ELEŞTİRMEN nasıl biridir? Hangi özellikleri taşır? Ölçüleri nelerdir?
Yukarıdaki soruların nesnel bir tavırla cevabını vermeye kalkarsanız,uzun uzun yazmak gerekir.
Eğer öznel bir yaklaşımla cevaplandırırsanız, eleştiriyi; öznel beğenilerin, mizaçtan süzülüp okura iletilen bir değerler sistemidir, diye tanımlayabiliriz.
Bu tanımın örtüştüğü ad Adnan Benk'tir.
Genç kuşak Adnan Benk adını çok bilmez.
1950'lerin bu zeki,sözünü esirgemez, ince alaydan çekinmeyen eleştirmenin yazıları, Eleştiri Yazıları başlığı altında iki ciltte toplandı.
Eleştiride geniş ve özümsenmiş kültürün kavrayıcı özelliğini onun yazılarında bulabilirsiniz.
Eleştirinin tabulardan uzak,kişisel mitlere meydan okuyan bir tür olduğu gene onun yazılarındadır.
Tiyatrodan edebiyata, müziğe, sinemaya, estetiğe uzanan geniş alanda,tutarlılık saptayabileceğiniz ilk ilkedir.
Onda genel geçer yargıların yavanlığına, bilinenlerin tekrarına,yüzeysel övgülere,gerekçesiz yergilere rastlayamazsınız.
Yukarıdaki özelliklerden dolayı da,yazıları dünde kalmamış,bugün de canlılığını koruyabilmiştir.
Önsözde Tahsin Yücel,eleştirel kimliğinin bir resmini çizmiştir:
'Ne var ki onunu temel kaygısı kişileri aşağılamak değil,titizi bir yöntem araştırıcısı olarak,önce özlerinden boşalıp gününü
doldurmuş hazır kalıpları yıkmak,sonra eleştiride olduğu kadar yazın ya da tiyatro yapıtının kendisinde ölçünün,tutarlılığın ve
yalınlığın koşullarının oluşturulmasına katkıda bulunmaktı.'
Ne var ki ,değerleri ne olursa olsun yaratıcı insanın kişiliği yapıtlarına indirgenemez hiçbir zaman,çok daha fazlasıdır. Bu gözlem
unutulmaz hocam ve dostum Adnan Benk için daha geçerlidir. Sevecenliği,nükteleri ve benzerine az rastlanır bilgi birikimiyle,
Adnan Benk'in başyapıtı Adnan Benk'in kendisidir.'
Berlin Film Festivali'nde başarı kazanan Türk filmi Hitit Güneşi üzerine yazdıkları, bugün de belgeseller için yol gösterici görüşler içermektedir.
Mazhar Şevket İpşiroğlu ile Sabahattin Eyuboğlu'nun hazırlandıkları Hitit Güneşi, Berlin Film Festivali'nde Gümüş Ayı
Ödülünü kazanmıştı.
Türkiye'nin ve Türk kültürünün tanıtılması için yapılan bu film bir propaganda değildi, ödül kazanmasının ardındaki en önemli gerekçe de buydu.
Bazı yazılarında keskin ironisi Ataç'ı andırır.
Sözgelimi, Sait Faik'i Anma Toplantısında Kendi Kendilerini Ananlar yazısı gerçekten edebi bir mizah şaheseri olarak okunabilir.
Gerçekten de anma günlerinde ,onun eserleri üzerine objektif değerlendirmelerden çok,dostluklar anlatılır, anılar denizinde yıkanır dinleyiciler.
Haşim'i Yermişim yazısını anımsadım Ataç'ın.
Sabahattin Kudret Aksal, Peyami Safa, Muhsin Ertuğrul üzerine yazdıkları, şimdiye kadar okuduklarınızdan farklıdır.
Siz bir de bunların ışığında onları değerlendirirseniz, ufkunuzu boyutlandırabilirsiniz.
Adnan Benk'i okurken, eleştiri türü üzerine düşüneceksiniz.