Yapım Tarihi - 2017
Süresi - 00:30:00
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe
Yönetmen - Can Candan
Yapımcılar - Can Candan, Christian Bergmann, Ayşe Çetinbaş
Danışman ve Araştırmacı - Filiz Yavuz
Bilimsel Danışman - İlke Ercan
Çizer - Cem Dinlenmiş
Görüntü Yönetmeni - Meryem Yavuz
Ses Yönetmeni - Oğuz Kaynak
Yardımcı Yönetmen - Selen Çatalyürekli
Yardımcı Yapımcı - Arda Çiltepe
Benim Çocuğum belgeseliyle geniş bir izleyici kitlesine ulaşan yönetmen Can Candan, Türkiye’nin nükleer hikayelerine
odaklanacağı yeni belgesel film projesi Nükleer Alaturka’ya hazırlanıyor. Nükleer Alaturka ile Türkiye’de nükleerin
bazen sarsıcı, bazen trajikomik ve çoğu zaman da absürd tarihini anlatacak ilk uzun metraj belgesel filmi olmayı
hedefliyor.
Yönetmen ve yapım ekibinin hazırlık çalışmalarını sürdürdüğü bağımsız filme maddi destek sağlamak için fon toplama
sitesi Indiegogo'da bir kampanya başlatıldı. Yönetmen Can Candan, kampanya sayesinde mümkün olduğunca çok insana
ulaşmayı ve nükleer ile ilgili farkındalığı arttırmayı hedeflediklerini söylüyor. Ayrıca filmin ekibi herkesi belgesel
projesinin yapım sürecine destek olarak bu projeyi sahiplenmeye davet ediyor.
Destek olmak için -
http://igg.me/at/nuclearallaturca
Nükleer Alaturka belgesel projesinin arkasında deneyimli bir ekip yer alıyor. Başta yönetmen Can Candan olmak üzere,
2015’te Berlin nGbK’da yapılan "77□13 - Türkiye’de Direnişin Sanatı” sergisinin küratörü Christian Bergmann ve Surela
Film'den Ayşe Çetinbaş’ın yapımcı olarak yer aldıkları projede Beni Akkuyu’larda Merdivensiz Bıraktın - Türkiye’nin
Nükleerle İmtihanı kitabının yazarı Filiz Yavuz danışman-araştırmacı ve Boğaziçi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik
Bölümü öğretim üyesi İlke Ercan da bilimsel danışman olarak yer alıyor. Kısa sürede büyüyen Nükleer Alaturka ekibine,
dikkat çekici sergileri ile son dönemde adını çokça duyduğumuz Cem Dinlenmiş de çizer olarak dahil oldu.
Nükleer Alaturka, “nükleer hikâyeleri” gün yüzüne çıkararak farkındalık yaratma çabalarını güçlendirmek ve insanlara
harekete geçme ilhamı vermek için yola çıkıyor. Belgeselin seyirci ile buluşma tarihi olarak ise 2018 yılı planlanıyor.
Basın İletişim:
Zümrüt Burul
İletişim Deposu
Tel - (536) 486 63 66
zumrutburul@iletisimdeposu.com
info@zumrutburul.com
Nükleer Alaturka Hakkında
Kısa Tanıtım:
Nükleer Alaturka, Türkiye’de nükleerin bazen sarsıcı, bazen trajikomik ve çoğu zaman da absürd tarihini anlatan,
geliştirme aşamasındaki bir uzun metraj belgesel film projesidir.
Yönetmen Görüşü:
Türkiye, 60 küsur yıldır ilk nükleer enerji santralini kurmaya çalışıyor ve ilk kez nükleer enerji üreten bir ülke
olmanın eşiğinde. Oysa ki Türkiye topraklarındaki nükleer silahlarla, radyoaktivite ve atıklarla uzun yıllardır nükleer
bir ülke. Aynı zamanda ülkede 40 yıllık bir nükleer karşıtı mücadele de devam ediyor. 1986’da “Çernobil bulutları”
tepemizdeyken Türkiye’deki siyasi liderler, radyasyonun sağlığa olumsuz bir etkisi olmadığını iddia ederek halkı
radyasyonun tehlikeleri konusunda aldatmaya çalışmışlardı - “Biraz radyasyon iyidir”, “radyoaktif çay daha lezzetlidir”;
“radyasyon kemiklere yararlıdır”. Bu aldatma çabası Fukuşima sonrasında da devam etti. Bir çevre aktivisti olarak
Nükleer Alaturka’yı yapmaya, Türkiye’ye özgü bu tür absürdlüklerinden ilhamla karar verdim.
Neden “Nükleer Alaturka”?
Türkiye nükleer tarihi boyunca ilk kez bu kadar keskin bir yol ayrımında: Ya
nükleer enerji üreten bir ülke olacak ya da Almanya gibi ileri teknoloji sahibi
bir çok ülkenin yaptığı gibi nükleer sevdadan vazgeçecek. Türkiye ilk nükleer
santralini Mersin-Akkuyu’ya kurmak için Rusya (bkz. Çernobil, 1986), ikinci
nükleer santralini ise Sinop-İnceburun’a kurmak için Japonya (bkz. Fukuşima,
2011) ile anlaşmış durumda. Sadece ekolojistler değil, amacı nükleer enerjiyi
yaymak olan Uluslararası Atom Enerji Ajansı bile Türkiye’nin nükleer
altyapısının yetersiz olduğunu söylüyor. Fukuşima nükleer felaketinden sonra
yapılan anketlere göre ise halkın en az yüzde 65’i Türkiye’de nükleer santral
kurulmasına karşı çıkıyor.
Tam da bu yol ayrımındayken, “Akkuyu Nükleer” reklamlarının gözümüze sokulduğu,
şirketin okullarda bile nükleer propaganda yaptığı bu dönemde, “Peki, biz bugüne
nasıl geldik?” sorusunu sormak, nükleer enerjiyi tartışmaya açmak, geleceğimizle
ilgili verilen kararlarda söz sahibi olmak adına Türkiye’nin bazen sarsıcı,
bazen trajikomik ve çoğu zaman da absürd nükleer hikayelerini anlatmak için yola
çıktık. Amacımız çok geç olmadan bu tartışmayı kamusal alana taşımak;
Türkiye’nin üstü kapatıldığı için pek bilinmeyen nükleer tarihini anlatmak,
nükleere karşı farkındalık yaratma çabalarını güçlendirmek.
Karşımızda propaganda için ayırdığı milyonlarca dolar sayesinde sesini çok daha
gür çıkarabilen bir nükleer lobi varken bizim ses çıkarabilmemiz ve farkındalık
yaratabilmemiz ancak ve ancak sizlerin bu projeyi sahiplenmesi ve desteklemesi
ile mümkün. Gelin, sizin desteklerinizle bu belgeseli hep birlikte yapalım!
Biz Kimiz?
1995'teki ilk Akkuyu ziyaretinden beri Türkiye'de nükleer ile ilgili bir filmin
hayalini kuran yönetmen ve yapımcı Can Candan, Nükleer Alaturka projesi
öncesinde toplumsal sorunlara dikkat çeken üç uzun metraj belgesele imza attı:
Duvarlar-Mauern-Walls (2000), 3 Saat: Bir ÖSS Belgeseli (2008), Benim Çocuğum
(2013). 2015’te Berlin'de düzenlenen "77?13 Türkiye’de Direnişin Sanatı”
sergisinin küratörlerinden Christian Bergmann ve Surela Film'den 5 Nolu Cezaevi
(2009), Benim Çocuğum (2013) ve Bakur (2015) gibi ses getiren belgesellerin
yapımcısı Ayşe Çetinbaş projeye yapımcı olarak dahil oldu.
Türkiye’nin nükleerle imtihanını ele alan “Beni Akkuyu’larda Merdivensiz
Bıraktın” (2015) kitabının yazarı Filiz Yavuz, ekibe danışman ve araştırmacı
olarak, Boğaziçi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Bölümü öğretim üyesi İlke
Ercan ise bilimsel danışman olarak katıldı.
Penguen dergisindeki "Her Şey Olur" köşesi ile tanınan Cem Dinlenmiş'in çizer
olarak dahil olduğu filmin yardımcı yönetmenliğini Selen Çatalyürekli, yardımcı
yapımcılığını ise Arda Çiltepe üstlendi. Filmin görüntü yönetmenliğini Meryem
Yavuz ve ses yönetmenliğini Oğuz Kaynak ve kurgusunu da Özcan Vardar yapacak.
Nükleer Alaturka belgeseli, sadece bu isimlerin değil, filmin hayata
geçirilmesini önemseyerek yapım sürecine dahil olan ve destek veren pek çok
kişinin ortak emeğiyle yürütülüyor.
Nasıl bir film olacak?
1986’da “Çernobil bulutları” tepemizden geçerken Türkiye’de siyasi liderler,
radyasyonun sağlığa olumsuz bir etkisi olmadığını iddia ederek halkı radyasyonun
tehlikeleri konusunda aldatmaya çalışmışlardı. “Biraz radyasyon iyidir”,
“Radyoaktif çay daha lezzetlidir”; “Radyasyon kemiklere yararlıdır” gibi
söylemlerin “alaturkalığı” ve absürdlüğü, Türkiye'nin 1930’lardan bu yana
yazılmakta olan nükleer tarihindeki hikayeler ile birleşince ortaya trajikomik
bir belgesel çıkıyor.
Nükleer Alaturka’da bu pek bilinmeyen yerel ve küresel hikayeleri birebir
yaşayanlardan, tanıklardan, uzmanlardan, aktivistlerden, politikacılardan
dinleyeceğiz. Nükleer Alaturka’yı görsel-işitsel arşiv malzemeleri, Cem
Dinlenmiş’in animasyonları ve Mozart'ın mehter marşından esinlenerek bestelediği
söylenen "Rondo Alaturka”sı ya da "Türk Marşı" ile seyirciyi kâh düşündüren, kâh
güldüren, kâh hayret ve dehşet içinde bırakan bir belgesel olarak tasarlıyoruz.
Desteğiniz nasıl kullanılacak?
Nükleer Alaturka bağımsız bir belgesel. Ismarlayanı yok, sponsoru yok. Böylece
söyleyeceği sözü özgürce söyleyebilecek bir yapım. Bağımsızlığı sağlayabilmenin
bir yolu da bu filmin gerçekleşmesini isteyenlerin proje destekçisi olmasından
geçiyor.
Nükleer Alaturka’yı hayata geçirmek için 2015 yılının sonunda yola çıktık. Henüz
yolun başındayız. Bu süreçte ekip olarak üç koldan ilerliyoruz: Araştırma ve
arşiv taraması, senaryo ve yaratıcı hikayeleştirme (grafik ve animasyon)
çalışması, maddi kaynak arayışı. Bir yandan da Mersin-Akkuyu, Sinop-İnceburun,
İğneada ve Ege bölgesine (İzmir, Manisa, Aydın) giderek araştırmaya yerelde
devam etmek ve ön çekimler yapabilmek istiyoruz. Hedefimiz, ilk çekimleri ve
araştırma-arşiv malzemelerini kullanarak bir fragman hazırlamak ve böylece film
yapım fonlarına başvurabilmek. Bunun gerçekleşebilmesi için kalabalık bir ekibin
altı ay boyunca yoğun bir şekilde çalışması; prodüksiyon ekibinin dört ayrı
bölgede çekim yapması; arşiv taramasının devam edebilmesi; arşiv malzemelerinin
ve müziklerin kullanım haklarının satın alınması gerekiyor. Bunlar da sizin
desteğiniz ile mümkün olabilecek.
Başka nasıl destek olabilirsiniz?
Bu filmi birlikte yapabilmek için bizim için çok önemli. Bu kampanyaya destek
olacağına inandığınız kişi ve kurumlarla iletişime geçebilir, bu sayfanın
'link’ini gönderebilir ve bu linki basın, sosyal medya (Facebook, Twitter,
Instagram), bloglar ve internet siteleri aracılığıyla paylaşabilirsiniz. Aynı
zamanda Comments (Yorumlar) bölümüne düşüncelerinizi yazıp tartışma başlatarak
da değerli bir katkı sağlayabilirsiniz.
Nükleer Alaturka
Benim Çocuğum belgeseliyle geniş bir izleyici kitlesine ulaşan yönetmen Can Candan, Türkiye’nin nükleer hikâyelerine
odaklanacağı yeni belgesel film projesi Nükleer Alaturka’ya hazırlanıyor. Nükleer Alaturka Türkiye’de nükleerin tarihini
anlatacak ilk uzun metraj belgesel filmi olmayı hedefliyor. Hazırlık çalışmaları sürdürülen bağımsız filme maddi destek
sağlamak için fon toplama sitesi Indiegogo’da bir kampanya başlatıldı. Can Candan, kampanya sayesinde çok insana
ulaşmayı ve nükleer ile ilgili farkındalığı arttırmayı hedeflediklerini söylüyor. Ayrıca herkesi filmin yapım sürecine
destek olarak bu projeyi sahiplenmeye davet ediyor.