik Allah’a şükür.”
SERVET Somuncuoğlu`NDAN Türk TARİHİNE YENİDEN BAKIŞ...
Karlı DAĞLARDAKİ SIR
Tarihin gizemli mekânlarına zorlu bir yolculuk - “Karlı DAĞLARDAKİ SIR”...
Tarihe yeni bir bakış açısı getirecek olan belgesel TRT ekranlarında…
138 gün ve 150 bin kilometre.. İşte Karlı Dağlardaki Sır belgeselini çekebilmek
için harcanan emeğin bir cümle ile bilançosu… Aslında harcanan emek sadece bu
cümleyle de sınırlı değil. Belgeseli oluşturabilmek için tam dört yıl Süren bir
çalışma söz konusu. Baykal Gölü’nün kuzeybatısından doğup, Kuzey Buz Denizi’ne
dökülen Lena Irmağı kıyısındaki Lena Kaya resimlerinden, İzmir Konaklı’daki Kaya
resimlerine kadar 64 ayrı alana uzanan meşakkatli bir yolculuk..Kırgızistan’daki
Saymalıtaş’a ulaşmak için tırmanılan 3 bin 800 metre bir yükseklik ve inilen 3
bin 500 metre derinliğindeki bir çanak. Dondurucu soğuklarda ve tehlikeli
yüksekliklerde geçirilen haftalar ve aylar. Televizyon ekranlarında izlediğimiz
ve “Bilmediğimiz neler varmış” deyip kısa bir cümle ile geçiştiriverdiğimiz
belgeselleri yapmak büyük bir uğraş istiyor. İşte yakında TRT ekranlarına
gelecek olan Karlı Dağlardaki Sır belgeseli de yıllar Süren bir emeğin sonucu
ortaya çıkan yapımlardan biri.
İstanbul Televizyonu Prodüktörlerinden Servet Somuncuoğlu’nun bir merak sonrası
başladığı belgesel macerası, oldukça zorlu geçmiş..Kazakistan’daki “Tamgalısay”
Kaya resimlerinden etkilenen Somuncuoğlu, tarih öncesi Türk tarihine ışık
tutacak bir belgesel hazırlamayı düşlemiş-
“2004 yılında Kazakistan’da Tamgalısay’daki Kaya resimlerini gördüğümde başka
bir dünya olduğunu düşündüm. Kazakistan’dan Kırgızistan’a geçtik, ayrılacağımız
gece Bişkek’te yaşayan Türklerden biri bana Saymalıtaş’ı görmem gerektiğini
söyledi. Saymalıtaş demek “süslemeli, işlemeli” taş demekmiş. Kırgızistan’da
Fergana Vadisi’ndeki Tanrı Dağları’nın kollarından Aladağlar bölgesindeki
Saymalıtaş’ta yüz bin Kaya resmi bulunuyormuş. Bundan çok etkilendim ve bütün
zorluklarına rağmen oraya gitmeye karar verdim. Zira 3 bin 800 metre yüksekliğe
tırmanıp sonra 3 bin 500 metredeki bir çanağa inecektik. Kaya resimleri bu çanak
içinde yer alıyordu. Bu hiç de kolay bir iş değildi. 2005 yılı temmuz ayında
bazı dostlarımın da katkısıyla gidip sayısız fotoğraf çektim oralarda, Atlas
dergisinin 2005 Aralık sayısında yayınlandı bu çalışmam. Belgesel çekme fikri
kafama yerleştiğinde bunu TRT’ye önerdim. Ben bu belgeseli TRT’ye önerdiğimde
çok zorlu bir işin içine girdiğimi az çok tahmin ediyordum zaten..”
Karlı dağlarda zorlu çalışma
Belgesel için Rusya, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve
Türkiye’de yapılan çalışmalarda incelemeler, 138 gün, çekim çalışmaları ise 93
gün sürüyor. Çalışmaların sürekli dağlarda yapıldığı düşünülürse belgesel
çekmenin hiç de kolay bir iş olmadığı gözler önüne daha kolay seriliyor.
Tanrı Dağları’nın uzantısı olan Ala Dağlarda, 3 bin 500 rakımdaki Saymalıtaş’ta
yer alan 10 bin Kaya üzerindeki yüz bin Kaya resmi, dünya televizyonları
arasında ilk kez TRT tarafından görüntüleniyor ve böylece tarihin gizem dolu
sırlarına ulaşılmaya çalışılıyor. Somuncuoğlu, 2006 yılında çekimleri başlayan
belgeselin çekim zorluklarını sanki o günleri yeniden yaşıyormuş gibi heyecanla
anlatıyor:
“Biz gittiğimizde Temmuz’du ve kar yağıyordu. Bir taraftan fırtına esiyordu, çok
korkunç bir soğuk vardı ve iliklerimize işliyordu ve bu da çalışmalarımızı
oldukça etkiliyordu.. En ufacık bir dikkatsizlik hayatımıza bile mal olabilirdi.
Bazen kayaların üstünde daracık alanlarda görüntü çekmeye çalışan kameraman
arkadaşlarım Cengiz Karadeniz, Tamer Bolu,Orhan Yaşar’ın olağanüstü performans
ve büyük bir özverilerini unutamam. Hepimiz hedefe kilitlenmiştik. Kaya
resimlerinin gün doğmadan başında olunması gerekiyordu. Bizim çalışma
sistemimizde sabah gün doğumu, akşam gün batımı çalışma saatlerimizdi. Sabah
04:00’da yani gün doğarken alandaydık. En zorlu çekimlerimiz Saymalıtaş’da oldu
ama
Hakkari - Yüksekova Gevaruk Yaylası’ndaki çekimler de zordu; zira 2 bin800
metreye çıktık ve bitirdik Allah’a şükür.”
Orta Asya ve Anadolu’daki resimler aynı
30 ayrı alanın mukayeseli görüntü ve bilgilerinin yer aldığı belgesel için kat
edilen yollar ve ülkeler oldukça kabarık. Orta Asya adeta didik, didik ediliyor
belgesel için. Orhun Abideleri’nden başlayan araştırmalar Gobi Çölü’ne kadar
uzanıyor ve Kaya resimleri macerası önemli ipuçlarına ulaşılmasını sağlıyor.
Somuncuoğlu’nun tespitlerine göre, Orta Asya’daki Kaya resimleri ile
Hakkari’deki Kaya resimleri aynı. Somuncuoğlu belgeselin bilim adamları arasında
yeni bir tartışmaya yol açacağı inancında-
“Ben bir bilim adamı değilim ama gördüklerimle ve bildiklerimle mantık
çerçevemde vardığım sonuçlar var. Bir kere tarih bugüne kadar okuduğumuz şekilde
değil. Yani bu yazılmış tarih paradigmasını kabul etmek mümkün değil. Bunların
belgelerini gördükten sonra modern tarihte Türklerin göçebe bir millet olarak
tanıtılmasını yanlış buluyorum. Türkler’in on bin yıl önce yerleşik medeniyeti
var. İnanmayan gider bakar. Hakasya’da, Altay’da ve Tuva’da 300 - 500 dönümlük
mezarlıklar var. Göçebenin mezarı olur mu? Orta-Asya’nın her yeri Türk Kültür ve
medeniyetinin tarih öncesine dayanan izleri ile dolu ama bu izler asla “Türk”
diye tanımlanmıyor, “Orta Asya Halkları” olarak tanımlanıyor ve bu tanımlamada
ısrar ediliyor. Oysa; Avrasya coğrafyasının tarih içindeki en belirgin üst
kimliği “Türk” kimliğidir, çünkü günümüzde bile İstanbul’dan Pekin’e kadar
“Türkçe” konuşarak gidebilirsiniz. Bu noktadan bakınca, Batı’nın “Orta - Asya
Halkları” ve “göçebe” tanımını kabul etmek mümkün değildir, Türk tarihi bir
“dolma - taşma” tarihidir, tarihsel gerçeklik budur. Türklerin göçü sadece
ekonomiktir.
Türkler Anadolu’ya 1071’de falan gelmemişler M.Ö. 5000’de 6000’de Anadolu’dalar
ve çok net olarak söyleyebiliriz bunu. Çünkü Hakkâri’deki steller ve Kaya
resimleriyle Altay Dağları’ndaki, Moğolistan’daki, Kırgızistan’daki,
Kazakistan’daki Kaya resimlerinin kodları ortaksa, duyuş, düşünce, ifade ediş
tarzları ortaksa; yaşanan tarih de ortaktır. Bunu bilimsel olarak tescil etme
makamında değilim ama bir mantık süzgecinden geçirerek bunu çok rahatlıkla
söyleyebiliyorum. Kaya resimleri hep aynı. Yani Güneş adamlar, ok yay damgaları,
Güneş kültü resimleri Hakkari’deki Kaya resimleri ile aynı. Kars
Kağızman’dakiler de aynı. Kars Kağızman Camuşlu Köyü, Kurban Ağa Mağarası, Çallı
Köyü yani Şaban Köyü diye geçer. Erzurum’daki Karayazı, Cunni Mağarası’ndaki
tahminen 40 civarındaki Türk damgası, Ordu Mesudiye’de Eski Türk alfabesiyle
yazıldığı kesinleşen üç satır yazı, bunlar hep aynı... Yazı geç döneme ait ama
en erken döneme biz Kars’ta ve Hakkari’de rastlıyoruz. Hakkari coğrafya olarak
da Türklerin göç ederek ilk geldikleri yer. Şimdi biz bunu ortaya koyacağız
belgeselde. Sonraki tartışmalar bilim adamlarının tartışmalarıdır. İşte
belgesiyle birlikte görünenler bunlar. Bugün devam eden bu anlamsız kavgaya
belki de bir ışık tutacak tespit ettiklerimiz. Bu tarihsel gerçeklik Hakkari’nin
Gevaruk Yaylası’nda 2800 metre yükseklikte duruyor. İnanmayan gitsin baksın.
Saymalıtaş Kaya resimleri
Saymalıtaş “işlemeli, süslemeli taş” anlamı taşıyor. Saymalıtaş, Kırgızistan’ın
başkenti Bişkek’ten bir gün araçla, ikinci gün ise atla gidilebilen ve zorlu bir
yolculukla ulaşılabilen dünyanın en zengin Kaya resimleri alanı… Burada tam 10
bin Kaya üzerinde yüz bin resim var. Tahayyül etmek bile oldukça zor. Binlerce
yıllık bir süreçte meydana gelen bu alandaki Kaya resimlerinde insanoğlunun
sadece doğada gördüklerinin yanı sıra insan-tabiat ilişkisini anlatan resimlere
de rastlanıyor. Somuncuoğlu Kaya resimlerinde en çok dikkati çeken figürlerin
ise keçiler ve geyikler olduğunu vurguluyor:
“Dağ keçisi ve geyik, insanlık tarihinde belki de en önemli iki hayvan. Avlanma
kolaylıkları, derisinden giyecek yapılması ve oldukça fazla çoğalmaları, bir
dönemler insanlık için büyük önem taşıdıkları sonucunu doğuruyor. O zamanlar dağ
keçisi ile geyik olmasaydı insan soyu yok olabilirdi belki de. İşte bu fikir ya
da hissiyat, bütün insanlık tarihinde, dağ keçisi ve geyiğe saygıyı beraberinde
getiriyor. Bu bir kutsama değildir ama şükran duygusunun ifade edilmesidir.
Yaşadığımız bugünkü dünyada bile dağ keçisi ve geyiklere karşı bu şükran ifadesi
devam etmekte, geyik ve dağ keçisi Anadolu’nun birçok yerinde hala kutsal kabul
edilmektedir.
Yazının öncüsü resimler
Saymalıtaş’taki Kaya resimlerinin çoğunda geyik ve keçi motifleri olmasına
rağmen ilerleyen zamanlarda bu resimler, insan-tabiat , insan-insan ve
insan-evren ilişkisini simgeleyen karmaşık panolarla soyut resimlere dönüşüyor.
Soyut resimlerle birlikte damgalar ve tamamen stilize olmuş figürler de artık
alfabenin arandığının bir kanıtı sayılıyor. Servet Somuncuoğlu Saymalıtaş’ı
insanlığın ilk entelektüel arayışlarının başladığı bir nokta olarak tanımlıyor:
“Medeniyet yarışında ve dünya medeniyetine katkı konusunda atalarımız hiç de
geri kalmamışlar, belki de ilk arayışları başlatmışlardı. Saymalı’dan binlerce
yıl sonra dikilen Orhun Abideleri’nde Kaya resmi yapılmamış, yazı ile ifade
edilmiş her şey ama, yine de Kültigin yazıtının üzerine tamamen sembole dönüşen
dağ keçisi resmi yapılmıştır. Bir süreklilik var.”
Soğan ve sarımsağın hikmeti
Somuncuoğlu, belgeselin kah yürüyerek, kah at sırtında, kah bir arabayla yol
alarak oluşturulmaya çalışıldığına dikkat çekerken, bir başka gerçekliğin de
altını çiziyor. Bu uzun yolculukta soğan ve sarımsak yemeden olmuyor-
“ Böylesine yolculuklarda soğan sarımsağı yanınızdan eksik etmeyeceksiniz. Çünkü
soğan sarımsak korkunç önemli. Neden? 1500 rakımın üzerine çıkmaya başladığınız
anda bünyeniz alışkın değilse sarımsak yemek zorundasınız. Çünkü vücudun kan
basıncını düzenliyor. Soğan da yemek zorundasınız gittiğiniz yerde. Şimdi bizim
burada İstanbul’da alıştığımız bir bakteriyel ortam var. Şu masanın üzerinde
binlerce bakteri, binlerce mikrop var. Ama bizim vücudumuz buna fiziksel direnç
sağlıyor. Diyelim ki buradan siz Konya’ya gittiğinizde bakteriyel ortam farklı.
Bir iki gün böyle hava çarptı dersiniz ama bizim bu şansımız yok Dakikalar bile
çok önemli gittiğimiz yerde. Eğer gittiğiniz yerde soğan yerseniz gider Gitmez o
sizin vücudunuzun bakteriyel ortama geçişini kolaylaştırır, direncini artırır ve
hiçbir sıkıntı yaşamazsınız. Bilim adamları ya da tıp ne der bilmem ama ben
bunları Fotoğraf çekimlerim sırasında yaşayarak öğrendim…”
Aynı zamanda profesyonel bir fotoğrafçı olan Somuncuoğlu’yla yaptığımız
söyleşiyi gelecekteki projelerini sorarak tamamlıyoruz. Karlı Dağlardaki Sır
belgeseli bir son nokta mıydı onun çalışmalarında-
“Bu belgesel zor şartlarda yapılan bir işti, yapılması gereken bir işti. Bitti
mi derseniz bitmedi. Ben bunu artık belgesel olarak değil ama fotoğraf olarak da
sergilemek istiyorum. Çekimler dışındaki saha çalışmalarını yürüttüğümüz;
Moğolistan ve Altay - Tuva - Hakasya çalışmasını birlikte yaptığımız Prof. Dr.
Ahmet Taşağıl’la devam edeceğiz çalışmalarımıza. Kazakistan’da yine 4000 rakımda
Kaşkabulak, Karadağlar var. Bu yaz gidemedik inşallah gelecek yaz oraya
gideceğiz, daha sonra da Türklerin tarih boyunca kullandığı göç yollarını takip
edeceğiz. Belgesel olarak bu yaptığımızı bir ön çalışma olarak görüyorum. Şu
anda kafamda üç büyük proje şekillendi, bunlardan ilkini 2008 yılında
gerçekleştirmeyi düşünüyorum…” belgesel tarihe yeni bir açılım getirecek.
Yapım ve Yönetmenliğini Servet Somuncuoğlu’nun yaptığı Karlı Dağlardaki Sır
belgeselinin genel danışmanı Mimar Sinan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Ensitüsü
Müdürü ve Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Profesör Doktor Ahmet Taşağıl ile
sürdürüyoruz. Prof.Dr. Ahmet Taşağıl TRT’nin “ Karlı Dağlardaki Sır” belgeselini
çekmekle yeni bir tarihi gerçeğin ortaya çıkmasına öncülük edeceğini vurguluyor.
Son zamanlarda dünya genelinde, Kaya resimleri dediğimiz Kaya üstü resimlerine
büyük bir ilgi var. Genelde insanların ilk izlerini aramaya yönelik tarih
araştırması var. Ne hikmetse batılılar bunları Aryani yani Hint Avrupa kökenli
olduğunu iddia ediyorlar. Ancak Kaya resimleri Moğolistan’da, Sibirya’da yani
Altay bölgesinde ,Türkmenista’nda, Kazagistan’da tüm Türk boylarının yoğunlukta
olarak yaşadığı yerlerde meydana getirilmiş. O zaman nasıl Hint Avrupa kökenli
olduğunu iddia ediyorlar?Türk adı Avrupa ve Orta Asya’dan silinmek isteniyor
gibi bir hava var. Batılı bakış açısıyla karşı karşıya kalıyoruz. Türk kültürü
unsurlarının ,Türk kültürüne ait olan hayvanların, Gök kültürü, güneş kültürünün
bütün unsurlarının bu Kaya resimlerinde bulunuyor olması ,aryani olmadığı
gerçeğini ortaya çıkarıyor.Bunu kesin olarak söyleye biliriz. Bu yüzden TRT’nin
bu belgeseli tarihe yeni bir ışık tutacak. Bu yüzden Servet Bey’in yaptığı
çalışma çok değerli ve en çok Kaya resmi alanı gören kişidir. Bu işe TRT’nin
girmesi ve değerlendirmesi çok heyecan verici. Son derece önemli olduğunu
düşünüyorum ve tarihimize yeni bir açılım getirecek bu belgesel.”Tarihin sır
dolu izlerinin sürüldüğü “ Karlı Dağlardaki Sır” belgeseli 7 Aralık 2007’de
TRT-2’de yayına girecek. Belgeselin çekimlerinde; Kazakistan’da Prof. Dr.
Zeynullah Şamaşev ve Doç. Dr. Ayman Dosımbayave, Azerbaycan’da Prof. Dr. Veli
Aliyev, Anadolu’da Doç Dr. Alparslan Ceylan, Yard. Doç. Dr. Hanefi Biber
danışman olarak katkıda bulundu. Ayrıca Fotoğraf sanatçısı Ersin Alok’un
bilgilerinden yararlanıldı.
Belgeseli Cengiz Karadeniz, Tamer Bolu ve Orhan Yaşar çekti, Turan Özkan ve
Kartal Uzun kurguladı, müziklerini Cengiz Özkan, seslendirmesini ise Metin
Hamalosmanoğlu yaptı.
İnci Süer tarafından hazırlanan bu Metin TRT dergisi kasım sayısında
yayınlanmıştır.
23.11.2007
Ordu’nun Mesudiye İlçesi Esatlı Köyü’nde Ön Türkler
Ordu’nun Mesudiye İlçesi Esatlı Köyü’nde yukarıda genel görünümü izlenen bir
Kaya resimleri ve yazıtlar alanı bulunmaktadır. Üzerinde bugüne dek hemen hiçbir
bilimsel çalışma yapılmamış bulunan bu alanla ilgili olarak 2003 yılında
Arkeoloji ve Sanat Dergisi’nin 115-117 (Temmuz-Aralık) sayısında Nezih Başgelen
tarafından fotoğraflar eşliğinde kısa bir tanıtma yazısı yayımlandı. Nezih
Başgelen’in Kaya resimleri ve özellikle de yazıtlarla ilgili olarak herhangi bir
yorum ya da çözümlemede bulunmadığı bu kısa tanıtma yazısından üç yıl sonra,
2006 yılında, alan, TRT kurumunda yapımcı-yönetmen ve aynı zamanda araştırmacı
Servet Somuncuoğlu tarafından ziyaret edilerek ayrıntılı biçimde görüntülendi.
Bu alan 2007 yılında, yapımcısı Servet Somuncuoğlu olan ve TRT 2’de yayınlanan
“Karlı Dağlardaki Sır” adlı belgesel içerisinde kamuoyuna tanıtıldığı gibi, 2008
yılı içinde yayımlanan ve yine aynı araştırmacıya ait, “Sibirya’dan Anadolu’ya
Taştaki Türkler” adlı anıtsal kitapta yeniden bilim dünyasının ilgisine sunuldu.
21 Kasım 2010
kenthaber.com
(Fotoğraf- Servet Somuncuoğlu)
Taştaki Türkler ”Karlı Dağlardaki Sır” belgeseli
Türkistan (Orta Asya’da) 10 bin Kaya üzerindeki 100 bin resim, ilk kez TRT
tarafından görüntülendi.
Belgeselle birlikte Orta Asya’daki Saymalıtaş’ta yer alan 10 bin Kaya üzerine
çizilmiş 100 bin Kaya resmi gün ışığına çıkıyor.
Yapımcılığını Servet Somuncuoğlu’nun üstlendiği belgesel için Rusya, Moğolistan,
Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve Türkiye’de yapılan çalışmalarda
incelemeler 138 gün, çekimler ise 93 gün sürdü.
Tanrı Dağları’nın uzantısı olan Ala Dağlarda, 3 bin 500 rakımdaki Saymalıtaş’ta
yer alan on bin Kaya üzerindeki yüz bin Kaya resmi, dünya televizyonları
arasında ilk kez TRT tarafından görüntülendi ve böylece tarihin gizem dolu
sırlarına ulaşılmaya çalışıldı.
Otuz ayrı alanın mukayeseli görüntü ve bilgilerinin yer aldığı belgesel için kat
edilen yollar ve ülkeler oldukça kabarık. Orta Asya adeta didik, didik edildi
belgesel için. Orhun Abideleri’nden başlayan araştırmalar Gobi Çölü’ne kadar
uzandı ve Kaya resimleri macerası önemli ipuçlarına ulaşılmasını sağladı.
Saymalıtaş’ta tam 10 bin Kaya üzerindeki 100 bin resim dünyada ilk kez TRT
Televizyonu tarafından görüntülendi. Binlerce yıllık bir süreçte meydana gelen
bu alandaki Kaya resimlerinde insanoğlunun sadece doğada gördüklerinin yanı sıra
insan-tabiat ilişkisini anlatan resimlere de rastlanıyor. Kaya resimlerinde en
çok dikkati çeken figürleri ise keçiler ve geyikler..
Tarihin gizemli mekânlarına zorlu bir yolculuk
138 gün ve 150 bin kilometre.. İşte Karlı Dağlardaki Sır belgeselini çekebilmek
için harcanan emeğin bir cümle ile bilançosu…
Aslında harcanan emek sadece bu cümleyle de sınırlı değil. Belgeseli
oluşturabilmek için tam dört yıl Süren bir çalışma söz konusu. Baykal Gölü’nün
kuzeybatısından doğup, Kuzey Buz Denizi’ne dökülen Lena Irmağı kıyısındaki Lena
Kaya resimlerinden, İzmir Konaklıdaki Kaya resimlerine kadar 64 ayrı alana
uzanan meşakkatli bir yolculuk.
Kırgızistan’daki Saymalıtaş’a ulaşmak için tırmanılan 3 bin800 metre bir
yükseklik ve inilen 3 bin 500 metre derinliğindeki bir çanak. Dondurucu
soğuklarda ve tehlikeli yüksekliklerde geçirilen haftalar ve aylar. Televizyon
ekranlarında izlediğimiz ve “Bilmediğimiz neler varmış” deyip kısa bir cümle ile
geçiştiriverdiğimiz belgeselleri yapmak büyük bir uğraş istiyor. İşte TRT
çektiği Karlı Dağlardaki Sır belgeseli de yıllar Süren bir emeğin sonucu ortaya
çıkan yapımlardan biri. İstanbul Televizyonu Prodüktörlerinden Servet
Somuncuoğlu’nun bir merak sonrası başladığı belgesel macerası, oldukça zorlu
geçmiş.
Kazakistan’daki “Tamgalısay” Kaya resimlerinden etkilenen Somuncuoğlu, tarih
öncesi Türk tarihine ışık tutacak bir belgesel hazırlamayı düşlemiş- “2004
yılında Kazakistan’da Tamgalısay’daki Kaya resimlerini gördüğümde başka bir
dünya olduğunu düşündüm. Kazakistan’dan Kırgızistan’a geçtik, ayrılacağımız gece
Bişkek’te yaşayan Türklerden biri bana Saymalıtaş’ı görmem gerektiğini söyledi.
Saymalıtaş demek“süslemeli, işlemeli” taş demekmiş. Kırgızistan’da Fergana
Vadisi’ndeki Tanrı Dağları’nın kollarından Aladağlar bölgesindeki Saymalıtaş’ta
yüz bin Kaya resmi bulunuyormuş. Bundan çok etkilendim ve bütün zorluklarına
rağmen oraya gitmeye karar verdim. Zira 3 bin800 metre yüksekliğe tırmanıp sonra
3 bin 500 metredeki bir çanağa inecektik. Kaya resimleri bu çanak içinde yer
alıyordu. Bu hiç de kolay bir iş değildi. 2005 yılı temmuz ayında bazı
dostlarımın da katkısıyla gidip sayısız fotoğraf çektim oralarda, Atlas
dergisinin2005 Aralık sayısında yayınlandı bu çalışmam. Belgesel çekme fikri
kafama yerleştiğinde bunu TRT’ye önerdim. Ben bu belgeseli TRT’ye önerdiğimde
çok zorlu bir işin içine girdiğimi az çok tahmin ediyordum zaten.
Karlı dağlarda zorlu çalışma
Belgesel için Rusya, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve
Türkiye’de yapılan çalışmalarda incelemeler, 138 gün,çekim çalışmaları ise 93
gün sürüyor. Çalışmaların sürekli dağlarda yapıldığı düşünülürse belgesel
çekmenin hiç de kolay bir iş olmadığı gözler önüne daha kolay seriliyor. Tanrı
Dağları’nın uzantısı olan Ala Dağlarda, 3 bin 500 rakımdaki Saymalıtaş’ta yer
alan 10 bin Kaya üzerindeki yüz bin Kaya resmi, dünya televizyonları arasında
ilk kez TRT tarafından görüntüleniyor ve böylece tarihin gizem dolu sırlarına
ulaşılmaya çalışılıyor.
Somuncuoğlu, 2006 yılında çekimleri başlayan belgeselin çekim zorluklarını sanki
o günleri yeniden yaşıyormuş gibi heyecanla anlatıyor- “Biz gittiğimizde
Temmuz’du ve kar yağıyordu. Bir taraftan fırtına esiyordu, çok korkunç bir soğuk
vardı ve iliklerimize işliyordu ve buda çalışmalarımızı oldukça etkiliyordu.
En ufacık bir dikkatsizlik hayatımıza bile mal olabilirdi. Bazen kayaların
üstünde daracık alanlarda görüntü çekmeye çalışan kameraman arkadaşlarım Cengiz
Karadeniz, Tamer Bolu,Orhan Yaşar’ın olağanüstü performans ve büyük bir
özverilerini unutamam. Hepimiz hedefe kilitlenmiştik. Kaya resimlerinin gün
doğmadan başında olunması gerekiyordu.
Bizim çalışma sistemimizde sabah gün doğumu, akşam gün batımı çalışma
saatlerimizdi. Sabah 04:00’da yani gün doğarken alandaydık. En zorlu
çekimlerimiz Saymalıtaş’da oldu ama Hakkari Yüksekova Gevaruk Yaylası’ndaki
çekimler de zordu; zira 2 bin 800 metreye çıktık ve bitirdik Allah’a şükür.”
Toplam beş bölümden oluşan “Karlı Dağlardaki Sır” belgeselinin bölümlerindeki
konular şöyledir:
1.Bölümünde- Kırgızistan’da Saymalı Taş’a yolculuk. Tanrı Dağları’nın kolları
olan Aladağlarda 3600 rakımdaki dünyanın bir numaralı Kaya resmi alanı olan
Saymalı Taş’ta var olan 10 bin taş üzerindeki yüz bin Kaya resminden
örneklemeler yapılıyor. Kaya resimleri hakkında bilgiler veriliyor.
2. Bölümde- Saymalı Taş’tan ayrılış ve Koçkor, Çolpan Ata Kaya resimleri
alanlarından incelemeler. Talas’a varış ve manasçının destan okuması. Talas Kaya
resmi alanlarından Kurubakayır, Tuyuktör ve Karakol yaylasında örneklemeler.
Kırgızistan’dan ayrılış ve Kazakistan’da “Tamgalı Say” Kaya resmi alanına varış.
3. Bölümde- Tamgalı Say Kaya resimlerinde incelemelrden sonra Zaysan’a yolculuk
ve cigdeli Say, Kaskır Say Kaya resimleri. Kazakistan’dan ayrılış ve
Azerbaycan’da “Gobustan” Kaya resmi alanının anlatılması.
4. Bölümde- Türkiye’ye gelinir ve Kars Kağızman yöresinde Camuşlu Köyü, Kurban
ve Şaban Köyü Kaya resmi alanlarında incelemelr yapılır. Erzurum Karayazı Cunni
Mağarası, Ordu-Mesudiye Esatlı Köyü, Erzincan-Kemaliye Dilli Vadisi,
Hakkari-Yüksekova Geveruk Yaylası ve Van Müzesindeki buluntular bu bölümün
konularını teşkil etmektedir.
5. Bölümde- Kütahya-Çavdarhisar Aızonai tapınağının duvarlarındaki Kaya
resimleri ve Eskişehir-Seyitgazi Kümbet Köyü’ndeki Kaya resimlerinin
anlatılmasından sonra bütün alanlar arasında mukayese yapılarak, ortak kodların
tespiti ve açıklaması ile program sona Erer.