Yapım Tarihi - 2005
Süre - 00:00:00
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe
Yönetmen - Ragıp Taranç
Kamera - Sertaç Kasaplar
İzmir'de bir dönemin farklı rengi "Levantenler" 15 araştırmacının uzun uğraşları
sonunda hazırlanan 85 dakikalık "Bazıları Onlara Levanten Diyor" belgeseliyle
anlatıldı. Belgesel, altyazı çalışmalarının tamamlanmasıyla yurt dışındaki
belgesel festivallerde yarışmaya hazırlanıyor.
Belgeselin yönetmeni Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema - Televizyon ve Fotoğrafçılık Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Yardımcı Doçent Dr.
Ragıp Taranç, nisan ayında İzmir Alman Kültür ve Fransız Kültür Merkezleri, DEU-GSF
Sinema Televizyon Bölümü ve Ege Üniversitesi İletişim Fakültesinin ortaklaşa
düzenlediği seminer çalışmasında "İzmir'de Yaşayan Levantenler" ve "İzmir'e
Almanya'dan Geri Dönenler" temalarının ele alındığını söyledi.
AA
Bazıları Onlara Levanten Diyor...
İki asır önce İzmir'e gelen Levantenlerin hayatı belgesel oluyor. Kendilerine
yabancı muamelesi yapılmasından hoşlanmayan Levantenler "Biz Hıristiyan Türk'üz"
diyor. "Bazıları Onlara Levanten Diyor" adlı belgesele konuşan Rahmi Koç'un
gelini Caroline Koç'un amcası Alain Giraud ise Kanada'da yaşarken her gece
İzmir'e dönmek için dua ettiğini söylüyor.
Onlar İzmirli Hıristiyan Türkler
İzmir'de yaşayan Levantenlerin hayatı belgesel oluyor. 9 aylık araştırma sonunda
hazırlanan belgeselin yönetmeni Yrd. Doç. Dr. Ragıp Taranç "Hepsi İzmir'e aşık.
Kendilerini Türk olarak kabul ediyorlar" diyor.
Avrupa'nın İtalya, Fransa, İngiltere, Hollanda gibi farklı ülkelerinden 19.
yüzyılda İzmir'e geldiler... Buraya yerleşip işlerini kurdular. Ticaret
yaptılar, şehrin büyümesine ve gelişmesine öncülük ettiler. Belediye, liman ve
demiryoluna imzalarını attılar. İzmir'i çok sevdiler, İzmirliler de onları...
Böyle adlandırılmaktan rahatsız olsalar da bazıları onlara "Levanten" diyor.
İzmirli Levantenleri anlatan belgesel de adını işte buradan alıyor- "Bazıları
Onlara Levanten Diyor". 85 dakikalık belgeseli, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümü ile Ege Üniversitesi İletişim
Fakültesi birlikte hazırladı. İzmir Alman Kültür ve İzmir Fransız Kültür
merkezlerinin desteklediği belgesel için 15 araştırmacı dokuz ay çalıştı. Bugün
İzmir'de sayıları 150 civarında olan Levantenlerle yapılan röportajlardan oluşan
belgesel, levantenlerin İzmir'e olan sevgilerini, Türkiye'ye olan bağlarını ve
kendi kültürel kimlikleriyle, bu şehre ait olma kimliklerini irdeliyor.
Belgeselin yönetmeni Yrd. Doç. Dr. Ragıp Taranç, belgeselde bugün İzmir'de
sayıları 100-150 civarında olan levantenlerle yapılan röportajlara yer
verildiğini belirtiyor. Taranç, Lucien Arkas, Giraud Ailesi, Alex Baltazzi,
Trauzs Şlozer, Pettuta, Leonardo Baba ve Maria Rita Epik'in röportaj yapılan
isimlerden bazıları. Taranç öncelikle İzmirli levantenlerin kendilerine
"Levanten" denmesinden rahatsız olduklarını ve bu yüzden de belgesele "Bazıları
Onlara Levanten Diyor" adını koyduklarını söylüyor- "19. yüzyılda İzmir'e
Avrupa'dan göç edenlerin torunları, kendilerine aşağılayıcı bir ifade olarak
gördükleri levanten denmesini istemiyor. Bu yakıştırmanın onlara Avrupalılar
tarafından aşağılayıcı, küçük görücü yaklaşım olarak 19. yüzyılda söylendiğini
belirtiyorlar. Bugün kendilerini 'Hıristiyan Türk' olarak görüyorlar. Zaten
Osmanlı döneminde onlara hiçbir zaman levanten denmezdi. Soyadlarıyla
anılırlardı. Rahatsız oldukları ikinci sıfat da İzmir'e 'Gavur İzmir'
denilmesi." Taranç, levantenlerin hepsinin bu ülkenin gelişmesi, sanayileşmesi
için çaba gösterdiğini, şimdi bile çok az sayıda kalan levantenin İzmir'in eski
görkemli ekonomisini hayata geçirmeye çalıştığını belirterek, "Belki de bu
yüzden Avrupalılar levantenlere çok sıcak bakmıyor. Sıcak bakmadıklarını da
belgeseli Avrupa'daki festivallere gönderdiğimde geri dönüşlerden anladım. Film
politik olarak onları rahatsız etti. Onlar açısından Türkiye aleyhine olan
şeyler daha gözde. Levantenlerin kendilerini Türk diye adlandırmalarından
rahatsızlar" diyor.
Avrupalı Sevmedi...
İzmirli levantenlerin Avrupalılar tarafından neden sevilmediğini Taranç'tan
biraz daha açmasını istiyoruz. Taranç, "Savaş zamanı, levantenler taraflarını
belirlemişler ve Türkiye'den yana taraf olmuşlar. Görüştüğümüz her levanten
'Bizim ailemiz bu işgali doğru bulmadı' dedi. Hatta Giraud'lar, o zamanki Türk
ordusunun kaput bezi ihtiyacını kendi basma fabrikasından sağlamış. Savaş
sonunda da Fransız hükümeti hesap sormuş, 'Niçin Türklere savaşta kaput bezi
verdiniz?' diye. Levantenlere ait Bornova ve Buca'daki iki köşkün mahseni,
savaşın sonuna kadar birçok Türk'ün saklanma yeri olmuş. Levantenler köşklerinde
Türkleri saklamış. Dağdaki Kuvay-ı Milliye gruplarına silah sevkiyatı yapmışlar.
Bunlar bilindiği için Avrupalılar İzmirli levantenlere soğuk bakıyor. Ama onlar
bu ülke için üretmişler, bu ülke için birşeyler yapmaya çalışmışlar."
Levantenler İzmir'e 200 yıl önce gelmeye başlamışlar. 1200 yılında gelenler de
var. 200 yıl önce gelen aileler genelde İngiliz, Fransız ve Hollandalı. Halı,
incir, üzüm, pamuk ticereti için gelmişler, sonra da sanayiyi geliştirmişler.
Katolik- Protestan evliliği yapmışlar. Son 15 yıldır Türklere de kız alıp
veriyorlar." Levantenlerin İzmir'e katkılarına Örnek olarak ise Taranç şunları
anlatıyor- "İzmir'in üç büyük ilçesi olan Karşıyaka, Bornova ve Buca'yı onlar
kurmuş. Fransızlar Bornova'yı İngilizler de Buca'ya yerleşmiş. Fransızlar
ticaret yaptıkları limana en yakın ve oturmaya en uygun yer diye, Bornova'ya ev
yapmışlar. En önemlisi de İzmir Belediyesi'ni levantenler kuruyor.
Evliyazadelerle birlikte belediye fikrini ortaya atan, kuran ve ilk meclis
üyeleri bu ailelerin mensupları. İlk hava gazı şirketi, ilk elektrik şirketi,
demiryolunu hep onlar kurmuşlar." Taranç, sosyal yaşamlarında Müslüman Türklerle
ilişkilerinin çok iyi olduğunu belirtiyor ve "Levantenler, bayramlarda
Müslümanları hep ziyaret ederlermiş, Müslümanlar da onların Noel ve Paskalya
bayramlarında ziyaret edermiş. Birbirlerine gidip gelme, dostluk arkadaşlık var.
Ama 1980 öncesi dönemde kabuklarına çekilmişler" diyor.
Levantenler belgesele konu oldu...
İzmir'de bir dönemin farklı rengi olan levantenler, 15 araştırmacının uzun
uğraşlar sonunda hazırladığı 85 dakikalık ''Bazıları Onlara Levanten Diyor''
isimli belgeseliyle anlatıldı. Belgesel, altyazı çalışmalarının tamamlanmasının
ardından, yurtdışındaki festivallerde yarışmaya hazırlanıyor.
AA muhabirine açıklama yapan ''Bazıları Onlara Levanten Diyor'' belgeselinin
yönetmeni ve Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (DEÜ-GSF) Sinema
ve Televizyon Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ragıp Taranç, Nisan ayında
tamamlanan belgeselin, bir seminer çalışması sonucu ortaya çıktığını anlattı.
Taranç, İzmir Alman Kültür ve İzmir Fransız Kültür merkezleri, DEÜ-GSF Sinema-TV
Bölümü ve Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin ortaklaşa düzenlediği seminer
çalışmasında ''İzmir'de yaşayan levantenler'' ve ''İzmir'e Almanya'dan geri
dönenler'' temalarının ele alındığını söyledi.
Gavur İzmir Levanten...
Belgeselde bugün İzmir'de sayıları 100-150 civarında olan levantenlerle yapılan
röportajlara yer verildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Taranç, şöyle konuştu:
''Lucien Arkas, Giraud ailesi, Alex Baltazzi, Trauzs Şlozer, Pettuta, Leonardo
Baba, Maria Rita Epik'in aralarında bulunduğu levantenlerle yaptığımız
röportajlardan ortaya çıkan iki ilginç sonuç var. Bunlardan biri, onlar bu
levanten sözcüğünü kabul etmiyorlar. 19. yüzyılda İzmir'e Avrupa'dan göç
edenlerin torunları, kendilerine aşağılayıcı bir ifade olarak gördükleri
levanten denmesini istemiyor. Bu yakıştırmanın onlara Avrupalılar tarafından bir
aşağılayıcı, küçük görücü yaklaşım olarak 19. yüzyılda söylendiğini
belirtiyorlar. Bugün kendilerini artık (Hıristiyan Türk) olarak görüyorlar. Bu
yüzden de filmin adını (Bazıları Onlara Levanten Diyor) koyduk. İkinci sonuç ise
İzmir'e (Gavur İzmir) denilmesini şiddetle reddediyorlar. Gavur'un sözlük
karşılığının dinsiz, ateist olduğunu, kendilerinin ise Hıristiyanlık dinine
mensup olduklarını belirtiyorlar.''
Belgeselde levantenlerin ''İzmir'e olan sevgileri, Türkiye'ye olan bağları ve
kendi kültürel kimlikleriyle, bu şehre ait olma kimliklerini'' irdelediklerini
kaydeden Ragıp Taranç, tarih araştırmacıları Sabri Yetkin ve Bülent Şenocak'ın
da bilgileriyle çalışmaya katkıda bulunduğunu kaydetti. Taranç, belgeselin
sonunda sözlerini kendisinin yazdığı, soprano Aytül Büyüksaraç'ın piyano ve flüt
eşliğinde seslendirdiği bir aryanın yer aldığını bildirdi. ''İzmir Doğu
Akdeniz'in İncisi/ Avrupa'yı ışıltısıyla çağırdı/ Öyle bir kent ki/ Onları
sedefleriyle kapladı'' sözleriyle başlayan aryayı EÜ Devlet Türk Müziği
Konservatuarı öğretim üyesi Doç. Dr. Berrak Taranç düzenledi.
Ragıp Taranç, altyazı çalışmalarını hızla sürdürdükleri belgeselinbu yaz
yapılacak Londra Film Festivali ile Fransa'daki Akdeniz Filmleri Festivali başta
olmak çeşitli festivallerde yarışacağını kaydetti. İzmir ve Türkiye'nin tanıtımı
açısından da olumlu katkılar yapacağına inandıkları belgeselde, Avrupa'dan
İzmir'e göç yolları haritasının da gösterildiğini belirten Taranç, bunun da
tanıtım için yararlı olduğunu düşündüklerini bildirdi.
Kimler Levanten
Tarihi kaynaklara göre, Avrupa kökenli olup bir Doğu limanında yaşayanlara
Avrupalılara ''levanten'' adı verildi. Levantenler, 18. yüzyılın başlarında
Avrupa'nın İtalya, Fransa, Belçika, Avusturya, Hollanda gibi ülkelerinden önce
İzmir'e geldiler. Daha sonra Milas, İstanbul gibi limanlara da gelmeye, ya da
İzmir'den gitmeye başladılar. Levantenler ticaretle özellikle ihracatla uğraştı.
Ege'nin ve Anadolu'nun verimli topraklarında yetişen, üzüm, incir, zeytin ve
zeytinyağı, pamuk yanında bal, meyan kökü, defne, kekik gibi doğal ürünlerini de
İzmir Limanı'ndan gemilerle dünyaya ulaştırdılar. Levantenlerin gelişiyle
ürünlerine pazar ve iyi fiyat bulan yerli üretici de dili ve dini farklı bu
insanları kabullendi. Tarihi kayıtlarda levantenler ve Türkler arasında yaşanmış
toplumsal hiçbir olaya rastlanmıyor.