Suyun Ölüm Tarihi (Water's Date of Death)




Yapım Tarihi - 2018
Süre - 00:22:12
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe

Yönetmen - Ali Ergül
Müzik - Samet Önder Kök
Kurgu - Engin Güneşoğlu

Suyun Ölüm Tarihi belgeseli Nehir, Vadi ve Hasankeyf'i canlı varlık olarak tanımlayıp kaybolacak olanı göstermeyi amaçlamaktadır."

The documentary " Water's Date of Death " aims to show what will disappear through reconstructing the River, the Valley and Hasankeyf as living beings.

38. İFSAK Kısa Film Yarışması, Belgesel Dalı, Mansiyon Ödülü. 2018
8. TİHV İnsan Hakları Belgesel Film Günleri, Gösterim Seçkisi. 2017
7. Yılmaz Güney Film Festivali, Gösterim Seçkisi. 2018
6. Filmamed Belgesel Film Festivali, Gösterim Seçkisi. 2018
4. Marmaris Kısa Film Festivali, Belgesel Dalı, Yarışma Filmi. 2018



Kaynak
Marmaris Kısa Film Festivali





Hasankeyf’teki yıkımın belgeseli: Suyun Ölüm Tarihi

Hasankeyf’i suya boğacak Ilısu Barajı projesinin geçmişi 1950’li yıllara uzanıyor ancak en büyük adımlar, toplumsal
muhalefetin en fazla bastırıldığı son dönemde atıldı. Zeynel Bey Türbesi’nin mayıs ayında taşınmasının ardından bölgede
geçtiğimiz günlerde yıkım çalışmaları başladı. Aslına bakılırsa mesele sadece baraj da değil. Antik liman inşaatı,
taşınan tarihi eserlerin sergileneceği kültür parkın yapımı vb eklemelerle, on binlerce yıllık geçmişin üstünü örtecek
topyekûn bir inşaat faaliyeti söz konusu.

Yönetmen Ali Ergül, “Suyun Ölüm Tarihi” adlı video-belgeseli için kamerasıyla hem yıkımı hem de eğer proje gerçekleşirse
neleri kaybedeceğimizi kayıt altına alıyor. Belgeselin çekimleri tamamlanmış, kurgu aşamasında ama Ergül yıkımı kayda
geçirmeyi sürdürüyor. Bu nedenle, belgesel serüveniyle birlikte Hasankeyf’te neler olup bittiğini ondan dinleyelim
istedim.

İlk olarak bize meselenin geçmişini anlatır mısınız?
1954 yılından beri Dicle Vadisi'nin içinde yer alan Hasankeyf'e odaklanan devlet politikası aslında yıkıma odaklandı. Bu
yıkım beraberinde zorla yerinden edilmeyi getirdi. İnsan başta olmak üzere canlı varlıklar bu süreçte yer değiştirmek
zorunda kaldı. 1954 yılında başlatılan çalışmalar özellikle 1982 yılında GAP projesi çerçevesinde hızlandırıldı.
1996-1997 hükümetleri döneminde yatırım programı kapsamına alınan baraj için finans arayışı başladı. O tarihten günümüze
fon arayışları, uluslararası ve ulusal şirketlerin rant uğruna tarihi kenti ve baraj altında kalacak olan birçok höyük
ve doğal yaşamı yok etme yarışı halen devam etmekte.
‘Suyun Ölüm Tarihi’ video-belgeseli nelere odaklanıyor?
Belgesel, “gelinen sürece kadar yerel halk, aktivistler ve sivil toplum kuruluşları neler yaptı”, “neden ve nasıl ilk
baştaki destekler azaldı”, “inşaatında sona gelinen Ilısu Barajı hâlâ durdurulabilir mi”, “ulusal ve uluslararası güçlü
destek tekrar hangi yöntem ve işbirlikleriyle kurulabilir” gibi temel sorular etrafında Hasankeyf'te dolaşan kamera
oldu.
Baraj inşaatı ve barajın suyla doldurulmasıyla birlikte Hasankeyf tarihi kenti ve şu an yerleşim alanı olarak tarihi
kent dibinde kurulmuş ilçede birçok vatandaşın barınma-konaklama hakkı gasp edilecek. Yine barajın etkilediği geniş
alanda birçok köy sular altında kalacak. Dicle Vadisi'nde türü tükenmek üzere olan birçok canlının yaşam alanları yok
edilecek. Belgesel film, bu noktada Dicle Vadisi içerisinde yaşayan/bulunan insan-hayvan-bitki ve hafıza merkezi
niteliğindeki değerlerin yaşam hakkının nasıl ihlal edildiğine tanıklık etmeye çalıştı. Hasankeyf ve içinde yaşadığı
Dicle Vadisi bu filmin ana karakterleri oldu.

22 Eylül, Dünya Hasankeyf Günü
Ne zaman başladınız çekimlere?
Belgesel çalışmaları konuyla ilgili okumalarla birlikte bir yıla yakın devam ediyor. Fon arayışları ocak ayının başında
başladı. AB Sivil Düşün ofisinin çalışmayı desteklemesiyle çekimler mart ayında başladı. Kolektif bir dayanışma
üzerinden ilerledi daha çok. Maddi sıkıntılardan dolayı neredeyse çekimlerin hepsini tek kişi yapmak durumunda kaldım.
İstanbul, Batman, Ankara, Diyarbakır, Siirt ve Mardin’de toplamda 30 günlük çekim yapıldı. Hasankeyf’i Yaşatma
Girişimini üyesi aktivistlerle ve yerel halkla görüşüldü. Yine Irak sazlıklarındaki aktivistlerle yapılan temas sonrası,
oradan görüntüler ve barajın Irak sazlıklarını nasıl etkileyeceğine dair görüşme ve görüntüler geldi.
Ne zaman yayımlanması planlanıyor?
Şu an belgesel montaj aşamasında. Tabii açıkçası montaj aşaması biraz zorlu geçiyor. Çok fazla görüntü ve görüşme kaydı
var. Konunun kendisi çok karmaşık, çok yönlü, çekilen her görüntünün başka bir duyguya karşılık gelme hali var. Bütün
bunların yanında bitmesi gereken bir çalışma var. En kötü ihtimalle mücadele yürüten aktivist ve grupların Dünya
Hasankeyf Günü olarak ilan ettikleri 22 Eylül’de belgesel bitmiş olacak. İlk etapta Kürtçe-Türkçe altyazılı, İngilizce
altyazılı ve Arapça altyazılı versiyonları yayımlanacak.

Baraj sonrasında neler olacağı belli değil
Siz Batmanlısınız. Dicle Üniversite’nde eğitim görmüşsünüz. Yani oranın insanısınız. Ayrıca belgesel için uzun zamandır
bölgede çalışma yapıyorsunuz. Merak ediyorum, orada yaşayanlar arasında baraj projesini destekleyenler var mı?
Barajdan direk etkilenecek 75 bin insandan söz ediyoruz. Tabii ki bu kadar geniş bir nüfus içerisinde barajı
destekleyenler olabilir. Bölgede yaşayan insanların barajı desteklediği imajı sürekli diri tutulmaya çalışılıyor. Ilısu
Barajı çalışmalarını yapan bütün hükümetler bu imaj üzerine siyaset yürüttü. Kendilerine yakın grupları kamera karşısına
çıkarıp istedikleri cümleleri söylettiler.
Ama şu an bir dönem baraja olumlu bakan kişilerde bile ciddi bir tedirginlik söz konusu. Yaptığım hiçbir kayıtlı ya da
kayıtsız görüşmede barajı desteklemekle ilgili bir yaklaşımla karşılaşmadım. Ne bu barajın yapım kararında ne yapımında
ne de taşınma meselelerinde yerel halkla hiçbir şekilde temas kurulmamış fikirleri alınmamış. 75 bin insanın hiçbir
dahli söz konusu değil.
Barajın yapımı sonrasına ilişkin hiçbir bilgi, çalışma elimizde yok. Baraj o bölgedeki bütün verimli tarım arazisini
sular altında bırakıyor. Bu 75 bin insanın gündelik yaşamını nasıl ikame edeceğiyle ilgili en azından ulaşabildiğimiz
hiçbir çalışma, bilgi söz konusu değil. Türü tükenme tehlikesi altında olan canlılarla ilgili hiçbir çalışma yapılmamış
duruma. Baraj inşaatının bitmesiyle birlikte oradaki halkların tedirginliği daha da artıyor. Hal böyle iken an
itibariyle barajı destekleyen ciddi bir kitlenin olmayacağını düşünüyorum. Tabii bu bir bilgi değil bir gözlemden
ibarettir.
Baraj çalışmaları şimdi ne aşamada?
Baraj gövdesi bütünüyle bitmiş durumda. Şu an çevresel düzenlenmeler yapılıyor sadece. Elektrik iletimi sağlayacak
trafolar gibi teknik malzemeler bekleniyor. Tabii bir iki köy dışında tümüyle boşalan köy yok. Çünkü onların taşınacağı
yeni konutlar yapılmadı. Yeni Hasankeyf denilen bölgede bazı konutlar yapıldı. Bu konutlar resmi binalar ve memur
konutlarından ibaret. Halkın taşınacağı konutların sadece temel çalışmaları yapılıyor şu anda. Bu yüzden şu aşamada su
tutulması veya Hasankeyf’in bugün yarın sular altında kalma durumu söz konusu değil. Hasankeyf ile ilk temasımdan bugüne
sürekli Hasankeyf yarın sular altında kalacakmış hissi yaratılmaya çalışıldı. Çok basit bir internet araması
yapıldığında iktidarların yapmış olduğu tarih açıklamaları bu durumu doğruluyor.

Dinamit kullanıldığı kesin
Peki siz proje hakkında neler düşünüyorsunuz?
1954 yılında başlayan bir yok etme, hafızasızlaştırma politikası Ilısu Barajı. Her gelen iktidar sürekli Hasankeyf ve
Dicle Vadisi’ni yok etmek için çalışmalar yürüttü. Uluslararası şirketler üzerinden yapılmaya çalışıldı. Mücadeleyle bu
şirketler geri adım attılar. Şu an Türkiyeli şirketler bu çalışmayı yapıyor. Bu konuda da kesin olmamakla birlikte yine
uluslararası şirketlerin fonlarıyla yapıldığı iddiası var.
Aslında ben de gelecekle ilgili, mücadele yürüten aktivistler gibi düşünüyorum. Hasankeyf sular altında kalmayacak.
İnsanın, doğanın tarihi ve aklı buna bir şekilde engel olacak. Dünyada çokça örnek var. Baraj yapımının sona gelindiği
birçok yapı su tutmadı. Herkesin çok kötü dediği, benim için bütün sıkıntılarına rağmen kadim bir medeniyetin temsilcisi
olan, İran bu duruma en güzel örnektir. Bütünüyle inşaatı bitmiş baraj için yapılan çok küçük bir eylemden dolayı baraj
su tutmadı.
Dün, dinamitle kayaların parçalandığı iddiası basına yansıdı. Siz neler gözlemlediniz?
Öncelikle ilk paylaşılan görüntüler Hasankeyf’teki arkadaşlardan geldi. Mesele bir iddianın ötesinde. Yeni görüntüler ve
sesler de ulaştı. Dinamit kullanıldığı kesin. Yıkımın olduğu bölgeye elektrik gönderiliyor. Dinamite rağmen birçok parça
yıkılmıyor. Aslında sağlam bir yer yerle bir ediliyor.
Ilısu Barajının birçok nedeni var. Çok basit bir şekilde sıralamak gerekirse güvenlik, su üzerinde hâkimiyet, komşuları
suyla tehdit etme, hafızayı yok etme ve en son elektrik üretimi. Elektrik üretimi tüm bu nedenler için de en zayıfı
aslında. Tam da iktidarların yöntemiyle matematiksel bir hesap yaptığımızda 90-100 kilometrelik bir alan sular altında
kalıyor dikey olacak. Yatay olarak bu alan çok daha geniş bir rakama karşılık geliyor. Bu alanın büyük bir kısmı çok
verimli arazilerden oluşuyor. Kale bölgesi kapalı olmasına rağmen ciddi bir şekilde turist alan bir bölge. Dicle Vadisi,
kalyon, vadiler gibi birçok değerlendirilebilecek alan söz konusu. Yapılan yatırım ve üretimle karşılaştırdığınızda
devletin zarara uğrayacağı bir proje. Meslek odalarının hazırlamış olduğu raporlar var. Odalar üç küçük barajla daha
fazla enerji elde edilebilineceği ve bu şekilde bir sistemle hem Hasankeyf’in hem de Dicle Vadisi’nin korunacağını
bilimsel verilerle ortaya koydular. Ama bunların hiçbiri dikkate alınmadı.

Yitirdiğimiz hafızamız olacak
Hasankeyf sular altında kalırsa ve bunun için yıkım sürerse, kaybettiğimiz sadece tarih mi olacak? Belgeselin temel amacı aslında eğer Hasankeyf sular altında kalırsa ne kaybedeceğimizi biraz olsun göstermek. 12 bin yıllık bir tarihten söz ediyoruz ki bu yapılan kazılardan almış olduğumuz bir bilgi. 12 bin yıllık tarihsel kalıntılara ulaşıldığına dair bilgiler paylaşıldıktan sonra kazı çalışmalarına ara verildi sonra bu bilgi yine aynı ekip tarafından yalanlandı. Kentin hemen hemen bütün çevresini dolaştım. Nehirde uzun bir koridorda iki sesi duyuyorsunuz sadece. Bunlar kuş ve Dicle’nin sesi. Vadilerde yine çok çeşitli otlar, çiçekleri canlılarla temas kuruyorsun. Kalyon benim için başka bir deneyimdi. Evet eğer Hasankeyf ve Dicle Vadisi sular altında kalırsa biz 3 bina, bin mağara,… yitirmeyeceğiz. 12 bin yıl içerisinde yaşamış olan insanların mezarları sular altında kalacak. Anılar sular altında kalacak. Yitirdiğimiz hafızamız olacak. Belleksiz bir dünyadan söz edeceğiz ondan sonra sanırım. Bir iki kuşak sonra belleksizleştirmeden bile söz edilmeyecek sanırım.
Bu bakımdan Hasankeyf tek başına bir anlam taşıyorken bir taraftan da semboldür. Eğer Hasankeyf sular altında kalırsa Siirt’te yapımı biten ya da devam eden 4 barajdan sonra 14 tane daha baraj yapılacak. Cizre’de barajlar yapılacak yine Dersim’de barajlar yapılacak, Karadeniz’de dereler hapsedilecek HES’lerin yapımı hızlanacak. Bu örnekler daha da artırılabilir. Bu bakımdan Hasankeyf’in kurtarılmasının başka bir kıymeti var diye düşünüyorum. Tabii bu konuştuklarımızın büyük bir kısmı gözlemlerim. Bir kısmı aktivist arkadaşların anlatımlarından bana dokunup cümleleşen haller. “Suyun Ölüm Tarihi” video-belgeseli benim dışımda bir çalışma oldu olmaya devam edecek. Hasankeyf için mücadele yürütüp şu an aramızda olmayanların belgeseli olacak, susarak anlatan Hasankeyfli kadınların belgeseli olacak daha çok. Aslında belgeseli ben de çok fazla merak ediyorum.

kulturservisi.com
6.08.2017



‘Suyun Ölüm Tarihi’ ile Hasankeyf’in tarihi diri tutulacak
Hasankeyf’te dinamitlerle yıkım devam ederken, ayakta kalabilmesi için verilen ekolojik mücadeleyi konu alan “Suyun Ölüm Tarihi” belgeselinin çekimleri ise bitti. Belgeselin yönetmeni Ali Ergül, amacın tarihi hafızayı diri tutmak olduğunu söyledi.

Dicle Nehri üzerine kurulacak Ilısu Barajı nedeniyle sular altında kalacak olan Hasankeyf’te dinamitlerle yıkım başladı. Nehir boyu yaklaşık 100 kilometrelik doğal yaşam yanı sıra 12 bin yıllık kültürel tarih mirası yok edilecek. Belgesel yönetmeni Ali Ergül, yıkıma karşı Hasankeyf’in tarihini anlatmak için “Suyun Ölüm Tarihi” adlı belgesel çekti.

‘KAYYUMLAR HASANKEYF MÜCADELESİNİ ENGELLEDİ’
Hasankeyf belgesel çekimlerini sonlandıran Ergül, amacının 22 Eylül Dünya Hasankeyf Günü tarihine kadar bitirmek olduğunu söyledi. Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nin verdiği mücadelenin atanan kayyumlarla engellendiğini vurgulayan Ergül, belgeselin çekiliş amacının da her ne kadar engellenseler de mücadeleyi yürütenlere karşı bir motivasyon olduğunu dile getirdi.

‘OHAL ÇEKİMLERİ ZORLADI’
30 gün boyunca tek başına çektiği belgeselin çekim aşamalarında birçok zorlukla karşılaştığını aktaran Ergül, “OHAL nedeni ile birçok yere giriş yapamadık. Baraj bölgesine girişler yasaktı. Barajın iki tarafında karakol var. Kale tarafının da kapalı olması çekimleri imkânsızlaştırdı. İzinler konusunda ret alacağımız için başvuru da yapmadık. Ara ara tacizler oldu. Diyarbakır’daki çekimlerde bir Fransız gazetecinin gözaltına alındığını duyduk. Bu olay bile meselenin ruhu açısından işimizi zorlaştırıyordu. OHAL’in varlığı çekimleri zorluyordu. Deyim yerinde ise fazla göze batmadan çekimi yapıp bitirmeyi hedefledim” dedi.

‘AMAÇ HAFIZAYI YOK ETMEK’
Baraj yapımı suyun üzerinde hâkimiyet kurma amacı taşıdığını dile getiren Ergül, esas amacın ise tarihi hafızanın yok edilmek olduğunu söyledi. Binlerce insanın yerinden edileceğini anımsatan Ergül, baraj bittiğinde doğal yaşam ve bitki örtüsünde değişiklikler meydana geleceğini söyledi. Ergül, Hasankeyf mücadelesi veren aktivistler ve orada yaşayan yurttaşlar ile yaptığı görüşmelerde her şeye rağmen kimsenin barajın su tutacağına inanmadığını dile getirdi. Ergül, “Mücadele bugün azalmış olsa da insanlar Hasankeyf’in sular altında kalmayacağını düşünüyor. Buna inanmıyor. O yüzden de her hafta iki kişi de olsa bir araya gelerek toplantı yapıyor ve mücadeleyi sürdürme kararlılığı devam ettiriliyor” diye belirtti.

‘UMUT VERMEK İSTİYORUM’
Belgeseli ekolojist festivallere göndermeyi hedefleyen Ergül, Hasankeyf üzerine birçok belgeselin yapıldığını fakat arşiv ve festivallerde bekletilmesinden kaynaklı halkın bunları görmediği bilgisini verdi. Ergül, belgesel ile yapılmak istenenin mücadeleye bir umut vermek olduğunu sözlerine ekleyerek, Hasankeyf’in tarihi hafızasının diri tutmayı amaçladığını vurguladı.


17 Ağustos 2017
dihaber16.net