Osmanoğlunun SürgünüYapım Tarihi - 2006OSMANOĞLU'NUN SÜRGÜNÜ Osmanlı Tarihi, dünya tarihçileri açısından önemli bir konu. Peki, bizim Osmanlı'ya, kendi tarihimize bakışımız nasıldır? Osmanlı'ya farklı açılardan bakmasını en iyi bilen biz olmalıyız. Çünkü Osmanlı Dönemi, tarihimizin ve kültür birikimimizin 700 yıla yakın bir dönemini oluşturuyor. Osmanlı'nın çok da incelenmeyen, araştırılmayan, nesnel bir eleştirel gözle bakılmayan bölümü, son dönemidir. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, Kerime Senyücel'in yönetmenliğinde, bu geri planda kalmış, kamuoyunun gündeminde çok yer almamış konuyu bir belgesel proje ile ele almayı amaçladı ve yapımını bir EBU (Avrupa Yayın Birliği) ortak yapımı olarak gerçekleştirdi. "Osmanoğlu'nun Sürgünü" isimli belgesel proje 30 dakikalık dokuz bölüm olarak hazırlandı. Proje, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi, Cumhuriyet'in kuruluşu ve Halifeliğin kaldırılması ile sürgüne giden Osmanlı Hanedanı'nın göç öyküsünü konu alıyor. Kameraman Haluk Ertuğrul, Özgün müzik Derya Köroğlu, danışman Prof. Dr Ekmeleddin İhsanoğlu, yönetmen yardımcısı Elif Kabacaoğlu... 8. Bölüm BEN SÜRGÜNÜN MEYVESİYİM Osmanoğlu'nun Sürgünü belgeseli 8. bölümüyle ekranda. "Sürgün olmanın en büyük dezavantajı insanın köklerini kaybetmesi, hiçbir yeri benimseyemiyorsunuz." bu söz bir Osmanlı şehzadesine ait. Türklük ve Avrupalılık ya da Türklük ve Ortadoğululuk arasında kalmış olan Hanedan üyeleri, Türkçeyi konuşamasalar ve Türkiye'de hiç yaşamamış olsalar dahi sorulduğunda 'Türk' olduklarını söylüyorlar. Kimisi çocuklarını eğitim almaları için Türkiye'ye göndermeyi düşünüyor, kimisi de Türkiye ile arasında kültürel bir bağ kurmaya çabalıyor, sürekli Türkiye'ye gelip gidiyor. Sürgün sırasında, yurt dışında Doğmuş büyümüş ve şimdi Türkiye'yle bir bağ kurabilmiş Hanedan üyelerinin köklerini bulma çabasını bu bölümde izleyebilirsiniz. Yayın Tarihi - 4 Aralık 2006 Saat- 22.30 TRT 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() B A S I N D A B E L G E S E L ________________________________________________________________ Belgesel Bitmeden Avrupa Tv'leri Sıraya Girdi... TRT’nin çektiği ve sürgüne gönderilen Osmanlı Hanedanı’nın günümüzdeki üyelerinin anlatıldığı “Osmanoğlu’nun Sürgünü” belgeseli büyük ilgi gördü. Birçok ülke, belgeseli satın almak için sıraya girdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı ve Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra yurtdışına sürgüne gönderilen hanedan üyelerinin yaşadıklarını anlatan “Osmanoğlu’nun Sürgünü” belgeseline, pek çok yabancı televizyon kanalı talip oldu. Çekimleri yeni biten belgeselin yayın hakkını almak için Hollanda, Fransa, İngiltere, Yunanistan, Almanya, İsveç ve Galler gibi ülke televizyonları TRT’ye başvurdu. Yönetmenliğini Kerime Şenyücel’in üstlendiği belgesel için Hollanda’nın devlet kanalı AVRO, TRT’yle 5 yılda 5 kez yayınlamak üzere sözleşme imzaladı. Fransa’nın devlet kanalları France 5 ve ARTE, Yunanistan’ın devlet kanalı ERT, İngiltere’nin devlet kanalı BBC, İsveç’in devlet kanalı STV, Almanya’nın devlet kanalı ZDF ve Galler’in devlet kanalı S4C belgeselin yayın hakkını almak için çalışma başlattı. Belgesele ilgi 2003 yılında yapılan Avrupa Yayıncılar Birliği (EBU) toplantısındaki tanıtımdan sonra başlamış. Başta Almanya olmak üzere birçok üye ülkenin televizyon yöneticileri, Osmanlı ve hanedan üyelerinin öykülerine ilgi duymuşlar. “Osmanoğlu’nun Sürgünü”nün çekimlerini geçen ay bitirdiklerini belirten Kerime Şenyücel, TRT adına katıldığı uluslararası toplantılarda son yıllarda yabancı ülkelerin İslamiyet, Ortadoğu ve Osmanlı ile ilgili programlar yapılması için çok fazla öneri getirdiğini söyledi. Şenyücel; “Bize, bulunduğumuz coğrafyaya, tarihimize çok fazla ilgi duyuyor Batılı ülkeler. Bu konularda yapılacak her türlü çalışmaya ortak yapımcı olarak katılma isteklerinin giderek arttığını gözlemliyorum.” dedi. Çekimleri Türkiye, Suriye, Ürdün, Lübnan, Fransa, İtalya, İsviçre, İngiltere ve ABD’de yapılan belgesel için yaklaşık 50 hanedan mensubu ile bağlantı kuruldu. Görüşülenler arasında II. Abdülhamid’in İstanbul’daki torunu Harun Osmanoğlu’nun oğulları ve torunları, II. Abdülhamid’in Ortadoğu’ya giden oğlu Mehmed Selim’in çocukları ile Sultan Abdülmecid’in Lübnan’da yaşayan torunları Yavuz, Bilun ve Cynthia Alpan yer alıyor. Montaj aşamasına gelen belgesel, Türkiye’de Nisan 2006’da 8 bölümlük dizi şeklinde yayınlanacak. Yabancı ülkeler içinse 52 dakikalık gösterimler hazırlandı. Hollanda’ya önümüzdeki ay teslim edilecek belgesel için lisans ödemesinin yarısı peşin yapıldı. Diğer yarısı kasetin teslimi ile birlikte ödenecek. Belgeselin yayın hakkını almak isteyen diğer ülkeler de önümüzdeki günlerde TRT ile masaya oturacak. Kaynak Zaman 17.12.2005 Hanedan Üyeleri "Osmanoğlu'nun Sürgünü" İsimli Belgesel Nedeniyle İstanbul'da Buluştu TRT'nin Hazırladığı "Osmanoğlu'nun Sürgünü" İsimli Belgeselin Galası Nedeniyle Türkiye'ye Gelen Hanedan Mensupları Üsküdar Sözbir Otel'de Akşam Yemeğinde Buluştu. Hanedanlığın En Yaşlı Üyesi Olan Osman Osmanoğlu Tarafından Verilen Yemeğe Osmanoğlu'nun 2 Oğlu ve Gelinleri de Katıldı. Oldukça Neşel... TRT`nin hazırladığı ¨Osmanoğlu`nun Sürgünü¨ isimli belgeselin galası nedeniyle Türkiye`ye gelen hanedan mensupları Üsküdar Sözbir Otel`de akşam yemeğinde buluştu. Hanedanlığın en yaşlı üyesi olan Osman Osmanoğlu tarafından verilen yemeğe Osmanoğlu`nun 2 oğlu ve gelinleri de katıldı. Oldukça Neşeli oldukları gözlenen hanedan üyeleri, imparatorluğun merkezi olan Dolmabahçe Sarayı manzarası eşliğinde yemeklerini yediler. Osmanoğlu, verdiği yemekten önce dedesi Abdülmecit`in tablosu önünde basın mensuplarına poz verdi ve aralarında kaç kuşak olduğunu anlattı. Akşam yemeğinden gazetecilerin kısa süreli görüntü almasına izin verildi. TRT tarafından hazırlanan belgesel 9 Ekim`den itibaren yayımlanacak. Kaynak Doğan Haber Ajansı 21.09.2006 Osmanoğlu'nun Sürgünü TRT'de... TRT tarafından çekilen ve 9 Ekim'den itibaren yayınlanacak olan ''Osmanoğlu'nun Sürgünü'' adlı belgeselin tanıtımı, Osmanlı hanedanı mensuplarının katılımıyla Dolmabahçe Sarayı'nda yapıldı. TRT tarafından çekilen ve 9 Ekim'den itibaren yayınlanacak olan ''Osmanoğlu'nun Sürgünü'' adlı belgeselin tanıtımı, Osmanlı hanedanı mensuplarının katılımıyla Dolmabahçe Sarayı'nda yapıldı. Tanıtımda konuşan V. Murat'ın torunu Osman Selahattin Osmanoğlu, belgesele kendisinin danışmanlık yaptığını belirterek, ''TRT'ye ve Milli Saraylar Daire Başkanlığı'na çok teşekkür ediyorum. Şu an burada 100'den fazla hanedan mensubu bulunuyor ve bazıları birbirlerini ilk kez görme fırsatı elde ettiler'' dedi. Osmanoğlu, program dolayısıyla hayatta olan 25 şehzadeden 13'ünün geceye katıldığını dile getirerek, ''Aramızda şu anda hanedanın en büyük üyesi Osman Nami Osmanoğlu ve en küçüğü benim torunum 2 aylık Ziya bulunuyor'' diye konuştu. Gecede basın mensuplarına bir açıklama yapan Osmanlı Hanedan Vakfı Başkanı Cemil Adra da vakfın bir aile vakfı olduğunu, Osmanlı hanedanı dışında kimsenin alınmadığını kaydederek, ''Vakfın amacı, aile geleneklerini sürdürmek, birliği sağlamak ve ailenin tüm kanuni haklarını savunmaktır'' dedi. Vakfın tamamen politikadan uzak olduğunun altını çizen Adra, şu ana kadar Türkiye Cumhuriyeti'nden herhangi bir yetkiliyle görüşmeleri olmadığını söyledi. Geceye katılan İstanbul Valisi Muammer Güler, bazı hanedan üyelerine çeşitli hediyeler sundu. Tanıtıma, aralarında TRT Genel Müdür Vekili Ali Güney, aralarında Bülent Osman Bey ve Kenize Murat'ın da bulunduğu hanedan mensupları ve çok sayıda davetli katıldı. Bu arada gecenin sonunda programa katılan tüm hanedan üyeleri Dolmabahçe Sarayı merdivenlerinde basın mensuplarına poz verdiler. -''OSMANOĞLU'NUN SÜRGÜNÜ'' BELGESELİ- TRT tarafından hazırlanan 9 bölümlük ''Osmanoğlu'nun Sürgünü'' belgeseline, Osmanlı hanedanı üyeleri ve İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu danışmanlık yaptı. Hanedan üyelerinin yaşadığı Türkiye dışında 9 ayrı ülkede toplam 60 saat çekimin gerçekleştirildiği belgeselde çok sayıda Tanık ve uzmanın görüşü alındı. Belgeselin 9 Ekim Pazartesi günü yayına gireceği, ayrıca Hollanda, Fransa, Yunanistan ve İsveç televizyonlarından da yayın taleplerinin geldiği bildirildi. Bu arada, belgesel ile ilgili olarak hazırlanan fotoğraf sergisi de Dolmabahçe Sarayı Milli Saraylar Daire Başkanlığı İdare Binası'nda açıldı. Kaynak AA 20 Eylül 2006 Osmanoğlu'nun Sürgünü CHP, belgeselin 'amacını' sordu... CHP İzmir Milletvekili Ali Rıza Bodur , TRT'de yayımlanacak ''Osmanoğlu'nun Sürgünü'' belgeselini TBMM gündemine getirdi. Bodur, Devlet Bakanı Beşir Atalay 'ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, dizinin yapımındaki amacı sordu. ''Dizide, 1924'te sınır dışı edilen hanedan mensuplarının mağdur gibi gösterilmeleri, şimdilerde çeşitli kurum ve kuruluşlarca sinsice yürütülen Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığına güç verip katkı sağlamaz mı'' sorusunu yönelten Bodur, program için kaç lira harcandığını öğrenmek istedi. CHP'li Bodur, önergesinde şu sorulara yer verdi: ''Yapım giderleri TRT bütçesinden mi, yoksa başka bir kaynaktan mı sağlanmıştır? Dizinin tanıtımı için Dolmabahçe Sarayı'nda verilen resepsiyon giderleri ve katılımcı hanedan mensuplarının ulaşım ve barınma giderleri nasıl ve hangi kaynaktan yapılmıştır? TRT çalışanlarına ücretleri sözleşmeler gereği zamanında yapılabiliyor mu? TRT Genel Müdür Vekili Ali Güney 'in mesleki orijininin köy imamlığı olduğu doğru mu?'' Kaynak Cumhuriyet, 23.09.2006 Ankara (AA) Büyük Osmanlı buluşması TRT'de 9 Ekim'de yayına girecek 'Osmanoğlu'nun Sürgünü' adlı belgeselin tanıtımı Osmanlı Hanedanı mensuplarının katılımıyla Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleştirildi TRT tarafından çekilen ve 9 Ekim'den itibaren yayınlanacak olan 'Osmanoğlu'nun Sürgünü' adlı belgeselin tanıtımı, Osmanlı Hanedanı mensuplarının katılımıyla Dolmabahçe Sarayı'nda yapıldı. Tanıtımda konuşan V. Murat'ın torunu Osman Selahattin Osmanoğlu, belgesele kendisinin danışmanlık yaptığını belirterek, 'TRT'ye ve Milli Saraylar Daire Başkanlığı'na çok teşekkür ediyorum. Şu an burada 100'den fazla hanedan mensubu bulunuyor ve bazıları birbirlerini ilk kez görme fırsatı elde ettiler' dedi. 13 şehzade katıldı OSMANOĞLU, program dolayısıyla hayatta olan 25 şehzadeden 13'ünün geceye katıldığını dile getirerek, 'Aramızda şu anda hanedanın en büyük üyesi Osman Nami Osmanoğlu ve en küçüğü benim torunum 2 aylık Ziya bulunuyor' diye konuştu. Gecede basın mensuplarına bir açıklama yapan Osmanlı Hanedan Vakfı Başkanı Cemil Adra da vakfın bir aile vakfı olduğunu, Osmanlı Hanedanı dışında kimsenin alınmadığını kaydederek, 'Vakfın amacı, aile geleneklerini sürdürmek, birliği sağlamak ve ailenin tüm kanuni haklarını savunmaktır' dedi. Güler'den hediyeler ADRA vakfın tamamen politikadan uzak olduğunun altını çizdi. Geceye katılan İstanbul Valisi Muammer Güler, bazı hanedan üyelerine çeşitli hediyeler sundu. Belgesele, Osmanlı Hanedanı üyeleri ve İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu danışmanlık yaptı. Hanedan üyelerinin yaşadığı, Türkiye dışında 9 ayrı ülkede toplam 60 saat çekimin gerçekleştirildiği belgeselde çok sayıda Tanık ve uzmanın görüşü alındı. Belgesele Hollanda, Fransa, Yunanistan ve İsveç televizyonlarından da yayın taleplerinin geldiği bildirildi. Kaynak Tercüman 21.09.2006 Lawrence Operasyonu Casus Lawrence eliyle, Türklerle Arapları'ın arasına nifak tohumları saçan İngiltere, şimdi yine aynı yöntemle kimliğini kaybetmiş Osmanlı hanedanının üyelerini kullanmaya çalışıyor. Osmanlı hanedanı üyeleri, vakıf mallarına el konulduğunu İleri sürerek Türkiye'den hak iddia etmeye hazırlanıyor Devletin televizyonu TRT tarafından çekilen ve kısa bir süre sonra ekranlarda gösterilecek olan 'Sürgündeki Osmanlılar' belgeselin tanıtımı için İstanbul'a getirtilen Osmanlı hanedanı üyelerinin gövde gösterisi yapmaları tartışıla dursun, çok ciddi iddialar da gündeme gelmeye devam ediyor. İddialar arasında özellikle Avrupa'da yaşayan ve İngilizlerle kan bağı bulunan hanedan üyelerinin, saltanattan kalan vakıf mallarına el konulduğu gerekçesiyle başvuru yapmaya hazırlandıkları bulunuyor. İşin içinde İngiliz parmağı olduğunu belirten gözlemciler, casus Lawrance vasıtasıyla Türklerle Arapların arasına açan İngiltere'nin aynı yöntemle şimdi de, kimliğini ve dilini kaybetmiş Osmanlı hanedanının üyelerini kullanarak Türkiye'yi yeni bir sıkıntının içine çekmeye çalıştığını belirtiyorlar. Özellikle yurtdışında yaşayan hanedan üyelerinin İngiliz oyununa geldikleri vurgulanırken, başta Dolmabahçe ve Topkapı Sarayı olmak üzere, İstanbul'un birçok yerindeki vakıf mallarına el konulduğu gerekçesiyle hem Türkiye'de hem de uluslararası mahkemelerde dava açmaya hazırlanıyorlar. İngilizler, kan bağı kurdukları Osmanlı hanedan mensuplarını, tıpkı Araplar'a yaptırdıkları gibi Türkiye'ye ihanet ettirmek için yeni bir 'Lawrence operasyonu' düzenliyorlar. Bakalım hangi hanedan mensupları devlete karşı 'miras davası' açacak? Lawrence kimdir? Araplar'ı Osmanlılara karşı kışkırtıp, Türk topraklarına batılı işgal güçlerin girmesine ön ayak olan İngiliz casusu. Thomas Edvard Lawrence 1888 de doğmuştur. Zengin bir aileye mensuptur. Oxford Üniversitesi'nde Arkeoloji tahsil etmiştir. Arabistan, Suriye, Mısır ve Filistin'de etütler yapmış; bir Arap kadar Arap dil ve adetlerini, Bir Müslüman kadar Müslümanlığın şartlarını ve inceliklerini öğrenmiş, her haliyle Şark'a intibak etmiştir. Bu bilgileriyle, Arap şeyhlerini İngiliz altınlarıyla kandırıp, Osmanlı'ya karşı savaştırmıştır. Günümüzdeki uzantılarına ilham kaynağı olan Lawrence, 1930 da Ağrı Dağı isyanında Kürt aşiretlerini baş kaldırmaya teşvik eden, hudut hadiseleriyle İran'la aramızı bozmaya çalışan Gizli kuvvetlerin başında da bulunmuştur. Türkiye'ye ihanet ediyorlar Türkiye'de yaşayan Osmanlı hanedanı üyeleri, içinde İngiliz parmağı olduğu yorumları yapılan Dolma Bahçe toplantısı ile ilgili olarak çarpıcı açıklamalar yaptılar. Hanedanın önemli isimleri, Türkiye'ye zarar vermemek için resepsiyona katılmadıklarını belirttiler. Dolmabahçe Sarayı'ndaki davete, Osmanoğulları'nın en önemli katılmazken, bugüne kadar Türkiye'ye gelmemiş ve Türkçe bilmeyen hanedan üyelerinin gövde gösterisi yapması, hanedanı ikiye bölmüş durumda. Türkiye'de kendi topraklarında bugüne kadar huzurlu ve mutlu yaşadıklarını belirten ailenin büyükleri, hiçbir zaman siyasetin içine girmedikleri, yapılan bu toplantılarla siyasete çekilmeye çalışıldıklarını söylediler. TRT'nin davetine katılmayı reddeden bir hanedan mensubu, yaptığı açıklamada "Bu şekilde tartışma yaratacak toplantılar sadece ailemizi değil, memleketimizi de küçük düşürür" dedi. Sürgüne gönderildikleri 1924 yılından bu yana sessiz kaldıklarını ve basınla temas etmemeye Özen gösterdiklerini hatırlatan hanedan mensubu konuşmasına şöyle devam etti- "Siyasetle hiçbir zaman uğraşmadık, gazete sayfalarında bile görünmemeye çalıştık. Ama, bazı genç akrabalarımız yıllar boyunca itina gösterdiğimiz bu kuralı şimdi unutmuş görünüyor ve kendi reklamlarını yapmaya çabalıyorlar. Bu ülke, 600 sene boyunca ailemizin adıyla anıldı. Bu reklam merakı, dolayısıyla sadece ailemize değil, bir zamanlar 'Osmanlı İmparatorluğu' olan Türkiye'ye de zarar verici bir hale geliyor." TRT'nin organizasyonuna katılmayanların başında, Osmanoğlu ailesinin 95 yaşındaki "reisi" Osman Ertuğrul geliyordu. İkinci Abdülhamid'in torunu olan Osman Ertuğrul, şu anda İstanbul'da bulunuyor. Davete gitmeyen bir diğer önemli isim de, Sultan Vahideddin ile Halife Abdülmecid Efendi'nin torunu olan Neslişah Sultan (Osmanoğlu). Uzun yıllardan bu yana İstanbul'da yaşayan ve katıldığı davetlerde çekilen fotoğrafları basında sık sık yeralan Neslişah Sultan'ın yanı sıra kızkardeşi Necla Hibetullah Sultan, İkinci Abdülhamid'in yine İstanbul'da yaşayan torunu Neslişah Saffet Sultan, Sultan Abdülmecid'in soyundan gelen Fevziye Sultan ile Osmanoğlu ailesinin "iki numaralısı" olan Burhaneddin Cem de Dolmabahçe Sarayı'ndaki davete gitmediler. Hangi hanedan? Demek ki neymiş! Osmanlı hanedanı da artık "buralı", Osmanlı, Türk, İstanbullu falan olmaktan çok "hanedan"mış!.. Lafı dolandırmaya, uzun uzadıya düşünmelere kalkmaya gerek yok, dün gazetelerimizde yer alan Son Osmanlılarıın fotoğrafları yeterince çok şey anlatıyordu. Doğrusu ben fotoğraflara bakarken bir ayrım çizgisi koymakta zorlandım- Kim bunlar? Burası neresi? Monaco Prensliği mi, Osmanlı torunları mı? Belçika kraliyet ailesi mi, yoksa Habsburgların son temsilcileri mi? TRT tarafından yapılan "Osmanoğlu'nun Sürgünü" adlı belgeselin tanıtım gecesinde 80 yıldan sonra ilk kez bu kadar kalabalık bir şekilde buluşan hanedan mensupları çok modern, çok Batılı ve gayet aristokratik görüntüler sergilemiş. Bu belli! Ama bu görüntülerde "biz"e dair bir şey var mı? Hele o bütün sevimliliklerine karşın belli ki poz vermekten fena halde sıkılıp somurtmuş aryan sarı saçlı, royal kravatlı küçük şehzadelere ne demeli? Bize İsveç prenslerinden daha tanıdık, daha "yakın" bir görüntü sunduklarını söyleyebilir miyiz? Bu çocukların kan bağları bulunan uzak dedeleriyle; mesela sultan Abdülhamit veya Abdülmecit'le (onların alabildiğine "yerli", Müslüman ve Osmanlı ruhuyla) gerçekten bir bağları kalmış mıdır sizce? Haşmet BABAOĞLU-VATAN AKP Kıbrıs'ı tasfiye ediyor Hürriyet Gazetesi yazarı Tufan Türenç, Müftü Ahmet Yönlüer'in, Kıbrıs'ın, AKP tarafından tasfiyesine aracı olduğunu belirterek şunları yazdı- "AKP, daha doğrusu Başbakan Erdoğan, Kıbrıs'taki siyasi operasyonu Kıbrıs Müftüsü Ahmet Yönlüer'e yaptırttı. Erdoğan, yakını olan Yönlüer'i bu operasyonu yapmak, CTP-DP koalisyonunu devirmek ve yerine AKP'ye karşı koymayacak bir hükümet kurulması için görevlendirdi. Müftünün bu konuda becerisi ise inanılmayacak kadar verimli çıktı. Din işlerini bir yana bırakan müftü, kolları sıvayıp siyaset sahnesine daldı ve kısa zamanda koalisyon hükümetini dağıttı, Serdar Denktaş'ı devre dışı bıraktı. Kıbrıs'ta ilk kez böyle bir oyun oynanıyor. AKP, Kıbrıs'ta müftü eliyle dini siyasete alet etmiştir. Ada'da Batı'nın dayatmalarına boyun eğecek dikensiz gül bahçesi isteniyor. Kıbrıs, böyle demokrasi dışı operasyonlara alışkın değil. Böyle bir çirkinlik ilk kez yaşanıyor Kıbrıs'ta. Bütün bu çirkin gelişmelerden sonra akılları kemiren soru şu- Hükümet, KKTC'nin tasfiyesine mi hazırlanıyor?" Tufan TÜRENÇ-HÜRRİYET KUPÜR Sıra Karadeniz'e gelecek! AKP iktidarının 'ver-kurtul' dış politikası nedeniyle, KKTC'de hak iddia eden Rumlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurarak, Kıbrıs'taki mülkleri için Türkiye'den 25 milyar dolar talep ediyor. Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak isteyen Rumlar, mülk tazminatı olarak isteyecekleri paranın Türkiye'de olup olmadığının araştırılmasını istedi. Anadolu'nun bazı bölgelerinde özellikle Karadeniz Bölgesi'nde de sözde Pontus'tan kalan mülkleri olduğunu iddia eden Rumlar'ın, AİHM'den çıkacak karara göre, buradan da tazminat talep edecekleri belirtiliyor. Kaynak Osman TIĞRAKLI osmantigrakli@hotmail.com Yeni Çağ 23.09.2006 Hanedan hortlatıcı TRT! TBMM 1922 yılında saltanatı kaldırdı. Böylece padişahlık olayına son nokta konuldu. Osmanlı hanedanı da Cumhuriyet'in ilanından hemen sonra, 1924 yılında sınırdışı edildi. Son padişah Vahdettin zaten vatana ihanet etmiş ve 1922'de bir İngiliz zırhlısına binerek yurtdışına kaçmak zorunda kalmıştı. Atılan bu önemli adımlarla Türk milleti padişahların kulu olmaktan çıkarıldı, Cumhuriyet rejiminin vatandaşı oldu. Hanedan mensuplarına yıllar sonra af getirildi. İsteyenler sade vatandaş kimliğiyle Türkiye'ye yerleşti. Çoğu dışarıda kaldı. Burada bir gerçeği de yazalım. İptal edilen, son verilen Osmanlı hanedanı, Cumhuriyet rejimi aleyhine çalışma yapmadı. Sessiz sedasız oturdular. Ne yapmaları mümkündü ki!.. Karşılarında Mustafa Kemal Atatürk isimli bir dev ve bütün dünyaya Örnek olan Türkiye Cumhuriyeti vardı. Aradan uzun yıllar geçti. Şimdi geldik 2006 yılına. Bu konularda artık geriye dönüş yok. Bunu bile bile, bazı çevreler ve devlet kurumları şimdi bile "Osmanlı ve hanedan özlemiyle" yanıp tutuşuyor. Bunların başında bugünkü TRT yönetimi geliyor. Türkiye'de yüzlerce televizyon kanalı var. İçlerinde en az izlenen, programları en az rağbet gören TRT. Bu kurum ayrıca batık ve maaşları bile zor ödeyebilen durumda. Bu kurumu günümüzde Ali Güney isimli bir köy imamı, genel müdür vekili olarak yönetiyor! Ekibiyle birlikte tamamen AKP'nin adamı. TRT'yi hükümet borazanı yapmayı başaran (!) ve yayıncılıkla ilgisi olmayan biri. * * * Ülkemizin başka hiçbir konusu kalmamış gibi, TRT şimdi dizi hazırladı. "Osmanlı'nın sürgünü. Bir hanedanın vatansız kalışı." (Dizinin adını önce Son Osmanlılar koymuşlardı. İsim ve içerik Murat Bardakçı'nın kitabından apartma idi. Bardakçı protesto çekti, değiştirmek zorunda kaldılar.) Amaç hanedanı gündemde tutmak, padişahlığı anımsatmak. İki gece önce bu dizi nedeniyle Dolmabahçe Sarayı'nda görkemli bir resepsiyon düzenlendi. Hanedan mensupları bir araya getirildi. Kadın erkek, çoluk çocuk... Bazıları Türkçe bilmiyordu, pek çoğu Türk vatandaşı değildi! Bizim medyanın deyimiyle "prensler, prensesler, şehzadeler" buluştu. Yok bayım, o günler artık çok geride kaldı. Bu ülkede kökeni ne olursa olsun hanedan, prens, prenses, şehzade mehzade yok ve olmayacak. * * * Ben bu yazımda başka bir konuya değinmek istiyorum. Bizim TRT ile Osmanlıcılık (!) arasındaki ilişkiye. Elimde TRT'nin her ay yayınladığı "Radyo Televizyon" isimli derginin Eylül 2006 sayısı var. Bu dizi sayfalarca öyle tanıtılıyor, öyle anlatılıyor ki, bilmeyen biri Osmanlı hanedanına acır, onlara yapılan haksızlık (!) nedeniyle ağlamaklı olur. Hanedan, devletin dergisinde yazı ve fotoğraflarla, öve öve, acındıra acındıra bitirilemiyor. Bunu yapan, devletin kurumu. Cumhuriyet rejiminin TRT'si. Ama onlara örneğin bir Atatürk belgeseli ısmarlasanız gülüp geçerler. * * * Şimdi burada TRT'ye soruyorum. Dolmabahçe'de düzenlenen görkemli resepsiyona yurtdışından ve Türkiye'den çağrılan 100'den fazla hanedan mensubunun yol ve otel parasını, ziyafet masraflarını kim örgütleyip ödedi? Devlet kurumları, saray resepsiyonundan para aldı mı? Almadıysa niçin! (Parantez açıyorum. İstanbul Valisi de ziyafete katıldı ve bir şehzadeye üzerinde Osmanlı tuğrası bulunan bir vazo armağan etti. Bravo!) Dizinin maliyeti ne kadar? Beş kuruşa muhtaç TRT bu parayı nereden buldu? Bu yakışıksız olaya alet olmayan birileri de vardı. Örneğin, "hanedanın" en yaşlı üyesi Osman Ertuğrul (95) ve Neslişah Osmanoğlu (85) İstanbul'da oldukları halde protesto edip gelmediler. * * * Ne acıdır ve ne günlere kaldık!.. Osmanlı hanedanını hortlatmaya, acındırmaya kalkışan kurum devletin TRT'si. Osmanlı'yı yeniden hain Vahdettin'in yaşayıp kaçtığı Dolmabahçe'ye -bu kez resepsiyonla- döndürmeyi başaran yine TRT. Köy imamı yönetiminde hızla yol alıyorlar! Ellerinden gelse daha fazlasını yapacaklar ama bizler, milyonlarca Cumhuriyet evladı buradayız. Bu arada TRT'ye bir soru sorayım, araştırıp haber yapsınlar. Acaba bu resepsiyona katılan bazı hanedan mensupları devlete karşı "miras davası" açma hazırlığı yapıyor mu? "Atamız padişahlardan kalan malı mülkü ve ziynet eşyalarını bize verin" demek için çalışmalar başlatıldı mı? İmam genel müdürün TRT'si için güzel bir haber olur! Kaynak Hürriyet 22 Eylül 2006 Emin Çölaşan ecolasan@hurriyet.com.tr |