Gamalı Haç ile Kızılyıldız Arasında




Yapım Tarihi - 2006
Süre - 00:30:00
Bölüm Sayısı - 8
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe, Dijital Betacam

Yönetmen - Neşe Sarısoy Karatay
Yapımcı - Neşe Sarısoy Karatay
Metin Yazarı - Neşe Sarısoy Karatay
Genel Danışman - Zafer Karatay
Danışman - Prof. Dr. Nadir DEVLET, Patrik Von Zur MUHLEN, Rolf KELLER
Yönetmen Yardımcıları - Zaliha Aydın, Gökhan TAYGAN, Ayşe Hilal TUTAR
Görüntü Yönetmeni - Tevfik ÖBER
Kurgu - Murat Işık, Deniz SALMANLI, Rıza Yıldırım, Kartal Uzun
Jenerik - Tufan Bilgen
Jenerik Müziği - Dj Bebek
Seslendiren - Emin BAYKIRKIK
Prodüksiyon Amiri - Engin GELDİKKAYA
Bölgesel Danışman - Rüstem BORLUGA, Nuri RESULOĞLU, Hayrettin GÜLEÇYÜZ, Halim SAYLAK
Şaryo - Muammer KERİMOĞLU
Kamera Asistanı - Murat Aslan, Aytekin Uysal
Resim Kayıt - Mehmet Genç, Ediz Çetinkaya
Dekaratör - İlhan SÖZBİLİR
Dekor - Fariz KAZANCI, Ömer Aktan, Hasan EKEN, Ömer AVCUL
Sanat Yönetmeni - Remzi Uluhan HASDAL
Ulaşım - Mustafa Korkmaz, Hayri PELİNDAĞ



1. Bölüm

TRT İstanbul Televizyonu tarafından hazırlanan "Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız Arasında" adlı belgesel, savaş tarihi belgesellerinde şimdiye kadar izlemediğimiz bir konuyu gündeme getiriyor.

23 Ocak 2006'dan itibaren 8 bölüm halinde TRT-2 ve TRT-1 ekranlarında izleyeceğimiz belgesel, II. Dünya Savaşı'nda Nazi ve Kızılordu arasında kalan Rusya Müslümanları'nın acı dolu yıllarını anlatıyor.

Ödüllü belgesel yönetmeni Neşe Sarısoy Karatay'ın imzasını taşıyan ve danışmanlığını Zafer Karatay'ın yaptığı "Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız Arasında", II. Dünya Savaşı'nda ölen, kaybolan, sürgüne gönderilen Türkler'in hayatlarını gösteriyor. Sovyet Rusya topraklarında yaşayan Türkler'in cephede nasıl kullanıldığını, savaşın ardından neler yaşadıklarını gözler önüne seriyor...

TRT kameraları, II. Dünya Savaşı'nın karanlıkta kalmış köşelerinden bakan Sovyet Doğu halklarının; Kazak, Kazan ve Kırım Tatarı, Kırgız, Türkmen, Kafkas halkları, Karaçaylar ve Malkarlar'ın yüzünü aydınlatıyor!..

Tarihin önemli bir dönemine ışık tutan belgeselde Prof. Nadir Devlet ve Alman araştırmacı-yazar Patrick Von Zur Mühlen'in de görüşlerine yer veriliyor...

23 Ocak 2006'dan itibaren, 8 bölüm halinde TRT-2 ve TRT-1 ekranlarında



2. Bölüm

"GAMALI HAÇ İLE Kızıl Yıldız ARASINDA" BELGESELİ İKİNCİ BÖLÜMÜNDE DE, ŞİMDİYE KADAR HİÇ GÜNDEME GETİRİLMEMİŞ İBRET VERİCİ OLAYLARA YER VERİYOR…

1917 DEVRİMİ; RUSYA'DAKİ MİNARELERİ DEVİRİYOR, Orta ASYALI ÖĞRETMENLERİ TUTUKLUYOR, AYDINLARI ÇALIŞMA KAMPLARINA GÖNDERİYOR...

Belgeselin 2.bölümünün ilk dakikalarında, 1917’den sonra Rusların, Rus olmayanlar üzerindeki hakimiyetinin yeniden ve nasıl kurulduğu anlatılıyor. Bu dönemde yaşanan acı olaylar ekrana getiriliyor. Bir çok tanığın röportajı olaya ışık tutuyor.

Leo Hoffner-Kırım Almanı - Bu çok büyük bir sorundu. Bir yandan Almandık öte yandan Stalin ve Komünist rejim tarafından ezilmiş, göç etmeye zorlanmıştık. Amcam gibi pek çok akrabamız o dönem hapse bile girmişti. Amcam o dönem öleceğini düşünmüş, hapse atıldıktan sonra bir gecede saçları ağarmış, bembeyaz olmuş. Musa Ramazan-Lak-Kuzey Kafkasyalı- Komünist parti ne diyorsa onu yapmaya mecburuz. Ona evet demeye mecburuz. O söylerse intihar edeceksin, intihar etmeye mecburduk.

Gamalı Haç ile Kızılyıldız belgeselinin 2.bölümünün ilerleyen dakikalarında Stalin’in, mutlak hakimiyetine karşı gelebilecek her çeşit muhalefeti despotizmle yok etmesi, 1924 yılından sonra Milli aydınların ve önde gelenlerin büyük bir kısmının öldürülmesi ve sürgün edilmesi gözler önüne seriliyor. Belgeselde yer alan bazı tanıkların röportajları gerçekten ibret verici…

Bu dönemleri yaşamış Kırım Tatarı Nazmiye Yılmaz şöyle anlatıyor; 3 kardeşim vardı. Ondan sonra 1924 senesi bize kulak dediler, babamı Nova Sibirya’ya sürdüler, bizleri Ural Dağı’na sürdüler. Tise’de 3 kardeşim 10 gün içinde öldü. Talat Dağcı-Kırım Tatarı- Mesela ben affedersiniz sünnet oldum, 500 KM yerden geldiler, sünnet yapıp kaçması bir oldu adamın. O da Stalin zamanında Gizli olarak. Çünkü yakaladılar mı çok büyük cezası var. O dahi yasaktı, sünnet dahi yasaktı. Prof. Nadir Devlet-Aydınların bir kısmı 10 ila 20 yıl gibi ağır hapis cezalarına (çalışma kamplarına) mahkum edilmekle kalmayıp, bazıları idam da edildi. Türk ve Müslüman kökenlilerin zaten az olan Aydın sayısı bu uygulamadan büyük darbe yedi. Patrick V.Z.Mühlen-Alman Araştırmacı -Bu farklı etnik gruplara, kendi dillerini konuşma hakkı gibi birtakım haklar verildi, ancak onların kendilerine özgü kültürlerine asla saygı duyulmadı.

Belgeselde ayrıca Müslümanların nüfusu, toplam Sovyet nüfusunun % 11’i olduğuna, Ancak 1927 Aralığında toplanan 15. Komünist Parti Kongresi’nde Müslümanların oranının ancak %1,6 olduğuna dikkat çekiliyor…

SOVYET RUSYA'NIN Türk VE MÜSLÜMAN HALKLARI, II. DÜNYA SAVAŞI'NA NASIL İTİLDİ?.. "GAMALI HAÇ İLE KIZILYILDIZ ARASINDA" GEÇEN ACI DOLU YILLAR NASIL BAŞLADI?..

Belgeselin ikinci bölümünün sonlarında İkinci Dünya Savaşına Tanık olunuyor… 22 Haziran 1941'de SSCB topraklarına giren Alman orduları karşısında hazırlıksız yakalanan Stalin’in, elindeki en büyük kaynak olan insan gücünü eğitimsiz, teçhizatsız ve ilkel silahlarla aceleyle savaş meydanlarına sürmesi, dönem tanıklarının ağzından anlatılıyor.

Mehmet Kengerli-Azeri - Sovyetler’in sistemini herhalde çok şükür yaşamadınız ama okuyup görmüşsünüzdür. Cephede asker iki ateş arasındaydı. Karşıda Alman ateşi, arkada da Rus siyasi teşkilatının silahları. Cephede Türkler’e mermi dağıtmazlardı. Taarruza geçmeden 1-2 saat evvel 10-15 tane mermi verirlerdi.

Almanların savaş makinelerinin üstünlüğü karşısında Kızıl Ordu’nun geri çekilmekten başka bir şey yapamadığı, bu arada milyonlarca Sovyet askerinin savaş meydanlarında çaresizce öldüğüne ya da esir düştüğüne dikkat çekiliyor.oldu.
“Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız Arasında” belgeselini, tüm bu olayları birebir yaşamış Cengiz Dağcı’nın yazdığı 'Korkunç Yıllar' romanından yapılan canlandırmalar, daha da ilgi çekici hale getiriyor.



3. Bölüm

"NAZİ ORDUSUNUN ESİR KAMPLARI’NDA TÜRKLER" ... "ÖLÜMLER ARTTIKÇA, NAZİ ORDUSUNUN MASRAFI DÜŞÜYORDU" ... "UZAKLARDA TAŞ ARAMAK LÜKS, MEZARSIZ YATIYORLAR !" ... "TRT’NİN BELGESEL KAMERALARI, TARİHİN DİLE GETİRİLMEYEN ACILARINA ÇEVRİLİYOR" ...

2. Dünya Savaşı'nda Kızılordu üniformasıyla Nazi askerlerine esir düşen Türk ve Müslüman halkların dramını... Esir kampındaki Mustafa’nın 80 gram ekmeğini altıya bölmesini... O dönemleri yaşamış tanıkların ve Yazar Cengiz Dağcı'nın yürek dağlayan öz yaşamsal öyküsü Korkunç Yıllar'ı...

ve tüm bunları merak edenler TRT'nin tarihe ışık tutan belgeseli, "Gamalı Haç ile Kızılyıldız Arasında"nın 3. bölümünü kaçırmasın. “Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız Arasında” Belgeseli bu akşam TRT-2'de 22.30’da.

Belgesel programın 3. bölümünde, İkinci Dünya Savaşı'nın dönüm noktalarından biri olarak kabul edilen Almanya'nın Rusya'ya saldırısı ve milyonlarca Kızıl ordu askerinin esir edilmesi konu ediliyor. Programda 3,6 milyon Kızıl Ordu askerinden açlık, salgın hastalık, SD birliklerinin cinayetleri ve işkenceleri sonucu 2,6 milyonunun öldüğüne dikkat çekiliyor.

Programın Can Alıcı bölümlerinden biri de Nazi esir kamplarının ve 1940’lı yılların birebir yaratıldığı dramatik sahneler. Esirlerin gerçekten pek de farklı olmayan hasta, aç, bir deri, kemik kalmış hallerini ve Nazilerin acımasız davranışlarını izleyen bazı dönem tanıkları o anları tekrar yaşadıklarını ve ürperdiklerini söylüyor.

SEYİT AHMET Bozkurt-KIRIM
Ölünün üzerinden atlayıp geçiyoruz orda .kimisi ölmüş,kimisi yatıyor yerde. Böyle yapıyor ama kalkamıyor onu da almanlar ölüyle beraber Arabaya atıyorlar götürüyorlar,çukura gömüyorlar.
HAMİT Özbek-Çeçen
Trene bindirip bizi Dachau Dead kampına 6 milyon kişinin öldüğü kampa götürdüler. Orada dead kampında kokudan ölenler,birbirini yiyorlar hayvanlar gibi. Ayaklarım yürüyemez hale geldi. Yürüyemeyenleri ölülerin arasına atıyorlar.

ROLPH KELLER-Alman Araştırmacı
GESTAPO sürekli kamplarda aramalar yaparak, kendilerine göre gereksiz ve istenmeyen insanları ayıklıyordu. İstenmeyen bu insanlar da Yahudiler ve Bolşeviklerdi. Bu insanları esir kamplarından alıp, toplama kamplarında bir araya getirerek kurşuna diziyorlardı. Burada da öldürülenlerin sayısı çok fazlaydı. 10 binlerce insan öldürüldü.
ALİM ALMAT-Kazak- Alman adamı yakalıyor,yat diyor, yatıyor. 75 kırbaç vuruyor ondan sonra adam mosmor olup kalıyor. Üstüne bir kova soğuk su döküyor. Silkeleniyor köpek gibi,ölüyor kalıyor on dakikada. Günde arabayla 100 kişi-50 kişi taşıyıp,götürüp,çukura atıp gömüyorduk.
-Siz gömüyordunuz?



4. Bölüm

"ESİR KAMPLARINDA Umut TÜKENİNCE TEK Kurtuluş ÖLMEKTİ” ... “NAZİLER'İN ÖLÜM LİSTESİNDE TÜRKLER'İN DE ADI VARDI” ...“NAZİ REJİMİNİN KATLETTİĞİ Türk VE MÜSLÜMAN HALKLARIN ACISI, “GAMALI HAÇ İLE KIZILYILDIZ ARASINDA” ADLI BELGESELİN 4.BÖLÜM'ÜNDE DİLE GELİYOR.”

13 şubat 2006-TRT-2-22.30
aynı gece saat 01.25 ve Salı sabahı 07.20'de.

Belgeselin bu akşamki bölümünde dünyanın yıllardır bilmediği, korkunç bir gerçeği Auschwitz'de Türklerin de acımasızca öldürüldüğünü öğreneceğiz...

"Türkistan'lı Mansur Atabek'in, 1943'de Himmler'in iskelet koleksiyonuna konmak için öldürülen 115 hemşehrisi arasında olduğunu anlatan dakikalar insanın tüylerini diken diken ediyor."

"Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız Arasında" adlı belgeselin 4.bölümünde Nazi rejiminin yüz binlerce Sovyet esirini katletmesi, açlık, salgın hastalıklar ve Alman askerlerinin saldırgan tutumları yüzünden 5.734.528 esirden,

3,3 milyonunun ölmesi konu ediliyor. Onların, Yeşil renkli suyu çorba; taşlı-samanlı hamuru ekmek diye yemek zorunda kaldıkları esir kamplarındaki yaşantısı dramatik sahnelerle ekrana yansıyor. Tüm bu çektiklerine rağmen, esirlerin vatanlarına olan aşklarını dile getirdikleri bölümler yürekleri burkuyor…

Tüm bunlar ve dönemle ilgili merak ettikleriniz bu akşam 22.30'da TRT-2'de “Gamalı Haç İle Kızılyıldız Arasında” adlı belgeselde.

Belgeselin tekrarı aynı gece saat 01.25 ve Salı sabahı 07.20'de



5. Bölüm

"HİTLER'İN ESİRLER ORDUSU, STALİN'İN Kızıl ORDU'Suna KARŞI" ... "İKİ CEPHEDE SAVAŞMAK, İKİ DÜŞMANA ESİR OLMAK!" ...

Almanların amacı Kafkasya ve Orta Asya petrol kaynaklarını, madenlerini kendi çıkarı için kullanmaktı.....
Sovyet üniformasıyla esir düşen Müslümanlar, şimdi Alman tarafında savaşmaya zorlanıyordu.....

II. Dünya Savaşı'na girmeyen genç Türkiye Cumhuriyeti, şimdiye kadar hem Sovyetler, hem de Naziler tarafından aldatılan ve korkunç şekillerde katledilen Türkleri kurtarmak için elçilerini Kırım'a yollamıştı.....

Tüm bu gerçekler, ve II. Dünya Savaşı'nın kanlı sayfaları arasında yitip giden hayatlar "Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında" belgeselinin bu akşamki bölümünde ortaya çıkıyor. O dönemin kostüm, dekor ve mekanının birebir hazırlanmasıyla oluşturulan sahneler ve bu olayları birebir yaşamış Cengiz Dağcı'nın 'Korkunç Yıllar' adlı romanından yapılan canlandırmalar belgeseli daha da ilgi çekici hale getiriyor. Belgeselin beşinci bölümü 20 Şubat Pazartesi günü saat 22.30'da TRT-2'de sizlerle.....

AŞİR MELEK-KIRIM TATARI
-Sizin anlayacağınız ben size şunu söyleyeyim. Biz kaldık iki taşın arasında. Ne komünizm bize bir şey yaptı ne faşizm. Şimdi hangisine hizmet edeceğiz. Affedersin yukarı tükürsen bıyık,aşağı tükürsen sakal veyahut kabahat bizde.

ROLPH KELLER-ALMAN ARAŞTIRMACI
Sovyetler Birliği'nde bulunan pek çok farklı millet Sovyet yönetiminden zarar görmüş, çoğu yerinden yurdundan edilmişti... Bu da Almanlarla ortak olan bir yönleriydi. Dolayısıyla Almanlarla işbirliğini kabul ettiler. Aslında çoğu, Nazilerin prensiplerini benimsememişlerdi. Onlar sadece, savaştan sonra özgür ve bağımsız bir ülkeye dönmeyi umuyorlardı.
SÜLEYMAN TEKİNER-AZERİ
-Peki bu birliklerin içindekiler gerçekten gönüllü müydü?
-Yok canım, ne münasebet. Kimisi açlıktan, kimisi başka çare yok
-Yani zorla?
-Ölmemek için. Zorla denmez ama çünkü öyle bir şart var, şartlar öyleydi ki zorlamaya lüzum yoktu. Herkes bir lokma ekmek alabilmek için oraya giriyorlardı.

Dr. PATRİK VON ZUR MÜHLEN-ALMAN ARAŞTIRMACI
Esir kampındaki pek çok esir de oluşturulan bu taburlarda yer almak için gönüllü olarak başvurdular. Onları bu askeri birliklerde yer almaya iten en önemli nedenlerden biri de, esir kamplarındaki o ağır yaşam şartlarıydı. Oralarda açlık, hastalık ve soğuk hava şartlarıyla mücadele ediyorlardı. Yüz binlerce esir beslenme yetersizliğinden, soğuktan ve tifo gibi hastalıklardan dolayı hayatını kaybetti.
HABİBULLAH Arslan-KIRIM
Fakat bu sefer doğrudan doğruya Alman elbisesi giydirdiler. Gönüllü de değildik, nasıl gönüllü olalım? Ne için çarpıştığımızı da bilmiyorduk.



6. Bölüm

"İKİ ORDU, İKİ SEMBOL, İKİ DİKTATÖR VE İKİ ÖLÜM ARASINDA KALAN RUSYA MÜSLÜMANLARININ TRAJİK ÖYKÜSÜ"

"Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız Arasında" adlı belgeselin ilk dakikalarında işgal altındaki halkların Almanlara yakınlık göstermesinin nedeninin, Stalin'in baskıcı rejimi ve Bolşevizm'den kurtulma arzusu olduğuna dikkat çekiliyor. Belgeselin ilerleyen kısımlarında bu sefer de Nazilerin canavarca uygulamalarının, bu çaresiz insanları yok ettiğine Tanık olunuyor. Belgeselde ayrıca "Almanların bu halkları ve hayatta kalabilmiş esirleri şimdi de Ruslara karşı savaşmaya zorladığı" anlatılıyor.

"RUSYA MÜSLÜMANLARI STALİN, HİTLER ve BİR DE MÜTTEFİK KUVVETLER ARASINDA UFALANIYORDU"

Bu zavallı halkların savaşın sonunda bir darbe de müttefiklerden yediğini, yüz binlerce savaş esirinin İngilizler ve Amerikalılar tarafından Kızıl Ordu'ya teslim edildiğini, çoğunun sınırı geçer geçmez öldürüldüğünü ve çok azının da asla sağ dönemeyecekleri Sibirya'ya sürüldüğünü; tarihin yok saydığı günleri araştıran "Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız" belgeseli ile öğreneceğiz.

İki ordu, iki sembol, iki diktatör ve iki ölüm arasında kalan Rusya Müslümanlarının trajik öyküsü 27 Şubat 2006 Pazartesi günü 6. bölümüyle saat 22.30'da TRT-2'de.

"BİR OĞUL ALMAN, DİĞERİ SOVYET ASKERİ Olmuş"
KORKUNÇ YILLAR-Romanı -Cengiz Dağcı
"Bugün, bir oğlun, sırtında Alman üniforması, göğsünde gamalı haç. Öteki dağlarda, kalpağında kızıl Yıldız tepeden tırnağa milletinin kanına bulanmış Bolşeviklerle beraber... Babam, daha çok kimi düşünüyor, kime acıyor? Bana mı, Bekir'e mi, yoksa kendine mi? Bilmiyorum...



7. Bölüm

"İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI BATILILAR İÇİN BİTMİŞTİ, ANCAK SOVYET CEPHESİNDE FELAKET DEVAM EDİYORDU. MİLYONLARCA SOVYET TÜRKÜ ÇOLUK ÇOCUK DEMEDEN VATANLARINDAN SÜRÜLÜYOR, YA DA ÖLDÜRÜLÜYORDU. "

"Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız Belgeseli” 7. Bölümünde, İkinci Dünya Savaşının sonrasında yaşanan acı yılları ekrana getiriyor. İnsanlığın gördüğü en büyük felaket olan, İkinci Dünya Savaşının ardında 50 milyonu aşkın ölü, milyonlarca sakat, yoksul, evsiz ve vatansız perişan insan bıraktığı ve bu savaşta milyonlarca insanın kamplarda, akıl almaz işkenceler altında Can verdiği anlatılıyor.

Ancak felaket Sovyet cephesinde devam edecekti.

Belgeselin bu bölümünde milyonlarca insanın, kadının ve çocuğun vatanlarından nasıl sürüldüğü ya da öldürüldüğü gözler önüne seriliyor. Karaçaylar’ın, Malkarlar’ın, Kırım Tatarları’nın, Kalmuklar’ın, Ahıska Türkleri’nin ve Çeçen-İnguşların adeta bir soykırıma dönüşen bu sürgünler sırasında nüfuslarının yarısından fazlasını kaybettiğinin anlatıldığı anlarda yürekler burkuluyor. Bu korkunç yılları yaşamış insanların röportajlarına da yer verilen belgeselde, bu çaresiz ve mağdur kavimlerin "Gamalı Haç ile Kızılyıldız Arasında" kalmanın bedelini çok ağır ödediğine dikkat çekiliyor. Ayrıca bu bölümde Batıya kaçmayı başaran binlerce kişinin yine Batılılar tarafından nasıl Sovyetlere teslim edildiğine ve sınırı geçer geçmez çoluk çocuk demeden nasıl öldürüldüğüne Tanık olacağız..

18 MAYIS 1944 KIRIM TATARLARININ SÜRGÜNÜ SIRASINDA YAŞANANLAR

ŞERİFE ÖMER -KIRIM TATARI- Sürgün sırasında 7 yaşlarında.
" -Başta babacığım öldü. Babam beni pek severdi, alıp gittiler babamı. Babamı gördüm. Sonra halalarım öldü. Onları da alıp gittiler. Çocukları öldü. Onları da alıp gittiler. En sonunda anam öldü. Anam ölünce korktum onu da alıp, giderler diye. Ölmüş anamı, üç gün boyunca kucaklayıp yattım. Sabah çıkıp kapının önüne oturuyordum. Kim gelip sorsa "Anam uyuyor girmeyin eve” derdim. Üçüncü gün kokusu çıkmaya başladı. Beni kaldırıp attılar kapının önüne bir de girip baksalar, anam ölmüş, şişmiş…."

HASAN KAYASLI-KIRIM TATARI
"Babamın iç çamaşırlarını soyuyorlar, babamı dövüyorlar. O gece kız kardeşimi de alıyorlar. Ahır var oraya. On yedi kişi tecavüz ediyor sabaha kadar, İnanır mısınız? Sonra çekip gidiyorlar. (Ağlıyor) Böyle oldu, kız kardeşim kahrından intihar ediyor ertesi gün…"

Tarihin eksik kalmış sayfalarını tamamlamak isteyenler "Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında" belgeselini mutlaka izlesin.
7.Bölüm 6 Mart Pazartesi günü, saat 22.30’da TRT-2‘de .



8. Bölüm

"İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI BATILILAR İÇİN BİTMİŞTİ, ANCAK SOVYET CEPHESİNDE FELAKET DEVAM EDİYORDU. MİLYONLARCA SOVYET TÜRKÜ ÇOLUK ÇOCUK DEMEDEN VATANLARINDAN SÜRÜLÜYOR, YA DA ÖLDÜRÜLÜYORDU. "

GAMALI HAÇ İLE KIZILYILDIZ ARASINDA" BELGESELİ BU AKŞAM BİR VATANA SAHİP OLMANIN ÖNEMİNİ ANLATAN MUHTEŞEM VE ÇOK ETKİLEYİCİ BİR FİNALLE, EKRANLARA İZ BIRAKARAK VEDA EDİYOR.

"Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız” belgeselinin son bölümünde, yurtlarından ayrı bırakılmış binlerce kişinin uzak ülkelerde, yabancı topraklarda kimsesiz gömüldüğüne dikkat çekiliyor. Hayatta kalanların ise yıllarca vatan ve aile özlemi çektikleri, o korkunç yılları her gece tekrar tekrar yaşadıkları, ancak uğruna bir ömür adadıkları vatanlarına halen dönemedikleri anlatılıyor.

Bu gün o günleri yaşamış son birkaç kişinin, 60 yıldan fazla zamandır vatanlarının kokusunu, toprağını özlediği ve zorla dahil edildikleri bu savaş sırasında “Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız” arasında kaybettikleri hayatlarını aradığı dile getiriliyor.

Belgeselin finalinde ise seyircilere şu soru soruluyor. Vatan uğrunda bir ömür verilmeli mi?...

Hayatları bir asra yaklaşan bu insanların cevaplarını merak edenler bu akşam 22.30’da TRT-2’de yayınlanacak olan “Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız” belgeselinin final bölümünü dikkatle izlesin. Son bölümde herkes için çıkaracak dersler var…



Nazi kamplarındaki Türkler

"Gamalı Haçla Kızıl Yıldız arasında" adlı belgeselde 2. Dünya Savaşı'nda Almanlar'a esir düşen Türklerin hikayesi anlatılıyor.

NBA'de oynayan basketbolcü Mehmet Okur'un anneannesi Fatma Baştimur'dan tarih profesörü İlber Ortaylı'nın annesi Şefika Ortaylı'ya, Dr. Mehmet Kengerli'den Ethem Feyzul'a pek çok Türk'ün kaderi Nazi kamplarında kesişti.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında SSCB topraklarından sürgüne gönderilen yüz binlerce Türk'ten sadece birkaçının öyküsü "Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız Arasında" adlı bir belgeselle gün ışığına çıkıyor.






B A S I N D A B E L G E S E L



Nazi kamplarındaki Türkler

23 Ocak'ta TRT-2'de yayınlanacak belgesel Nazilerin Sovyetler Birliği'ni istila etmesi ve o topraklarda yaşayan Türklerin sürgün yolculuklarıyla başlıyor. Sürgünlerin çoğu doğdukları topraklara dönmemiş Fatma Baştimur, Ruslar'a yakalanmamak için İtalya'ya kadar Süren yolculuğunu anlatıyor. Şefika Ortaylı oğlu İlber'in doğduğu kampı daha sonra ziyaret etmiş. Ethem Feyzul ise Alman birlikleri arasına yerleştirilen Türkler'den bahsediyor.

Fatma Baştimur 15 yaşındayken Almanlar'a esir düşmüş, çırılçıplak vagona bindirilen 300 kişinin arasında, bilmediği yere doğru sürgüne gitmiş. Bir çukurda üç ay yaşayan Şefika Ortaylı doğduğu topraklara ancak 36 yıl sonra bir gezi vesilesiyle dönebilmiş. Savaşta kaybettiği ayağının yerine taktığı tahtadan ayakla yürüyebilen Tataristan doğumlu Ethem Feyzul ise vagonlarda istif edilen insanları hatırlıyor. Onlar İkinci Dünya Savaşı yıllarında SSCB topraklarından sürgüne gönderilen yüzbinlerce Türk'den birkaçı yalnızca. Nazi istilasından paylarını alıp doğdukları topraklara dönemeyip, hayatları gamalı haç ile kızılyıldız arasına sıkışmış ve tarihin çok az bilinen sayfalarının tanıkları.

TRT-2'de 23 Ocak'ta başlayacak belgesel, "Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında" İkinci Dünya Savaşı'nda Almanlar'a esir düşen Türkler'in hikayesini anlatıyor. Belgesel, Alman yazar Patrick Von Zur Mühlen'in aynı adlı kitabı ve Kızılordu'da teğmen rütbesiyle savaşıp, önce Polonya'ya ardından da İngiltere'ye giden Kırımlı Türk yazar Cengiz Dağcı'nın kitaplarından yola çıkılarak hazırlanmış. Yönetmen Neşe Sarısoy Karatay'ın 2004 yılında başladığı uzun görüşmeler, yüzlerce tanığın ifadeleriyle de şekillenen yapıt, yalnızca Sovyet topraklarında yaşayan Türklerin trajik hikayelerini anlattığı gibi, İkinci Dünya Savaşı'nın çok az bilinen yönlerine de ışık tutuyor.

Gamalı Haç ile Kızılyıldız'ın hikayesi 1994 yılında belgeselin danışmanlığını da yapan Zafer Karatay'ın bir arkadaşıyla Mavi Yayınları'nı kurması ve ilk kitap olarak da Alman yazar Zur Mühlen'in kitabını yayınlamasıylabaşlıyor. KendisiKırım Türk'ü olan Zafer Karatay SSCB'nin dağıldığı 1990'lı yıllara kadar Muhlen'in kitabından belgesel yapma olanağı bulamamış, SSCB'nin dağılması, olayları yaşayanların üzerlerinden korkularını atmasıyla hazırlıklara girişilmiş ve daha önce Osmanlı Devleti'nin Doğuşu belgeseliyle 2000 yılında Sedat Simavi Ödülü'nü alan Neşe Karatay'ın yönetiminde proje hayata geçmiş. "Bizim için beş dakika gibi görünen şey onlar için hayatlarının en büyük trajedisi" diyor Karatay belgesel için. Kuzey Kafkasya'dan ABD'ye, Almanya'ya kadar belgesel için gittikleri her yerde aynı trajedinin izlerini görmüşler. Biri Karaçay'da (Nalçık özel bölgesinin başkenti) diğeri ABD'de yaşayan ve birbirlerini 60 yıldır görmeyen akrabaların bir araya geldiği an, tarihçi İlber Ortaylı'nın doğduğu kampın yanındaki otel, ABD Başkanı Bill Clinton'a danışmanlık da yapan Orhan Sadıkhan'ın anlattıkları hepsi de o trajedinin parçaları. Bugün New York'un sayılı zenginlerinden olan Sadıkhan'ın, "patatesten yaptığı mühürle Alman kamplarından Türkleri nasıl çıkarttığını, Fatih'te bir Kırım Türk'ünün kahveden Alman kamplarında kalan esir Türkler'e 'bunlar akrabamız" diyerek sahte mektuplar gönderdiklerini" anlatıyor Karatay. Basketbolcu Mehmet Okur'un annesi Fatma Baştimur'un Kırım'dan İtalya'ya devam eden uzun yolculuğu, Türkistan ordusunda Ruslar'a karşı savaşan eski Kızılordu askerleri, 3 bin kilometre yol teptikten sonra 50 metre uzağındaki babasına ulaşamayan Nafi Yahyaev'in hikayesi de dahil bütün bu hikayelerin özü hayatları iki sembol arasına sıkışmış insanların trajedisi.

Nuh Köklü
http://www.sabah.com.tr/2005/12/19/cp/gnc101-20051218-102.html



Hitler ve Stalin arasında kalan tarih

Bilinen tarih, Türkiye'nin İkinci Dünya Savaşı'na girmediğini söylüyor ama gerçek hiç de öyle değil. Rusya topraklarında yaşayan Müslüman Türkler önce Kızıl Ordu saflarında, sonra da Nazi bayrağı altında savaşmış... Bu yazılmamış tarih, 23 Ocak'ta TRT 2'de yayınlanacak "Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında" adlı belgeselde gün ışığına çıkacak

2. Dünya Savaşı, sınırlarımızdan uzakta gelişen bir felaketti. Türkiye, özellikle İsmet İnönü'nün başarılı diplomatik manevraları sayesinde bu savaşın dışında kalmayı başardı. Bu, tarih kitaplarında anlatılanlar. Oysa pek çok Türk, "bilfiil" savaşın içindeydi. Hatta öyle ki önce Rus saflarında kızıl bayrak altında Almanlar'la göğüs göğüse çarpıştılar. Sonra esir düştüler. Nazi kamplarında "devşirildikten" sonra bu kez de gamalı haçın gölgesinde Ruslar'a mermi sıktılar.

TRT İstanbul Televizyonu tarafından hazırlanan "Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız Arasında" adlı belgesel, savaş tarihi belgesellerinde şimdiye kadar izlemediğimiz bu ilginç konuyu gündeme getiriyor. 23 Ocak Pazartesi gününden itibaren 8 bölüm halinde TRT-2 ekranlarında izleyeceğimiz belgesel, 2. Dünya Savaşı'nda Nazi ve Kızıl Ordu arasında kalan Rusya Müslümanları'nın acı dolu yıllarını anlatıyor.

Ödüllü belgesel yönetmeni Neşe Sarısoy Karatay'ın imzasını taşıyan ve danışmanlığını Zafer Karatay'ın yaptığı "Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında", 2. Dünya Savaşı'nda ölen, kaybolan, sürgüne gönderilen Türkler'in hayatlarını gösteriyor. TRT kameraları, 2. Dünya Savaşı'nın karanlıkta kalmış köşelerinden bakan Sovyet Doğu halklarının; Kazak, Kazan ve Kırım Tatarı, Kırgız, Türkmen, Kafkas halkları, Karaçaylar ve Malkarlar'ın yüzünü aydınlatıyor. Belgeselde Prof. Nadir Devlet ve Alman araştırmacı-yazar Patrick Von Zur Mühlen'in de görüşlerine yer veriliyor.

İnsanüstü çalışma
Beleselde, Türkiye, Kırım, Türkmenistan, Kırgızistan, Almanya, Azerbaycan, Avusturya, italya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleştirilen çekimlerde dramatik unsurlar ve canlandırmalar da kullanıldı. Hoş sürprizlerden biri de savaş nedeniyle ayrı düşen Dadali kardeşlerin belgesel çekimlerinde birbirine kavuşmasıydı. Muhammed (80) ve Ahmet Dadali (68) kardeşler, tam 60 yıl sonra belgeselin çekimlerinde buluştu. Savaşta Nazi ordularına esir düşen Kazak Alim Almat'ın gördüğü zulmü anlatmasıyla başlayan belgeselde, Kırımlı yazar Cengiz Dağcı'nın "Korkunç Yıllar" ve "Yurdunu Kaybeden Adam" adlı eserlerinden sahnelerle zenginleştirilmiş öyküsü de yer alıyor. Öyküde roman karakteri Sadık Turan'ın yaşamı canlandırılıyor. Turan'ın ilkokuldan atılmasıyla başlayan süreçte ailesi ve Kırım halkının Stalin yönetiminin ekonomik ve sosyal baskısı altında kıvranması, Kızıl Ordu saflarında askere ve savaşa katılması, Nazi ordusuna esir düşmesi, Alman üniformasıyla Doğu Lejyonları'nda savaşa zorlanması, Roma'da Süren kaçak hayatı ve Uruguay'da Orman işçiliği sırasında biten ömrü dramatik belgesel biçimiyle seyirciye sunuluyor.

22.01.2006
Haber- Yüksel AYTUĞ
http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=gulumse_detay&hkat=1&hid=8172



Gamalı Haç ile Kızılyıldız Arasında
İKİ SEMBOL ARASINDA KAYBOLAN HAYATLAR…

TRT’DE EKİM AYINDA 7 BÖLÜM HALİNDE YAYINLANMASI PLANLANAN BELGESEL, Türk TARİHİNDE GÖLGEDE KALMIŞ BİLİNMEYEN DRAMI GÜNDEME GETİRİYOR- “GAMALI HAÇ İLE KIZILYILDIZ ARASINDA”…

TRT'NİN YENİ BELGESELİ "GAMALI HAÇ İLE KIZILYILDIZ ARASINDA"; KAMERALARI II. DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA NAZİ VE KIZILORDU ARASINDA KALAN TÜRKLERİN YAŞADIĞI ACILARA ÇEVİRİYOR.

Son yıllarda evlerimize giren uydu ve kablolu yayınlardaki Türkçe çevirili belgesel kanalları sayesinde ekranlarımızdaki belgesel programları daha bir dikkatle izler olduk. Günlük hayatta kullanılan eşyalardan tutun da içinde canlı olan her şeyin belgeselini görmeye başladık. Kimi zaman vakit geçirmek ve ilgi duyulan konuda fikir almak için izlenen belgesel programları, şimdilerde insanların birbirine hatırlatarak mutlaka izlemesini tavsiye ettiği televizyon programları.

Unutulmayacak bir belgesel daha izleyicilerler buluşacak. . Hem de Türkiye’nin televizyonu TRT’de… Hem de ödüllü belgesel yönetmenleri Neşe Sarısoy Karatay ve Zafer Karatay’ın elinde titiz araştırmalarla ortaya çıkmış bir belgesel bu...

İkinci Dünya Savaşı sırasında Rusya’da yaşayan Türk ve Müslüman halkların iki ateş arasında kaldığı dönemi ele alan belgesel, adıyla bile farkını ortaya koyuyor- “Gamalı Haç ile Kızılyıldız Arasında”.

Çekimlerine 2004’ün Haziran ayında başlanan belgeselin hazırlık ve düşünce tasarım aşaması 1980 yılına kadar uzanıyor. “Gamalı Haç ile Kızılyıldız Arasında”; Alman yazar Patrick von zur Mühlen’in belgesel ile aynı adı taşıyan kitabının Türkçe’ye çevrilmesi sırasında, kitapta anlatılan dramların televizyonda anlatılmasına karar veren TRT İstanbul Televizyonu Müdürü ve Kırım Tatar Milli Meclisi’nin Türkiye Temsilcisi Zafer Karatay’ın bugüne kadar vazgeçmediği hayali olmuş.

Çekim ve röportajların tamamlandığı 1,5 yılın içindeki 150 saatlik çekim maratonunda, 100’den fazla savaş tanığının anlatımına yer verilen belgeselin, kendisini kulvarındaki savaş tarihi belgesellerinden ayıran Can Alıcı noktası ise dünya tarihinin karanlıkta kalan satır aralarına ışık tutması…
Hepimiz İkinci Dünya Savaşının Almanlar, Ruslar, İngilizler Fransızlar, Japonlar, Amerikalılar ve çeşitli Avrupa ve Asya ülkeleri arasında geçtiğini biliriz. Ama yüzbinlerce müslümanın, Türk’ün bu savaşta öldüğünü, acı çektiğini, etkilendiğini maalesef bilmeyiz. Neşe ve Zafer Karatay gerçekten zor, hassas insanlık tarihi, Türk tarihi içinde çok önemli ama ciddi olarak Türk Dünyasının gündemine hiç gelmemiş bir konuyu ele almışlar. Nazi Almanyası’nın sembolü “Gamalı Haç” ve Sovyet Rusya’nın “Kızılyıldız”ı arasında kalan Rusya müslümanları Kazak, Kırım Tatarı, Kazan Tatarı, Kırgız, Türkmen, Kafkas halkları, Karaçaylar Malkarların savaşta yaşadığı acı dolu yıllar gündeme getiriliyor. Belgeselde, Sovyetler Birliği sınırları içindeki yaşayan Türkler'in, İkinci Dünya Savaşı sırasında Adolf Hitler'in Nazi ordusuna tutsak düşmesini, esir kamplarındaki korkunç yıllarını ve Alman üniforması giydirilerek yeniden Joseph Stalin'in Kızılordu'Suna karşı nasıl kullanıldığı, Nazilerin işgal ettiği bölgelerden 14-15 yaşlarındaki gencecik insanların “Ostarbeiter” olarak çalıştırılmalarını anlatılıyor.

Olayları yaşayanların anlattıkları, Patrik Von Zur Mühlen, Prof.Dr.Nadir Devlet, Rolf Keller uzmanların yorumlarına Yönetmen ve Metin yazarı Neşe Sarısoy Karatay, Kırım Tatarı olan yazar Cengiz Dağcı'nın "Korkunç Yıllar" ve "Yurdunu Kaybeden Adam" romanlarından sahnelerle zenginleştirerek muhteşem bir belgesel ortaya çıkarmış. Her saniyesi her karesinde büyük bir emek, titiz bir çalışma var...

Belgeselin Almanya çekimlerinde Nuri Resuloğlu ve Hayrettin Güleçyüz, Amerika çekimlerine Rüstem Borluca ve Kırım Türkleri Amerikan Birliği’nin, Çatalca’daki çekimlerde Zafer Otçu’nun katkılarını da unutmamak gerekir.

Çok sınırlı bir bütçe ile, Çatalca’da İzzettin Köyü ve Sazlıbosna köylerinde, Riva, Belgrad ormanlarında yapılan canlandırma sahnelerini izlerken bir anda o günlerde hissedebiliyorsunuz kendinizi. Eminiz ki seyrederken zaman zaman göz yaşlarınızı tutamayacaksınız, kâh Hitler’e, kâh Stalin’e büyük öfke duyacaksınız... İnsanların, kimisi şimdi aramızda yaşayan insanların yaşadıklarını bir solukta izleyeceksiniz...
.
Emre KULCANAY, 06.09.2005




Kaynak
Belgeselin Resmi Web Sitesi
gamalihac-kizilyildiz.com/gamalihac-kizilyildiz/belgesel.htm






Eser Adı- GAMALI HAÇ İLE Kızıl Yıldız ARASINDA TÜRKLER
Yazar- Neşe Sarısoy Karatay
Araştırma İnceleme, Tarih
Kapak Tasarım- Okan AKYÜREK
Cilt Bilgisi- Ciltsiz, Karton Kapak
Kağıt Bilgisi- Kitap Kağıdı
Basım Tarihi- Nisan 2011
Sayfa Sayısı- 450
Kitap Boyutları- 14x21
Barkod- 9789758759965
Çıkış Tarihi- 22.04.2011

Dünya Tarihi kitaplarında onlara yer verilmedi…
İki ordu, iki sembol ve iki diktatör arasında Can verdiler….
Cevdet, Osman, Mustafa . Kimse onların hayat öyküsünü filme almadı.
Nazi rejimini anlatan yüzlerce filmde figüran bile olamadılar…. İşte Batılı tarihçilerin yok saydığı milyonlarca Müslüman’ın trajik hayat hikayesine bu kitapta Tanık olacaksınız.
İkinci Dünya Savaşı’nın acı bilançosu Hitler’in 17, Stalin’in ise 25 milyon insanın ölümünden sorumlu olduğunu gösterir. Tarih kitaplarında yer almasa da, Sovyetler Birliği’ndeki milyonlarca Türk ve Müslüman da bu savaşta acı çekti, yüz binlercesi sürüldü, yüz binlercesi öldü ve yüz binlercesi vatansız kaldı. İşte elinizdeki bu kitap, dünya tarihinin Alman Nazi ve Sovyet Kızılordu cephesi arasında unuttuğu; Azeri, Kazak, Kırım ve Kazan Tatarlarının, Çeçenler ve Kafkas Halklarının, Özbek, Türkmen, Ahıska Türkleri, Karaçay ve Kırgızların acı öykülerini dile getiriyor.
Ekim devrimi, kendi çocuklarını yemeye başladığında, onların da korkunç günleri başladı. Allah’tan başka kimseleri kalmayan bu insanlar, 1917 İhtilalinin minareleri devirdiğine, Müslüman aydınların tutuklanıp, çalışma kamplarına gönderildiğine ve hatta öldürüldüklerine Tanık oldu. Almanlara esir düştüler. Nazi esir kamplarında işkenceler, açlık ve salgın hastalık sonucu acı içinde Can verdiler. Milyonlarca Müslüman isimsiz toplu mezarlara gömüldü, başlarına haçlar dikildi. Irkçı Naziler için, Türkler düşük değerli Asyalıydı. Auschwitz’de onların da öldüğünü, Himmler’in iskelet koleksiyonu listesinde Türklerin de olduğunu hiçbir tarih kitabı yazmadı. Ölmekle lejyon askeri olmak arasında kaldılar. Bir oğul Alman, diğeri Sovyet askeri oldu. Kendi halklarını korumaktan başka amaçları yoktu. Savaştan sonra vatanlarına geri dönenleri idamlar ve sürgünler bekliyordu. Kızılordu’ya hizmetin ödülü ise yüz binlerin sürgünü ile sonuçlandı! Savaşta hiçbir suçu olmayan Kafkas Halkları ve Kırım Tatarları, adeta soykırıma dönüşen bu zorunlu sürgünde nüfuslarının yarısını kaybetti. Analar çocuğunu, bebeler anasını kaybetti. Bu kitap, bu halkların dramını tarihçilerin hatırlaması ve araştırması için bir kaynak olarak hazırlandı. “Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında” ki savaşta çaresiz, vatansız ve geleceksiz kalmış, insanların geçmişe gömülmüş karanlık hayat hikayelerine ışık tutmaya çalıştı.