Yapım Tarihi - 1993
Süre - 00:15:05
Format - Kurmaca, Renkli, Türkçe
Yönetmen - Serdar Pehlivanoğlu
7. Adana Altın Koza Film Festivali, 2. Öğrenci Filmleri Yarışması, En İyi Üçüncü Film Ödülü. 1993
Türk Tarih Vakfı Kısa Film Yarışması, İkincilik Ödülü. 1993
6. Ankara Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Video Dalı, En İyi Film Ödülü. 1994
3. Nürnberg Türk Film Günleri, Kısa Film Yarışması, Üçüncülük Ödülü. 1994
5. Orhon Murat Arıburnu Ödülleri, Kısa Film Ödülleri, Video Dalı, Birincilik Ödülü. 1994
15. İFSAK Uluslararası Kısa Film ve Belgesel Yarışması, Video Dalı, Üçüncülük Ödülü. 1994
10. Ankara Film Festivali, Festival Tarihinden Bölümü, Gösterim. 1998
Bu ayki konuğumuz film sektörünün teknik biriminde faaliyette bulunan Serdar
Pehlivanoğlu. O da bir zamanlar kısa filmler çekti, çektiği kısa filmler bir çok
ödül aldı, film çekmeyi nadasa mı bıraktı, yoksa o defteri kapadı mı? Bu
soruların yanıtı sohbetimizde saklı.
Soru - Kısa filmin tanımı sence nedir?
- İnsan, diğer insanlara, hatta hayvanlara ve doğaya kendini ispatlama, kendini
gösterme çabasında olan, duyularından yola çıkarak duygularını anlatmak isteyen
bir varlık. Her insanın durmaksızın konuşarak kendini anlatma çabası içinde
olduğunu biliriz. İnsan, yaptığı eve, köprüye süslemeler koyarak, mağarasının
duvarına resimler çizerek, çevresindeki aletlerle ya da kendi sesiyle sesler
çıkararak hep güzel sanatların peşinde koşmuş. Sinema da güzel sanatların bir
çoğunu birleştiren son yüzyılın buluşu bir sanat dalı oldu. Bu yüzden kısa film
genellikle ticari beklentisi olmayan filmler statüsüne giriyor. Böyle olunca da
kısa filmler, daha bağımsız, belki daha yenilikçi, ama daha çok öğrenme
aşamasında yapılan işlerden oluşuyor. Keşke kısa filmlerin de ticari dönüşleri
olsa ve kısa öykü ya da düşünceleri olan iyi sinemacılar kısa filmler yapmaya
devam etseler. Benim için kısa ya da uzun metrajlı film şeklinde bir ayrım yok,
sinema var. Amatör düşünme (!) yani işini sevme ya da sanatçının bağımsız olması
uzun metrajlı film çekenler için de geçerli olmalı. Bu soru, kısa film
tanımlamasıyla ilgili yaptığımız bir yığın tartışmaları aklıma getiriyor ve
cevap vermesi çok zor oluyor. Sinema yapmayı öğrenmemiş kişilerin, gerçekten
sorgulayıp düşünmeden eser meydana getirmesi ve bunun “aslolan kısa film”,
“yaratıcı eser” diye adlandırılması hiçbir zaman beni cezp etmedi.
Soru - Kısa filmlerinde hep sosyal patlamalara parmak bastın. Örneğin Julia Sax
izleyenlerin hala hafızasında yer alan oldukça ses getiren bir çalışmaydı. Bu
tercihinin açılımını yapar mısın?
- Filmlerimde sosyal patlamalara değil de, toplum içindeki çürümeyi fark eden ve
karşı Duran bireyin patlamalarına değindiğim söylenebilir. Elbette buradan
hareketle, sosyal patlamaların ve sonucunda düzelmelerin gerçekleşmesini
isterdim! Julia Sax, özel radyoların çoğaldığı bir zamanda, yabancı kültüre
özenen yayınların yapaylığına dikkat çekmeye çalışıyordu. Amerika’da doğup
büyümüş Türk kızı Hülya Sakarya yıllar sonra Türkiye’ye geldiğinde, ondan bozuk
lehçesiyle yayın yapması istenir. Aslolan (!) Batı kültüründen gelen Hülya,
ismini değiştirmeli ve Julia Sax olarak bizlere istediğimiz aşıyı yapmalıydı!
Belki batı dünyasında böyle bir özenti olmadığı için Hülya da ailesinin
vatanını, çocukluğundan hatırladığı sesleri, müzikleri merak edip, onu çağıran
radyodakileri hayal kırıklığına uğratıyordu! Film, üçüncü kısa film çalışmamdı
ve amatörlükler taşımasına rağmen özündeki samimiyetiyle ve hoş sonuyla ilgiyle
karşılandı, birçok festivalde ödüller aldı. Radyo ile başladığım medya
üçlemesini, Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Bölümünde öğrenciyken yaptığım
sonraki çalışmalarımda, TV (Duyarsızlık) ve basın (Tiraj) dünyasına göz atarak
tamamladım. Diploma filmimde de (Yumurta) Sağlık alanındaki duyarsızlığa ve
insanların sorumluluklarını üstlenmekten kaçınmamaları gerektiğine parmak
basmaya çalıştım.
Soru - Okul yıllarında da arkadaşlarının kısa filmlerinde prodüksiyonla ilgili
çalışmalara ilgili miydin?
- Hiçbir filmde prodüksiyon elemanı ya da yönetmen yardımcısı olarak çalışmadım.
Ama yapı olarak hep birilerine film yaptırabileceğimi düşünüyordum, herkes kendi
başına yönetmenlik hayalleri kurarken. Okulda sinemayla ilgili her aşamanın
içinde bulundum. Bir filmin yapımcısı, senaristi ya da yönetmeni olabilmek için
bütün bu aşamalardan bir ölçüde de olsa mutlaka geçmek gerektiğini düşünüyorum.
Sinema, teknik bilgi sahibi olmadan yapılamayacak bir sanat dalı. Düşündüğünüz
her türlü yaratıcı fikri nasıl filme geçireceğinizi bilmiyorsanız, bunu senaryo
haline de getiremezsiniz!
Soru - Yine okul arkadaşlarının bazı uzun metraj projelerine yapımcılık yapma
yolunda hazırlıkların var. Peki bir kısa filmi de aynı şekilde sırtlamayı
düşünür müsün?
- Okulu bitirip eşimle birlikte Lokomotif’i kurmaktaki amacımız, filmlerimizi
yapabilmekti. Ben kendi filmlerimizi yapmadan önce bir başkasına film yaptırmayı
istiyordum. Ama korkarım bu olmayacak. Artık kendi filmlerimizi yapmaya
girişebiliriz, çünkü iki projeyle yeteri kadar yapımcılık tecrübesi edindim, set
tecrübemiz var olan bir tecrübeydi. Zaten yapımcılar sete pek uğramazlarmış!
Halbuki ben yapımcı olarak, sette en basit bir işi bile gerektiğinde yapabilecek
heyecan ve sevgiye sahiptim. Yine galiba, yönetmenler benim işlerine
karışacağımdan korktular. Kısa bir filmi yapımcı olarak sırtlamayı şimdilik
düşünmem, ama kendi filmlerimizi yaptıktan sonra, ticari karşılığı olmasa da
kısa filmleri gerçekleştirmemiz mümkün. Hatta yarım kalan iki projede de iki
kısa film yapılması söz konusuydu. Birincisinde 35mm tekniğiyle barışıklık
sağlamak adına, ikincisinde filmin gerçek karakterinin filmi olacak kısa filmler
vardı. Özellikle ikincisiyle ilgili yaratıcı fikirler çıkmaya başlamıştı. Uzun
metrajlı bir filmin içinde ilginç yer kaplayan bir kısa film olacaktı.
Soru - Seni yapımcılık dışında tekrar bir uzun veya kısa filmde yönetmen olarak
izleyebilecek miyiz?
- Son soruna, baştaki soruların sayesinde yanıt vermiş oldum. Ben ve eşim Ülkü
uzun film yapmak için yaşıyoruz. Umarım pek yakında bizim hissettiklerimizi
-senin de katkılarınla- film olarak seyredeceğiz.
Röportaj - Natali Yeres - Megamovie / 19 9 2003
www.ozenfilm.com.tr
Foto - "Tiraj" filminin çekiminde Serdar Pehlivanoğlu