Yapım Tarihi - 2011
Süre - 00:59:00
Format - Belgesel, Renkli, Türkçe
Yönetmen - Zafer Karatay
Yapımcı - Neşe Sarısoy Karatay
Metin Yazarı - Dr. İsa KOCAKAPLAN, Zafer Karatay
Kameraman - Zafer Sevener, Ferhat PARLAK
Kurgu - Cantekin Cantez, Kartal Uzun
Yönetmen Yardımcısı - Zeliha Aydın
Cengiz Dağcı ilk ve son defa bir profesyonel TV Kamerasına kendisi ile ilgili
bilinmeyenleri, merak edenleri anlattı....
www.trt.net.tr adresinden internetten de izleyebilirsiniz....
TRT HABER
10 Nisan 2011 Pazar
Saat 22:30
Süre 59 Dakika
Cengiz DAĞCI BELGESELİ
Cengiz DAĞCI belgeselinde, ölümün kıyılarında gezindiği mucizevi hayat
hikayesini ve eserlerini, Dünya Televizyonlarında İLK ve SON defa kendisi
anlatıyor….
Belgesel 10 Nisan 2011 Pazar günü saat 22:30’da TRT HABER Kanalında
izleyicisiyle buluşuyor.
Kırım’ın ebedi ve edebi sesi Cengiz DAĞCI’nın hayat hikayesi…
İkinci Dünya Savaşı’nda her iki cephede bulunmuş, bu savaşı en çarpıcı olarak
anlatan tek Türk yazar…
Bolşeviklerin iktidara yürüdüğü karışıklıklar içindeki bir ülkede, Sovyetler
Birliği’nin sancılı yıllarında Kırım’da doğdu.Stalin’in baskılarını, zulümlerini
yaşadı, tanıklık etti. Derin izler bıraktı o yıllar…
İkinci Dünya savaşında tank teğmeni olarak Kızıl Ordu’da Almanlara karşı
savaştı…
1941 yılında Almanlara esir düştü, Yahudiler ve diğer Sovyet esirlerle kaldığı
Nazi esir kamplarında geçirdiği açlık, ölüm dolu zor yıllarını “Korkunç Yıllar”
adı altında romanlaştırdı…
İkinci Dünya Savaşı Polonya’sında aşkını buldu. Ömür boyu sürecek
birlikteliklerini 1945 yılında Avustralya’da yine bir mülteci kampında
resmileştirdiler. Romantik aşık Dağcı tutkulu aşkını da yazılarla
ölümsüzleştirdi ve “Regina” yı yazdı.
Savaşın sonunda eşiyle beraber mülteci olarak Londra’ya yerleşti.
Londra’da iki hayatı vardı- İlki geçimini sağladığı, günlük hayatı; İkincisi
Akmesçit’te, Yalta’da, Gurzuf’ta ve Kızıtaş’ta doğduğu, büyüdüğü ve bir daha hiç
göremediği vatanı Kırım’da düş gemisi ile eserlerinde ve hayallerinde yaşadığı
hayatı…
Belgeselde yıllardır sırrı olan kolundaki dövmesinin ne olduğunu öğrenecek
seyirci…
70 yıl sonra kız kardeşi küçük Ayşe’nin sesini ve görüntüsünü gördüğü zamanki
duygusal anına tanıklık edeceksiniz ve içinizden ılık bir şeyler kopacak…
Hayatını tek başına Londra’da sürdüren bu sessiz, reklamsız şöhrete, bütün Türk
dünyasının şükran borcu vardır. Dağcı eserleriyle tarih sayfasında kaybolmaması
gereken gerçekleri de yeni nesillere aktardı üstelik Kırım’lı bir yazar olmasına
rağmen Türkiye Türkçesi ile… Onun söylediği şu sözler kulaklarımızdan hiç
eksilmesin:
“Bana öyle geliyor ki bizim en büyük insanlarımız ne Cengiz Dağcı’dır, ne İsmail
Gaspıralı’dır… hiç kimse değildir. 1985’lerde o parti kongresinde Kırım
Tatarlarının sürgünü yanlış bir şeydir dendiği zaman, Orta Asya’dan kırıma
dönenlerdir. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. Kırım’da olan Ruslar düşmanca
bakıyorlardı kendilerine. Onlar geri dönüyorlardı. Şehirlerin ortasında çadırda
oturuyorlardı. Bunlardır bizim en büyük insanlarımız. Bu insanlardır. Bu 300 bin
kadar insan, Kırım’a dönen en büyük insanlarımızdır.”
Cengiz DAĞCI İÇİN NE DEDİLER…….
Prof. Dr. İnci Enginün
Bu yazar, hiçbir zaman reklamlarla kendisini tanıtmadı. Arkasında bir eleştirici
ordusu da yoktu kendisini destekleyen. Kendi kendisini okutmasını bilen nadir
yazarlardandır Cengiz Dağcı.
Erol Kılınç (Ötüken Yayınevi Müdürü)
Türkiye dışında olduğu halde Türkçeyi son derece güzel kullanan, adeta şiir
gibi yazan bir yazar.
Selim İleri (Yazar)
Cengiz Dağcı, bizim edebiyatımıza çok önemli iki meseleyi getirmiştir. Bunlardan
birisi vatan duygusu içersinde, insanın vatanının özgürlüğünü elde etmesi için
girdiği mücadele. Ötekisi de dışarıdan farklı yorumlara açılmış olan Rus
emperyalizminin içyüzünü göstermesi.
Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN
Bana göre Cengiz Dağcı Türkiye Edebiyatının da en büyük isimlerinden biridir bu
eserleriyle. Gerek Türkçesi ile gerek üslubuyla, gerek konuları işleyiş tarzı
ile edebiyatımızın en büyük isimlerinden biri olmaya layıktır
Dr. Mustafa Çetin (İst. Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi)
Dağcı, çalışmalarıyla Kırım’ın varlığını zihinlere kazımıştır. Bunu politik
kimliğiyle değil, sanatıyla başarmıştır. Gerek Türk Edebiyatının gerekse Dünya
edebiyatının en değerli simalarından biridir.
Prof. Dr, İbrahim Şahin (Kırıkkale Üniversitesi)
Bir destan bize neyi söyler. Bir destan bize kökümüzü, geçmişimizi , kimliğimizi
söyler. İsim isim verir, nerede ne olduğunu nasıl olduğunu hangi coğrafyada
gerçekleştiğini. Cengiz Dağcı’nın romanlarına baktığımda ben kaybolmuş bir
hafızanın orada gizlendiğini görüyorum
Prof. Dr. Muhammed HARP(El Ehzar ve Bahreyn Üniversitesi)
İslam Dünyasına Kırım Türklerinin dramını o anlattı. Büyük yankı uyandırdı
Korkunç Yıllar eserinin tercümesi…
Prof. Dr. Zuhal Yüksel
Kırım’da yaşanan tarihi ve içtimai hadiseler bir tiyatro eseri gibi canlı bir
şekilde gözler önüne serilir. Zaman içinde okuyucu kendisini yazarla
bütünleştirir…
Dr. İsa KOCAKAPLAN
Son derece üretken bir yazardır. Yani bu kadar kısıtlı bir coğrafi alanda 25
eser çıkarmak değme romancının yapacağı iş değildir.
Cengiz Dağcı bütün bir ömrünü, hafızasında taşıdığı dünyayı 25 cilt hâlinde
okuyucularına duyurmuş, gün ışığına çıkarmıştır.
1. Korkunç Yıllar, 1956
2. Yurdunu Kaybeden Adam, 1957
3. Onlar da İnsandı, 1958
4. Ölüm ve Korku Günleri, 1962
5. O Topraklar Bizimdi, 1966
6. Dönüş, 1968
7. Genç Temuçin, 1969
8. Badem Dalına Asılı Bebekler, 1970
9. Üşüyen Sokak, 1972
10. Anneme Mektuplar, 1988
11. Benim Gibi Biri, 1988
12. Yansılar 1, 1988
13. Yansılar 2, 1990
14. Yansılar 3, 1991
15. Yoldaşlar, 1991
16. Yansılar 4, 1993
17. Ben ve İçimdeki Ben (Yansılardan Kalan 5), 1994
18. Biz Beraber Geçtik Bu Yolu, 1996
19. Haluk’un Defterinden ve Londra Mektupları, 1996
20. Bay Markus Burton’un Köpeği, 1998
21. Hatıralarda Cengiz Dağcı, 1998
22. Bay John Marple’ın Son Yolculuğu, 1998
23. Oy Markus Oy, 2000
24. Regina, 2000
25. Rüyalarda- Ana ve Küçük Alimcan, 2001
TRT'ye hem teşekkür borcumuz, hem de TRT yönetiminden bazı taleplerde bulunma
hakkımız var.
Cengiz Dağcı Belgeseli 10 Nisan Pazar gecesi yayınlandı. Büyük yazar Cengiz
Dağcı'nın neredeyse bir asırlık yaşamını bir saat gibi kısa bir zaman diliminde
bu denli ustalıkla anlatan yapımcılar Neşe ve Zafer Karatay başta olmak üzere
emeği geçen herkese tebrik ve teşekkürlerimizi sunarız:
Yönetmen - Zafer Karatay,
Yapımcı - Neşe Sarısoy Karatay
Yönetmen Yrd - Zeliha Aydın
Metin yazarları - Dr.İsa KOCAKAPLAN, Zafer Karatay
Kameramanlar - Zafer Sevener, Ferhat Parlak,
Kurgu.- Cantekin Cantez, Sıdıka Eralp Bozkurt, Kartal Uzun
Ayrıca belgeselde canlandırma sahnelerindeki Sadık Turan rolünü başarıyla
canlandıran ve genç yaşta aramızdan ayrılan Engin GELDİKAYA'yı da rahmetle
anmadan geçmek olmaz.
Ailece belgeseli izlemeye doyamadık; bizi kâh gülümsetti, kâh gözlerimizi
nemlendirdi... Hatta TRT'nin bu tür yayınlarında hiç de alışık olmadığımız
şekilde araya reklam kuşağı girince epeyce şaşırdık. Bir düzine reklam
yayınlandı. Belgeselin hiç bir sahnesini kaçırmayalım diye tüm reklamları da tek
tek izlemek zorunda kaldık .
Kırım'da Cengiz Dağcı'nın yaşadığı ve şimdi Rus ailelerin ikâmet ettiği evin
görüntüleri, içimizi cız ettirdi. Cengiz Dağcı'nın kardeşi Ayşe'yi bilgisayar
ekranında görüp "Bu Ayşe mi? Qardaşım!" şeklinde duygulandığı sahnede
gözyaşlarımızı tutamadık. Büyük yazar Onlar da İnsandı romanında bu "Tatar
evlerine" yerleştirilen insanlara da "Onlar da İnsandı" diyerek insan sevgisinin
en olgun ifadelerinden birini sergiliyordu.
Cengiz Dağcı'nın çalışma masası üzerinde Duran Bahçesaray Dergileri, İstanbul
Kırım Derneği'nin vaktiyle hazırladığı ve dernek başkanı Celal İçten'in bizzat
Cengiz Dağcı'yı ziyaret ederek takdim ettiği özel Tarak Tamgalı şükran plaketi
gözümüzden kaçmadı.
Belgesel Anneme Mektuplar'dan alıntıyla biterken bizlerin de gönlü kabarmıştı..
Kırım dışında yaşamak zorunda kalan Kırım Tatarlarının pek çoğuna Kırım'ı
sevdiren, tanıtan , Kırım Tatarı olduğunu anlatan Cengiz Dağcı'ya Allah uzun
ömür ve Sağlık versin.
Yıllarca Süren çalışmaların neticesini bizler bir saatte izledik ve belgeselden
çok memnun kaldık. Kuru bir teşekkürle yetinmemeliyiz.
Bu belgeseli daha çok kişi izleyebilmeli, süratle DVD'si yayınlanmalı, bu tür
yapımların da devamı gelmeli
TRT'ye hem teşekkür borcumuz, hem de TRT yönetiminden bazı taleplerde bulunma
hakkımız var.
Örneğin belgesel TRT-1'de yayınlanarak Türkiye'de daha geniş kitlelere
ulaştırılabilir. Böylece TRT Haber kanalındaki dikkat dağıtabilen kayan haber
alt yazısı olmadan keyiflice izlenebilir.
Geçtiğimiz bir kaç günde gelen mesajlardan da gördük ki Türkiye dışında başta
Kırım olmak üzere, dünyanın çeşitli yerlerinden bu belgeseli nasıl izleyeceğini,
yerel yayın saatini soran dostlarımız oldu. Bu nedenle TRT-Türk, TRT Avaz gibi
uluslararası kanallarda yayınlanması için talepte bulunulabilir.