Hesaplaşma
Türk Film Festivalleri Üzerine


Antalya’da festival programında yer alan Altın Portakal Film Yarışması, 20. olarak yapıldı ve ödüller törenle dağıtıldı. Tartışmaları bir süre sonra, sanırım unutuldu.

Film festivallerinin ve yarışmaların belirli bir amacı vardır. Belirli bir sanat düzeyine ulaşmış ‘yedinci sanat’ ürünlerine ilgi toplayarak daha çok gelir sağlamak. Film festival jürilerinin, film sanatının gelişmesini sağlamak ve gelir elde etme olanaklarını arttırmak gibi iki yanlı ve bağdaştırması güç amaçları vardır.

Film festival jürilerini, ‘yedinci sanat’ın usta yönetmenleri, sanatının doruğunda artistler, otoritesi tartışılmaz film yazarları ve eleştiriciler oluşturur. Film festival jürilerinin yargıları yüzde yüz tutarlı olmayabilir ama, eninde sonunda, güvenilir bir değerlendirme olarak saygıyla karşılanması gerekir.Türkiye’de film şenliklerinin geçmişine şöyle bir bakınca ilk yarışmanın 1947 yılında Türk Filmciler Cemiyeti’nce düzenlen­miş olduğunu görürüz.

Sonra, Türk Film Dostları Derneği'nin üç yıl süreyle düzenlediği Festivaller gelir. 1953, 1954, 1955 yıllarında İstanbul’da yapılmış olan Türk Film Festivalleri, dernek statüsüne göre yapılmıştır. O yıl ilk gösterilmiş olan Türk filmleri, dernek yönetim kurulunun yaptığı bir değerlendirme sonucu elemeyi geçenler jüriye sunulmuştur. Jüri, elemeyi geçen filmler arasından yılın başarılı film, yönetmen, kadın ve erkek sanatçı, ka­dın ve erkek yardımcı sanatçı, fotoğraf direktörü, senaryo yazarı, müziğini seçmiştir. Jüri çalışmaları seyirciye kapalı yapılmış, İstanbul 4. Noter önünde yapılan değerlendirme sayımı sonucu kazananlar saptanmış ve o gece Film Dostları Balosu’nda kamuya açıklanmıştır. İlk festivalde ’başarılı’ seçilen filmlerin milletlerarası festivallere katılamayacağı yollu bir not düşülmüştür. Fakat 1954 festivalinde başarılı seçilen İstanbul: Bir Şehrin Hikâyesi belgesel filmi, Berlin Festivali’ne dernek aracılığıyla gönderilmiştir. Türk filmleri arasında yarışma düzenlenmesi, kısa bir aradan sonra 1957’de İstanbul Gazeteciler Cemiyeti’nce yapılmıştır. Daha sonra, 1961’de, İstanbul Belediyesinin çok yönlü bir sanat şenlikleri programında, belirli bir statüye uygun bir film yarışması yapılmıştır. Birinci seçilen Kırık Çanaklar filmi (prodüktör: Nusret İkbal, yönetmen: Memduh Ün, fotoğraf direktörü: Turgut Ören, kadın ve erkek baş artistler: Lale Oraloğlu, Turgut Özatay, yardımcı oyuncu Mualla Kaynak)

İstanbul Belediye Başkanlığinın aracılığıyla Milletlerarası Berlin Film Festivali programında yer almış, Nusret İkbal, Lale Oraloğlu, Mualla Kaynak, Berlin Senatosu’nun onur konuğu olarak festivale katılmıştır. 1964 Berlin Film Festivaline katılan Susuz Yaz, Seçiciler Kurulu’nun oy çoğunluğuyla, büyük ödül Altın Ayı'yı kazanmıştır. Susuz Yaz’ın bu beklenmeyen büyük başarısı, daha sonraki yıllarda ’’Otobüs” filminin milletlerarası festivallerde pek çok ödül toplaması, dünya film otoritelerini Türk sinemasıyla ilgilendirmeye başlamıştır. Bu ilgi, özellikle şu son yıllarda gittikçe artmıştır.

Antalya Film Festivali’nin başlangıcı, Susuz Yaz filminin Berlin’de büyük ödül Altın Ayı’yı kazandığı aylara rastlar. Ne var ki, aradan geçen yirmi yıl, basının, sanat yazarlarının ve film eleştiricilerinin bunca ilgi, yakınlığına ve desteğine karşın yeterince saygınlığa kavuşmamıştır.

Türk Film Dostları Derneği’nin 1953, 1954, 1955 film festivallerine, İstanbul Gazeteciler Çemiyeti’nin 1957’de düzenlediği Türk Filmleri Yarışması’na, İstanbul Belediye Başkanlığının 1961’ ilkyazında yapılan film yarışmasına, 1961 Berlin Festivali milletlerarası film tenkitçileri değerlendirmesine, 1964 film festivali belge filmleri jürisine katılmış bir yazar olarak, Türkiye’de yedinci sanat ürünlerini değerlendirme sorumluluğunun yeterince saygınlığa kavuşmadığını üzülerek söyleyebilirim. Antalya yarışmaları yirmi yıllık geçmişe rağmen, hâlâ sahipsizdir. Jüride ve düzenlemede film sanatı dışı kişiler ağır basmaktadır. Belediye ve bakanlık temsilcileri değerlendirmeleri olumsuz etkilemektedirler. Türk filmcileri ve öteki kuruluşlar, festivali kullanma gibi yanlış görüşlerini bir türlü bırakmamışlardır. Yinelemekte yarar var. Olumsuz durumlar sürüp gitmektedir. Antalya Film Festivali’ni kurtarmak için bir vakıf -buna bir kurul da diyebiliriz- kurulacağı bir umut ışığıdır, belki de!

Burhan Arpad